Moro'da silahlar nasıl sustu
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-01 13:06:19
Moro'da silahlar nasıl sustu? İşte o reçete!
Filipinlerde 40 yıldır hükümete karşı mücadele eden Moro İslami Kurtuluş Cephesi Lideri Murad İbrahim, nasıl müzakere masasına oturduklarını, silahlarını nereye teslim edeceklerini ve bundan sonraki yol haritasını Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek'e anlattı.
TİMETÜRK / NEVZAT ÇİÇEK
Moro İslami Kurtuluş Cephesi (MILF) Lideri Al Haj Murad Ebrahim ile Mindanao Adası’ndaki Cotabato Şehrinde bulunan Darapanan Kampı’nda görüştük. Kendisi gibi çok sayıda mücahitle kampta kalan Murad Ebrahim, anlaşma sonrasında düzenlediği basın toplantısında, “Bundan sonra silahını karısından, çocuğundan ve ailesinden daha çok seven mücahit istemiyoruz” diyerek anlaşmanın kendi dünyalarındaki beklentilerini ifade ediyordu. Murad Ebrahim, müzakere masasına gelmeden önce çok riskli bir yolculuk yaparak kimliğini gizleyerek önce Filipinler’in başkenti Manila’ya gidiyor, oradan Malezya’ya geçiyor ve daha sonra ise anlaşmanın imzalanacağı Manila’daki başkanlık sarayına tekrar geliyordu. Murad Ebrahim, müzakere yaparken asla ama asla savaşmadıklarını ifade ederek, Türkiye’deki durumu da yakından takip ettiğini söyledi.
Murad Ebrahim anlaşma sonrasında Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek’e konuştu:
Moro İslami Kurtuluş Cephesi ve Filipinler Hükümeti 15 Ekimde imzaladıkları çerçeve barış anlaşması ile 40 yıllık savaşı sonlandırdılar.Bu anlaşmayı imzalamaya nasıl gittiniz. Manila’da nasıl karşılandınız?
Önce deniz yoluyla tanınmadan Manila’ya gittim. Oradan da yine aynı şekilde farklı kimlikle ve tanınmadan Malezya’ya uçtum. Malezyalı yetkililerle beraber Başkent Manila’ya geldim tekrar. Herkes çok şaşırdı ama nihai barış anlaşması için gittiğimizi öğrenince bizi kutladılar. Aslında bir hafta önceden Manila Hükümeti anlaşmanın imzalanacağını kamuoyuna söylemiş.
Anlaşma imzalanırken sizi en çok ne etkiledi
Anlaşma imzalanırken Mindanao adasında herkes yeşil bayrak dikerek anlaşmaya olan desteğini gösterdi bu benim için çok anlamlıydı.
Sayın Başkan, Bu sürece nasıl gelindi.
Bu görüşmelerin altmış yıl öncesine uzanıyor. Son olarak 16 yıldır sürekli olarak görüşmeler devam etti ve bugünlere kadar geldik. Son aşamada Manila’da imzaladığımız anlaşma ile genel olarak hatları belirledik.
Bu bir çerçeve anlaşması, bu anlaşma kısaca neleri kapsıyor?
Anlaşma Filipinler Hükümeti’nin Moro Hükümetini tanıması bakımından oldukça önemlidir. Bu hükümetin Filipinler Hükümeti’nden farklı olacağı ortadadır. Anlaşmada bu hükümetin kurulması için genel haklar ortaya konmuştur. Bundan sonra iki hükümet olacaktır bölgede ve biz hala kimin hangi hakka sahip olacağı ile ilgili geniş olarak müzakereye devam ediyoruz.
Şüphesiz bu çerçeve anlaşması Bangsamoro halkı ve Filipin devleti arasındaki ilişkiyi normalleştirmek için gerçek yol göstericidir. Bangsamoro halkına Filipin devleti tarafından ve uluslararası komite tarafından kendi kimliklerini tanımalarını ve onları kendi ana vatanlarına kavuşturmak ve merkez otoritenin en az müdahalesi ile kendi kendilerini yönetmeyi sunuyor. Diğer bir yandan bu anlaşma barış sorununun yanı sıra bağımsızlık sorununu da gideriyor.Kısacası anlaşma ile sağlanan şey Filipin ulusal bağımsızlık ideolojisini ve Bangsamoro halkının kendi hakkı olan devredilemez toprak bütünlüğünü bozan bağımsızlık odaklı kazan kazan çözümüdür. Bu sebeple anlaşma Üçüncü Parti Kolaylaştırıcıların katılımıyla yada Mindanao içinden herhangi bir grup tarafından müzakere masasındaki partilerce hazırlanmış olabilecek en iyi siyasi çözümdür. Yine de bu anlaşmayı imzalamak bütün mücadelenin bittiği anlamına gelmez. Bu anlaşmazlığın çözüm yolları için sadece kendini çok daha demokratik bir hale çevirdi.
Anladığım kadarıyla süreç devam ediyor ve siz bir taraftan da detaylar üzerinde müzakerelere devam ediyorsunuz?
Bizim şuan yaptığımız bir çerçeve barış anlaşması imzalamaktır. Süreç içerisinde gelirler, doğal kaynaklar olsun bunlarda müzakere edilecektir. Polis kuvvetleri oluşturacağız ve bunlar buradaki kontrolü ele alacaklar. Asker Filipinler Hükümeti’nden oluşacak, polisin büyük bir kısmı mücahit gruplarından kalanı ise sivil halktan seçilecek. Hapiste olan mücahitlerin durumunu da konuşuyoruz ve anlaşma da onların da bırakılması söz konusu. Sorunlarımızı konuşmaya devam ediyoruz ve müzakerelere devem edip nihai anlaşmayı daha sonra imzalayacağız.
Burada artık bir hükümet kurma hakkımız var. Merkezi hükümetten gelir ve vergi desteği alacağız.Doğal kaynaklarımızı kullanma hakkı elde ettik.
Görüşmeler nerede devam edecek?
Önümüzde hala uzun bir süreç olduğunu söylemeye gerek yok. Normalleşme,hükümet içi ilişkiler,servet paylaşımı,güç paylaşımı hakkında çözülmeyen konular çerçeve anlaşmasının detayları üzerinde çalışmak için müzakereler için Kuala Lumpur'da Kasım ortasında tekrar masaya oturacaklar.
Gerek mücahitler arasında gerekse de diğer grupların anlaşmaya bakışları nasıl, herhangi bir itiraz var mı?
Çoğunluk olarak çok büyük oranda destek söz konusu. Hıristiyanlar içerisinde de geçmiş dönemden farklı olarak anlaşma ağırlıklı olarak destekleniyor. MNLF içerisinde bazı kimseler anlaşmaya karşı çıkıyor ama bu karşı çıkış daha çok onların eski anlaşma ile kazandığı haklarla ilgili, konumlarından dolayı bir şerh düşüyorlar ama genel olarak belirleyici bir tavır değil. Uluslararası destekte ciddi anlamda söz konusu. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri de resmi olarak anlaşmayı desteklediğini deklere etti.
Biz diğer gruplarla her zaman diyaloga hazır olduğumuzu ifade ediyoruz. Onlarla müzakere ederiz, bize katılmasalar bile aynı parelerlikte gideriz. Tüm kardeşlerimizi ve samimi olan diğer Moro gruplarını bu anlaşmayı uygulamak için Moro Uluslararası Özgürlük Cephesine davet ediyoruz. Bundan sonra Bangsamoro ulusu için birlikte düşünmeli ve hareket etmeliyiz, böylece daha ileri gidebiliriz.
Mesela Ebu Seyyaf Grubu anlaşmayı destekliyor mu?
Onların lideri öldükten sonra beşe bölündüler. Bu gruplarda ortak bir fikir yok. Bunların bizimle ilgisi de yok. Anlaşmayı desteklemezler çünkü ilişkide oldukları insanlar var.
Mücahit sayınız nedir şuan?
20 binden fazla silahlı mücahitimiz var. Bunun dışında da 100 binden fazla eğitim gören mücahit sayımız var.
Peki, bu savaşta kaç bin insan yaşamını yitirdi?
1972 yılından beri devam eden bir savaş söz konusu. Her iki taraftan 120 bin insanın yaşamına mal oldu. Ölenlerin % 40’ı sivil, % 40 Filipin askeri % 20’side Mücahit…İnsanlar evlerinden yurtlarından oldu…
Siz İslami bir mücadele tarzı benimsiyorsunuz, bu sisteme yansıyacak mı?
İki sistem oluşturacağız. Biri İslami diğeri daha seküler ve sivil olan.Bunu dediğim gibi hala müzakere ediyoruz ve insanlarımıza en uygun sistemi inşa edeceğiz.Bu anlaşma ile biz artık ayrı bir kimlik hakkını elde etmiş olduk. Bu detay anlaşması bize rehber olacak.
40 yıl savaşmış bir toplumun liderliğini yapıyorsunuz. Barış anlaşmasından sonra nasıl bir toplum ortaya çıkacak.
Bu kez bizim görevimiz ulusumuzu tekrar inşa etmek,kendine güvenini artırmaktır ve bu anlaşmanın sadece MILF ve GPH arasında yapılan bir anlaşma değil aynı zamanda Filipin devleti ve Bangsamoro halkı arasında yapılan bir anlaşma olduğu bilincini insanlarımıza hissettirmeliyiz. Kesin olan şey biz bu müzakerelerin kazançları üzerine bir şeyler inşaa edeceğiz. Vatanımızı bu uzun çatışmadan sonra tekrar küllerinden inşa edeceğiz. Sadece savaşta mallarını kaybetmiş insanlarımızı değil aynı zamanda derin sosyal yaralar alan insanlarımızı da iyileştireceğiz. Halkımız çerçeve anlaşmasında geçen Bangsamoro hükümetinin kendi hükümetleri olduğunu hissettirmeliyiz. Uluslararası toplumdan bu konuda ciddi yardım talebimiz olacak.
Geçmiş dönemde anlaşmalar sabote edildi, burada da olma ihtimali var mı?
Anlaşmanın provokasyonla sabote edilmesi her zaman mümkün. Ancak eskiye göre artık herkes bu noktada anlaşmanın olmasını istediğinden durum daha iyi. Bu bakımdan gerek biz gerekse de Filipinler Hükümeti bu bakımdan oldukça dikkatli ve zaten uluslararası bir heyette burada aramızda bunun için bulunuyor. 2007’de böyle bir süreç vardı ama tıkanmıştı. İnşallah bundan sonra öyle bir şey olmayacak.
Mücahitler silah bırakacak mı yoksa?
Mücahitler silahlarını herhangi bir yere bırakmayacaklar. Mücahitlerin büyük bir kısmı oluşacak olan polis kuvvetlerine silahları ile birlikte katılacak ve diğerleri de normal yaşama geçmeye çalışacaklar.
Anlaşma için Türkiye’nin yoğun gayreti olduğunu biliyoruz. Temas grubu içerisinde yer aldı. Türkiye’nin katkısı nasıl oldu
Gerek anlaşma imzalanmadan gerekse de anlaşma esnasında Türkiye’nin çok büyük yardımlarını gördük. Anlaşma imzalanırken Türk büyükelçisi de yerini aldı ve bizimle birlikteydi. O süreç içerisinde sayın Davutoğlu ile üç kez görüştük. Türkiye’deki insanlara hem politik hem de insani açıdan çok teşekkürlerimi sunuyorum. Çünkü Türkiye’deki yardımseverler bizi yıllardır yalnız bırakmıyor. Türkiye Cumhuriyeti Politik olarak aracı oldu, Bir Türk yardım kurumu olan İnsani Yardım Vakfı İHH insani olarak görevini yaptı. Biz İHH’nın da arabulucu olmasını istedik ama Filipinler Hükümeti bunu kabul etmedi. Türkiye her zaman yanımızda bundan sonrada yanımızda olacak bunu biliyoruz.
Dünyanın bir çok yerinde hala savaşan örgütler var müzakere mi savaş mı desem hangisi dersiniz?
Eğer bir sorun ve anlam söz konusu ise biz deneyimlerimizden yola çıkarak diyoruz ki, kesinlikle anlaşmayı tercih etsinler. Hükümetlerde bu tip hareketleri bastıramıyor, bunun içindir ki hükümetlerde bu anlamda görüşmelere açık olmak zorundadırlar. Silahların devri bitti biz hem savaştık hem de müzakerelere oturduk ve müzakereler ile kazandık. En etkili yöntemler görüşmelerdir.Problemi çözmek için müzakere edeceksiniz.Bu noktada yol almak isteyenler bizim tecrübelerimizi incelesinler bunu göreceklerdir.
Ölümler olunca müzakereler nasıl devam edecek, bu mümkün mü?
Biz görüşmelere başladığımız zaman asla ama asla savaşmayız. Görüşmeler başarısız olursa savaşırız ama savaş yaparken bile aklımız hep müzakerelerde olur.
Bir örgütte ne kadar güçlü olursanız olun, ne kadar askeri kuvvetiniz olursa olsun, anlaşma yoksa bunun bir kıymeti yok. Silah bırakmak isteyen örgütlerin anlaşmaya açık olmaları gerekir. Sorunun çözümü istenir ve anlamlandırılırsa çözüme kavuşturabilirler.
Türkiye’deki durumu da takip ediyor musunuz?
Türk Hükümetinin görüşmeye açık olduğunu biliyorum. Örgütlerin şunu anlaması lazım, özgürlük tam olarak elde edilemiyor. Özgürlüğün nesini istiyorlar buna karar vermeleri lazım. Her şey şartlara bağlı istediğiniz gibi olmuyor.
Özgürlük hayaliniz bitti mi?
Tam bir özgürlük değil kısmi bir özgürlük kazandık. Tam özgürlük sürece bağlı. İnsanlar bu durumumuzu yeterli buluyorsa özgürlüğe gerek kalmayabilir
Moro İslami Hareketi’nin en büyük özelliğinin savaşta sivil hedeflere hiç yönelmediği olarak belirtilir. Bunu nasıl başardınız?
Biz ordumuza İslam’I da öğretiyoruz. İslam savaşta yaşlı, çocuk, kadın ve silahsızların öldürülemeyeceğini söyler. Biz bu ilkeyi takip ettik ve sivil hedeflere hiç yönelmedik. Uluslararası İnsan Haklarını bu anlamda ihlal etmedik. Ama bütün bunlara rağmen savaş ortamında sivillerin can kaybını engelleyemiyorsunuz. Eğer bir örgüt özgürlük için savaşıyor ve Müslüman değilse Uluslararası Hukuk kurallarını takip etmeli, eğer Müslüman’sa İslami kuralları takip ederek savaşmalı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap