Bugün 10 Muharrem 1430...
Kerbela'daki olayın yıl dönümü...
Olay 10 Muharrem 61 tarihinde oldu...
Yaratıcı yeryüzünde Kendisinin halifesi olarak insanı yarattı.
Yaratıcı, insanı en yüksek yaratılışta yarattı. Sonra aşağıların en aşağısına indirdi.
İnsanın gerçek yolculuğu bu iki nokta arasında sürer gider...
Yaratıcı insan soyuna elçiler gönderdi. Onların görevi uyarmak ve uyandırmaktır.
Elçilerin sonuncusu 'Bütün İnsanlara' gönderilen Son Elçidir.
Son Elçinin adı Muhammed'dir, Ahmed'dir, Mahmud'dur, Mustafa'dır.
Son Elçi ile Elçilik görevi tamamlandı. İnsanları uyarmak ve uyandırmak görevi O'nun Ehlibeyti ve 'Onların' soyundan gelen ve yolundan gidenlerdedir.
Ehlibeyt 'Fatıma, Ali, Hasan ve Hüseyin'dir. Tanrı Elçisi bu sözü böyle tanımlamıştır.
Ali 'Allah'ın Aslanı'dır. Doğru... Ama o asıl 'İlmin kapısı' dır. Ali Tanrı Elçisi'nin yardımcısıdır ama Tanrı Elçisi değildir. Tanrı Elçisi'nin yolunun sürdürücüsüdür.
Tanrı Elçisi'nin yakın dostları, gerçek dostları Ali'nin bu durumunu bilmiş, onaylamış
ve uymuşlardır.
Bu konu Devlet Başkanlığı'nın dışındaki bir konudur.
Ali'den sonra Hasan, sonra Hüseyin Tanrı Elçisi'nin yolunun saf haliyle sürmesinin görevlileri olmuştur. Onlar gerçek 'İmam'lardır. Kerbela tarihinin bir yanı böyledir.
Öte yanda, Mekke'nin İslam'a açılmasından sonra Müslüman olan ama mümin olup olmadığını bilmediğimiz Ebu Süfyan oğlu Muaviye vardır.
Muaviye her yolu meşru sayarak İslam Devleti başkanlığını ele geçirmiş ve aşağılık tabiatlı oğlunu yerine Hükümdar yaptırmıştır.
Devlet çoktan İslam Devleti olmaktan çıkmış ve İslam dahil her şeyi kullanan bir zulüm devletine dönüşmüştür.
Yezit durumunu sağlamlaştırmak için Hüseyin'in kendisine 'biat' etmesini istemiştir.
Hüseyin 'biat' ile 'ölüm' arasında seçime zorlanmıştır.
Hüseyin'in Yezit'e biatı İslam'ın Zulme biatı demektir.
Hüseyin direnişi ve şehitliği seçmiştir.
İşte 10 Muharrem 61 de Kerbela'da olan biten işin özeti budur.
Hüseyin ve yakınları şehit olmuştur. Ama müminlerde Yezit ve saltanatına karşı öyle bir nefret büyümüştür ki oğlu 2. Muaviye bile babasının ve dedesinin yolunu terk etmiş; saltanatı reddetmiş ve ölümü seçmiştir. Muaviye soyu kuruyup gitmiştir.
Hüseyin'in soyu ve yolu oğlu Zeynelabidin ile yürümüştür. Kıyamete kadar da yürüyecektir.
Gerçek mümin olan Müslümanlar hangi mezhepten, hangi yoldan olursa olsunlar Hüseyin sevgisinde ve Yezid'e nefretle birleşirler.
Çünkü Hüseyin'i sevmek Tanrı Elçisinin getirdiği gerçek islam'ı sevmektir. Yezit'ten nefret etmek ise zulümden, kıyıcılıktan, dini çıkar için sömürmekten nefret etmek demektir.
Tevellâ'nın, Teberra'nın gerçek manası da budur.
Bugünkü Kerbela'ya gelince...
Gerçekten mümin olan Müslümanlar bugünlerde Gazze'de zulüm gören Müslümanlara zulmeden zalimlerden de bu yüzden nefret ederler.
Müslüman olsa da, olmasa da insanlık duygusunu yitirmemiş bir insanın Kerbela'da Hüseyin'den; Gazze'de Gazze halkından yana olmaması mümkün müdür?
RADİKAL
Yorum Yap