DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

?Vakit nakittir?

2008-10-18 08:16:00

Bir atasözümüz vardır. 'Vakit nakittir' diye. Bu söz tabiî ki geçmiş dönemlere ait. Biz şimdi görüyoruz ki, vakit nakitten çok daha değerli. Çünkü yerine konulamayan tek değer zamandır. Zaman yoğunlaştı ve hızlandı. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki, artık günler, saatler, dakikalar değil, saniyeler önemli.
Saniyenin önemini bilmeyen bir toplum iki aracı uzayda birbiriyle buluşturabilir mi? Saniyelerin önemini bilmeyen bir toplum bilgisayar üretebilir mi? Bilgi çağına uyum sağlayabilir mi?
Birkaç gün önce bir toplantıdaydım.
Toplantı başkanı, elinde bir yazılı metin olan konuşmacıya sordu, ?Konuşmanız kaç dakika sürecek?? Konuşmacı, '10 dakika' diye cevap verdi. Saatime baktım, konuşmacı tam 18 dakika konuştu. Çünkü bu sayın kişi elindeki yazılı metnin kaç dakikada okunabileceğini bilmiyordu. Çünkü bunu hiç denememişti. Denemeye de gerek görmemişti. Ama konuşmasının içinde öyle büyük iddialar vardı ki dünyanın bütün meselelerinin çözümlerini sunuyordu.
Şu çok 'seçkin' insanlarımızın, yani 'seçilmişlerimiz'in oluşturduğu yüce Meclisimize bir bakın. Konuşmalar 10-20-60 dakika ile sınırlandırılmıştır. Ama buna çok az kimse uyar ve hep ek süre verilir. Konuşmalarının muhtevasına bakarsanız, herkes her şeyi bilir, herkes adildir, herkes haklıdır. Ama duruma bakarsanız, görürsünüz ki kimsenin bilmediği bir konu vardır: 'zamanı kullanma' konusu.
Uzak ve yakın yerlerden dostlarımız 'görüşmek istiyorum' diye kapımıza gelirler. Görevlilerimiz 'çalıştığımızı' yahut 'toplantıda olduğumuzu' söylerler. Belki de dinlenmek ihtiyacımız vardır. Ama değerli dostlarımız zamanın değerini bilmedikleri için kendi zamanlarını da, başkalarının zamanlarını da boşa harcarlar. Telefon denilen gerecin varlığı ile randevu diye bir kavram hiç önemsenmez.
1990 yılında ABD'ye gitmiştim. İlk tespitim şu olmuştu; bizim aydınlarımız, ABD'li aydınlardan daha kültürlü, daha bilgili, halkımız daha uyanık, daha diri. Kendi kendime bir sorunun cevabını arıyorum, 'Neden Amerikalılar bu kadar ileri.' Cevabı bulmakta gecikmedim.
ABD'nin Memhis şehrinde düzenlenen bir toplantıya katıldım. Belediye Başkanı toplantıdan 10 dakika önce bizi bir salona topladı ve saatlerimizi kendi saatine göre ayarlamamızı söyledi. Salonda toplanan herkese bir numara verildi. Herkesin toplantı yerine kimin önünden, kimin arkasından yürüyeceği belirlendi. Bulunduğumuz salondan toplantı yerine kadar olan mesafenin süresi bile hesaplanmıştı. Belirlenen saatte toplantı yerine doğru hareket ettik. Önümdeki kişi durduğu zaman bende durdum. Dönüp arkama baktığımda oturacağım koltuğun üzerinde adım yazılıydı. Tam arkamda da eşim oturuyordu ve onun oturduğu koltukta da onun adı yazılıydı. İlan edilen saatte toplantı başladı. Bana iki buçuk dakikalık konuşma süresi verilmişti. Ben ve diğer konuşmacılar bize verilen konuşma süresince konuştuk ve toplantı ilan edilen dakikada bitti.
Biz de ne yazık ki, bir toplantının ilan edilen zamanda başlaması 'beklenmeyen' bir durumdur. Hele ilan edilen zamanda bitmesi ise ancak salon sahiplerinin ışıkları yakıp söndürmesi veya yeni program başlayacak diye zorlamasıyla mümkün olabilir.
Biz de ne zaman çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkacağız?
Zamanımızı iyi hesaplayıp değerlendirmeyi öğrendiğimiz zaman...

 

RADİKAL

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş