Uludere için adalet talebi
Devam eden bir şey daha varsa oda çocuklarını kaybeden ailelerin yanı başındaki mezarlarda her gün akıttıkları göz yaşları.
Bütün bunların yanında Uludere üzerinden yapılmak istenen siyasi dizayn hareketi de boş durmuyor. Herkes kendi hesabına göre çalışıyor.
Bütün bunun önüne geçmek için yapılması gereken faillerin bulunması ve suçluların mahkeme karşısına çıkarılması gerçekleşmediği için Uludere siyasetin dilinde sakız olup çıkıyor.
Uludere ile ilgili olarak gerek hükümet gerekse de BDP tarafından açıklanan sözlerin siyasette düşürdüğü seviye ne yazık ki adalet beklentisi içerisinde olanların vicdanlarını daha da kanatıyor. Bu meselenin AK Parti ve BDP arasında gidip gelmesi de meseleye olan bakışların daha da kamplaşmasına yol açıyor
Uludere birilerinin ekmeğine yağ sürüyor söylemi sıkça dile getiriliyor, evet birileri bu ölümler üzerinden nemalanacak, bunu siyasi alanda kullanacak, hükümete karşı bir plan olarak işletecek bütün bunların hepsine eyvallah.
Ancak gerek Başbakan’ın açıklamaları gerekse de İçişleri Bakanı’nın açıklamaları bütün bu yapılmak istenenlere lojistik destek veriyor. Bu insanlar kaçakçıydı yakalansalardı mahkeme karşısına çıkarılacaklardı derseniz, toplumun bir kısmı sizin bu ölümleri meşru gördüğünüzü zanneder.
Kürtajla Uludere üzerinden bir bağ kurarsanız da toplum farklı şeyler düşünür. Kaldı ki, F-16’lı kürtaj olur mu?
İnsanlar çok basit iki istekte bulunuyor; Uludere’nin emrini vereni alın yargı karşısına çıkarın ve annelerin yüreklerini soğutun.
Emin olun eğer ilk başta hükümetten birileri çıksaydı şunu söyleseydi iş bu noktaya gelmezdi: “Biz araştırdık burada bir ihmal veya kasıt var ve biz bu insanları şuan adalete sevk ettik” kim ne diyecekti. Burada AK Parti’nin tutumu bölgede tam anlamıyla hayal kırıklığına denk geldi.
Uludere için talebimiz ve çağrımız şudur:
Biz aşağıda imzası bulunanların Müslüman kardeşlerimize çağrısıdır:
"Ey iman edenler, Allah için hakkı ayakta tutanlar ve adaletle şahitlik yapanlar olunuz. Bir kavme olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevketmesin. Adaletli olun, çünkü o, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır" Maide 8
"Dicle'nin kenarında bir kurt bir kuzuyu yese Allah hesabını Ömer'den sorar." Hz.Ömer
"Şam'da, Bağdat'ta, Kabil'de masum insanlar, çocuklar öldürülürken, biz sessiz, tepkisiz
kalamayız." Recep Tayyip Erdoğan
28 Aralık 2011 tarihinde, Müslümanlar'dan müteşekkil AK Parti Hükümeti'nin yönettiği Türkiye'de, tek suçu Uludere'de doğmak olan 34 kişi, devletin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldü. Katliam sonrası, yaslı aileler cenazelerini topraktan kazıyıp, katırlarla taşımak zorunda bırakıldı.
Mahallesinde komşusu öldüğünde bir hafta televizyonunu açmayan insanların oyuyla belediye başkanı olanlar, yas ilan edilmesi gereken vakitte yılbaşı kutlamalarına oluk oluk para akıttılar.
Hükümetin ilk başta "komplo" olarak tanımladığı ve "Ankara'nın karanlık dehlizlerinde
kaybolmayacağı" sözünü verdiği Uludere için şimdilerde "Hataysa hata, tazminatsa tazminat" denir oldu.
Emine Erdoğan, Sümeyye Erdoğan, Beşir Atalay ve Fatma Şahin'in ziyaret edip acılarını paylaştığı, mevlütlerine iştirak ettiği merhumlar için, İçişleri Bakanı "Ölmeselerdi kaçakçılıktan yargılanacaklardı" diyebildi.
Diyarbakır Savcılığı'nın gizlilik şerhi koyduğu dosyanın daha sonra askeri savcılığa havale edileceği açıklandı.
Katliamda yakınlarını kaybedenlerden helallik istenmeden tazminat verileceği söylendi. Daha sonra bu tazminat sanki lütufmuş gibi gösterildi.
Müslüman temsili de olan bir kısım medya, Uludere yarasını gündeme getirmenin PKK'nın işine yaradığını öne sürerek adalet istemeyi terör suçu olarak göstermeye çalıştı.
Allah'a ve ahiret gününe iman eden bizler, Uludere'de öldürülen masumların, Gazze'de, Bağdat'ta Kâbil'de ve Şam'da öldürülen masumlardan farklı olmadıklarını, aynı derecede mazlum olduklarını Müslüman kardeşlerimize hatırlatıyoruz.
Anne-babamız aleyhinde dahi olsa adaleti ayakta tutmak zorunda olan bizler, Uludere'de katledilenlerin ahının yerde kalmasını istemiyoruz.
İdarecilerimizin Allah'tan korkmalarını, hesap gününü düşünmelerini ve failleri saklayarak suça ortak olmamalarını istiyoruz.
Sorumluları ortaya çıkartmaktansa, öldürülenlerde kusur arama çabalarına son vermelerini talep ediyoruz.
Hak yerini bulmadığı takdirde, dünyada ve ahirette adil olmadıklarına şahitlik edeceğimizi ilan ediyoruz.