Tasavvuf kültüründe 'İkinci binyılın yenileyicisi' denilen Rabbani, 'Mektubat' adlı eserinde, ?Müslümanlar arasında şeyhliğin kârlı bir durum olduğunu görünce, tasavvufun uygulamalarını öğrenip şeyhliğe soyunan ve çevresine insanlar toplayan bir papazın? hikâyesini anlatır. Papaz iç dünyasında Hıristiyandır. Ama dışarıdan Müslümanlık, tasavvuf ve şeyhlik satar.
Tasavvuf, ince ve ruhi zevkler sağlayan yoldur.
Bu yüzden insanları çeker. Ondan sonra da kendilerine bu ortamı sağlayanların yanlışlarını ve saçmalıklarını görmez hale gelirler. Bunun için, tasavvuf yollarında çok uyanık olmak gerekir. ?Her yol göstericiye el verme ki, yolunu sarpa uğratır? denilmiştir.
Kayhan dede ?Her tasavvuf diyenin arkasına düşmeyin. Siz tasavvufu fener yapıp insanları
aydınlatın. Güneş gibi olun. Verdiklerinizin karşılığında hiçbir şey istemeyin? derdi.
Ahmet Yesevi, tasavvuf yoluna girenlerin ?Önce işlerinin, sonra da halka dağıtacak kadar aşlarının olmasını ve mutlaka gösterişten uzak olunmasını?
ister. Gösteriş maneviyatı yakar, yok eder.
Gösterişçiler ve 'Şeyhim' deyip başka bina kuranlar, son nefeslerinde imanlarını da yitirirler, der...
Tasavvuf, her dönemde ve her yerde vardır; var olmaya devam edecektir. Tasavvufa meraklı kişiler, kendilerini sahte şeyhlerden korumalıdırlar. Toplumların düzenini korumakla yükümlü kamu görevlileri ise toplumları koruyacaklardır. Korumanın en etkili yolu 'Bilgilendirme, aydınlatma ve uyarma' görevinin yerine getirilmesidir.
Tasavvuf yollarının sahtesini ayırmanın birebir, ölçekleri vardır; İslâm tasavvufu yolundan gidenler, yüce Tanrı Elçisi'nin getirdiği ölçülerin dışına çıkamazlar. Tasavvufu siyasete, ticarete, saltanata, şahsi güç kazanmaya âlet edenler 'başka bina kuranlar'
tasavvuf yolundan çıkmışlardır. Etrafına topladıkları insanları gerçeğe ulaştırmak yerine partilere pazarlayanlara asla şeyh denilmez.
Tasavvuf yollarında insanları etkilemek için kullanılan kerametlerin, olağanüstü hallerin hiçbir değeri yoktur. Bu haller Müslüman olmayanlarda da görülebilir. Rabbani, ?Hint dervişlerinde de vardır bunlar, ne var bunlarda? diyor.
Keramet gösterişçiliğe sapanlar asla gerçek
tasavvuf erbâbı olamazlar. Gerçek tasavvufun amacı, insanı yaratıcıya yaklaştırmak, insanın insanlık niteliklerini geliştirmektir.
Tasavvuf ne sakaldır, ne saçtır, ne cüppedir, ne hırkadır.
Dervişlik dedikleri, hırka ile tâç değil
Gönlün, derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil...
Radikal
Yorum Yap