AK Parti Yavuz ismi ile ne mesaj verdi

Türkiye’de öteden beri korku üzerine şekillenen siyaset ne yazık ki bu toplumun yakasını bırakmıyor. Daha dün Milli Cephe Hükümetleri döneminde “Bunlar Yavuz Sultan gibi sizi kesecek” diyerek Alevi oylarını CHP merkezine yönlendiren siyaset bugün de 3. Köprüye verilen Yavuz Sultan Selim ismi üzerinden yine bir korku iklimi ile siyaseti dizayn etmeye çalışıyor.

Öncelikle şunu hemen belirteyim ki, bir vapurun ismini oylama ile belirleme bilincini elde etmişsek, keşke 3. Köprünün ismini de bu yolla belirleseydik. Siyasal iktidar bu noktada eminim ki yine istediği ismi buradan çıkarabilirdi ama keşke böyle bir geleneği de Türkiye demokrasisine kazandırsaydı. Ama olmadı ve ne yazık ki beraberinde demokrasi ve özgürlükler için hiç de hayırlı olmayan bir kamplaşmayı da beraberinde getirdi

Peki AK Parti Hükümeti 3. Köprü meselesinde neden Yavuz Sultan Selim isminde ısrar ediyor.

Bana göre Alevi yurttaşlarımızın baktığı yer aslında yanlış bir yerdir. Meselenin İdris-i Bitlisi’nin kitabındaki iki paragraf dışında kesinliği net olmayan “Yavuz Alevileri kesti” söylemiyle ilgisi yoktur. Eğer bugün Alevi yurttaşlar arasında bu korku ve bu söylem varsa muhakkak bunun bir alt yapısı vardır ama tarihçiler noktasında bu noktada mutabakat olmadığının özellikle altını çizmek gerekiyor.
AK Parti’nin 3. Köprüye Yavuz Sultan Selim isminde ısrarının sebebi şudur;

AK Parti Yavuz Sultan Selim ismini tekrar gündeme getirerek onun devrinde başlayan Cihan Devleti vurgusuna yeniden atıf yapıyor. Özellikle Türk Dış Politikası’ndaki açılımlarla bir Cihan Devleti, yeniden büyük devlet olma yolundaki icraatını Yavuz Sultan Selim ismi ile bütünleştiriyor.

Diğer taraftan ise geçmişe ile sürekli kavga eden Cumhuriyet Yönetiminde Yavuz Sultan Selim ismini tekrar gündeme getirerek İslam Dünyasında halifeliğin hala Türkiye’de bulunduğunun altını çiziyor. Bu bakımdan mesele aslında Türkiye’nin yeni rotasının anahtar cümlelerinden birinin fısıldanışı ve bunun somut olarak bir köprüyle ilanıdır.Bu bakımdan her ne kadar Alevi ve Yavuz isimleri üzerinden bir tartışma yapılıyorsa da esas tartışmaya bu noktadan bakmak gerekiyor.

Bir diğr taraftan açılımla birlikte aslında Yavuz Sultan Selim ismi Kürt aşiretlerinin de Osmanlı'nın yanında yer almalarının ismidir. Özerk olan bu yapılar Osmanlı Devleti'ne her türlü desteği veriyordu. Bu bakımdan Yavuz ismini bu bakımdan da okumak gerekiyor

AK Parti açısından bunun anlaşılır bir yanı var, gerek politikaları gerekse de tabanı için bu mesaj ve isim oldukça önemli. Hele hele Suriye meselesinde İran ile ilişkiler bu kadar gerginken hükümetin aslında mesajı Yavuz’un Alevi politikası üzerinden değil yukarıda saydığım Cihan Devleti ve Halifelik üzerinden İran ve diğer ülkelere verdiğinin altını unutmamak gerekiyor. Bunun gerçekçi olup olmadığı, siyaseti kamplaştırıp kamplaştırmayacağı konuşulur ve tartışılabilir ama mesele özü itibariyle böyle algılanıyor

Bütün bunlar yanında özellikle tartışmanın da ben çok ilkeli yürümediği kanısındayım.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü üzerinden rencide olacağını düşünerek geçmeyecek olan Alevi yurttaşlarımızın , tarihi gerçeklerle sabit, katliamdan sağ kurtulanların anlatımlarıyla, türkülerle hala gözümüzün önünde olan Dersim Katliamı’nın yapan zihniyete karşı herhangi bir itirazlarının ve tavırlarının olmamasını nasıl okumak lazım.
Yavuz Sultan selim Köprüsü üzerinden geçmeyecek, ona tavır takınacak olan bir yurttaşın Sabiha Gökçen Havaalanı’nı kullanmasını ona ses çıkarmamasını nasıl okumalıyız. Mesele gerçekten tavır koymaksa yanlışa yanlış demekse, yanlışları iktidar üzerinden ayırmamalıyız.

Bu bakımdan AK Parti’nin yaptığının kendinize göre yanlış olduğunu ileri sürebilirsiniz, bunun için mücadele de edebilirsiniz ama asla ve asla geçmişteki katliamları ayıramazsınız. Ya bütün haksızlıkların karşısında durursunuz, yada haksızlıkları ayırarak yeni haksızlıklar üretirsiniz….