Dolar

42,6949

Euro

50,2069

Altın

5.906,85

Bist

11.456,34

Suriye’nin Lübnanlaşma tehlikesi

15 Yıl Önce Güncellendi

2011-11-14 08:50:27

Suriye’nin Lübnanlaşma tehlikesi
Suriye rejimiyle Türkiye arasındaki ipler neredeyse tamamen kopmuş görünüyor. Son 48 saatte olup bitenler, Ankara’nın artık kaçınılmaz biçimde tercihini ‘Yeni Suriye’den yana kullandığını gösteriyor. Az önce ekranlara düşen ‘Ankara’dan Şam’a nota’ haberi de bunun ifadesi.

Öte yandan Arap Birliği, Suriye’nin üyeliğini askıya alma kararı verdi. Arap Birliği’nin aldığı kararlar üzerinden nereye varılacağının hayli kuşkulu olduğunu daha önce de ifade etmiştim. Bugün de aynı görüşteyim. Nitekim Türkiye’nin birliğin son kararına verdiği desteğe rağmen, sözgelimi Irak yönetiminden karara sert tepki geldi. Ayrıca Lübnan ve Yemen, bu karara karşı oy kullandılar.

Irak’taki Nuri El Maliki hükümetinin verdiği tepkiye, Lübnan ve Yemen’i de eklediğimizde, sorunun, İran’la Arap Birliği arasında bir bilek güreşine döndüğünü de tespit etmek gerekiyor. İran, Suriye’nin elini güçlendirmek için sahip olduğu tüm kartları masaya sürmüş durumda.

Suriye muhalefeti üzerine hesaplar

Aslına bakarsanız Arap Birliği’nin Suriye kararı sürpriz sayılmamalı. Nitekim Birliğin Genel Sekreteri Nebil El Arabi, Libya Ulusal Geçiş Konseyi ile temaslarda bulunmak üzere Trablus’tayken çok önemli bir açıklama yaptı: Arap birliği yetkilileri, önümüzdeki Salı günü Suriyeli muhaliflerle bir araya gelecek.

Bu görüşme, Suriye muhalefetinin meşruiyet kazanma sürecinde kilit rol oynayabilir. Ancak muhalefet üzerine hesap yapan ülkelerin farklı çıkarlar üzerinden hareket etmesi, işleri karmaşık hale getiriyor.

Suriye muhalefetinin birlikte hareket etmesi için şekillendirilen İstanbul Konseyi daha yolun başındayken, şimdi de Paris’te bir konsey kuruldu. Fransa’nın sahaya sürdüğü aktör, Abdülhalim Haddam. Hatırlayacağınız gibi yaklaşık 6 yıldır Fransa’da yaşıyor ve bu ülkeye sığınmadan önce Suriye devlet başkan yardımcısıydı.

Muhalifleri bir araya getirme amacını taşıyan iki ayrı konseyin ortaya çıkması, kuşkusuz bu konuda Ankara-Paris hattındaki rekabetin de açık ifadesi. İstanbul Konseyi’ne Paris’ten gelen temel eleştiri, daha çok Müslüman Kardeşler Hareketi’ni merkeze alan bir yapı olması. Bu aslında başından itibaren kendisini Suriye-Lübnan hattında söz sahibi kabul eden Fransa’nın temel tezini de ortaya koyuyor.

Paris, mevcut rejim gittikten sonra yerine Müslüman Kardeşler iktidarının gelmesinden endişeli. Ayrıca Esad’ın gidişinin bir ‘geçiş süreci’yle sağlanmasını da hedefliyor. Böylece, Sünni Arap (İhvan merkezli) iktidar modelinin, farklı ittifaklar eliyle kuşatılmasına, deyim yerindeyse ‘laikleştirilmesi’ne zemin hazırlamak istiyor.

Türkiye ne yapacak?

Ankara açısından Suriye sorunu başından itibaren ateşten bir top gibiydi. Şimdi daha da yakıcı hale geliyor. Suriye muhalefetiyle Türkiye arasında elbette iyi ilişkiler var; ancak bu durum Paris’te yeni bir yapılanmanın ortaya çıkmasına engel olamadı. Eğer Ankara’nın Suriye muhalifleri üzerindeki politikası, bu mecrada ilerlemeye devam ederse, kuvvetle muhtemel bu zemin hızla zayıflayacak, inisiyatif Paris’teki konseye kayacaktır.

Diğer yandan Türkiye, Suriye’deki diğer önemli aktörler üzerindeki kararsızlığını da atabilmiş değil. Bu parantezde Kürtleri, hatta neredeyse hiç anmadığımız Suriye Türkmenlerini saymakta yarar var.

Suriye’de Esad’ın yolun sonuna geldiğini söylemek kolay. Bunu sokaktaki kediler bile söyleyebilir size. Asıl mesele, Esad sonrasında Şam’da kimlerin hangi ittifaklarla bir yeni iktidar modeli kurup kuramayacağında.

Bir de hatırlatma. Suriye’nin 70’li yılların Lübnan’ı gibi olmayacağının garantisini kim verebilir? Gerek etnik yapısı, gerekse mezhep fay hatları buna ne yazık ki kolayca geçit verebilir.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara