Türk Konseyi kutlu olsun

2-3 Ekim günlerinde Türk Cumhuriyetleri Cumhurbaşkanları toplandı ve çok önemli gelişmeler oldu.
Sonunda ne olduğu anlaşılan Ermeni açılımında da, ne olduğu henüz anlaşılamayan Demokratik açılımda da ve gündemimizi kasıp kavuran birçok olaylardan da önemliydi...
Ama ne oldu? Zaman Gazetesi dışında doğru dürüst gören olmadı? Niye?
Ne mi oldu?
TÜRK KONSEYİ KURULDU!..
Daha ne olsaydı...
Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Kırgızistan Cumhurbaşkanları, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı toplantıya katıldılar ve görüşlerini belirttiler.
Ve...
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev teklif etti, inandırdı ve gerçekleşti.
Kısa adı: TÜRK KONSEYİ.
Uzun adı: Türk Dilli Ülkeler İşbirliği Konseyi.
Konsey’in bir sürekli ‘Genel Sekreterliği’ kurulacak ve İstanbul’da konuşlanacak.
Genel Sekreter üç yılda bir değişecek.
Her Cumhuriyet’ten bir kişi üç yılda bir görev yapacak. Genel Sekreterlik yeterli kadro ile güçlendirilecek. Yardımcısı da dönüşümlü olacak.
Konsey içinde aşağıdaki kurullar olacak:
- Türk Konseyi Devlet Başkanları Kurulu
- Türk Konseyi Başbakanlar Kurulu
- Türk Konseyi Dışişleri Bakanları Kurulu
- Türk Konseyi Aksakallılar Kurulu
- Türk Konseyi Parlamentosu
Parlamento Bakü’de konuşlanacak.
Diğer Kurulların her biri bir Türk Cumhuriyetinde bulunacak.
Bu KONSEY elbette iktisat, kültür, siyaset konularıyla ilgilenecek...
Sadece kültür ve sanat ile ilgilenen TÜRKSOY ise vakıf haline getirilecek, yeterli akça
verilecek ve güçlendirilecek.
Bu arada Nursultan Nazarbayev Astana’da bir TÜRK DÜNYASI AKADEMİSİ kuracağını açıkladı. Akça değil, fikir istiyor.
Bu kararlar çok ileri ve önemli adımlardır. Görünen o ki Türk Devletlerinin işbirliği düşüncesinin merkezi artık ASTANA’dır.
Lideri de Nursultan Nazarbayev... Kendisini alkışlıyorum. Türkiye dahil bütün katılımcıları da kutluyorum.
Şimdi sıra ‘ECO’ da diyorum.
ECO’da... Ya da SAHİ-İSBİR de...
Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve de İran,
Tacikistan, Afganistan ve de Pakistan burada... BU BİRLİK de...
Kim ECO’nun tarihi önemini anlayacak ve bu kurumu olması gereken yere getirecek?
Kim öncülük yapacak?
Ve elbette Nahcıvan’da dikilen çınar fidanının geleceği ne olacak?
Bekleyeceğiz, izleyeceğiz ve görülecek...