Dost İran'ın Cumhurbaşkanı İstanbul'da. Bu bir çalışma gezisi. Başarılı olmasını diliyoruz; istiyoruz; umuyoruz...
İdeolojik saplantılarla ufku daralmamış; başkalarının hesaplarının tuzaklarına düşüp gözü kararmamış herkes bilir ki; Türkiye ile İran arasında dostluğun gelişmesi iki ülke için de gereklidir ve zaruridir.
Bölgenin iki büyük ülkesiyiz. Nüfuslarımız birbirine yakın. Türkçe'de binlerce Farsça söz, Farsça da binlerce Türkçe söz var. İran halkının yarıya yakını Türk'tür, Türkçe bilir.
Böyle olmasaydı bile, Türkiye ve İran'ın coğrafi konumları dostluğun zarureti için yeterli gerekçedir.
Bu gezi dostluğun gelişmesine elbette katkı sağlayacak.
Bundan rahatsız olanlar kim?
İyi niyetli olanlar, anlaşmazlıkların barış yoluyla çözülmesini isteyenler niçin rahatsız olsunlar.
Bu geziden rahatsız olanlar, İran'a karşı düşmanca duygularla dolu olanlar ve çözümü savaşmakta görenlerdir. Savaş kararını veren tuzu kurular, rahat hayatlarını keyif içinde sürdürürken insanların ölümünü kahkahalarla ve şampanyalarla izlemeye şartlananlardır.
Diyorum ki:
?Türkiye de, aklı başında olan, vicdanını ve her türlü inancını yitirmemiş olan hiç kimse İran'a karşı yürütülecek bir saldırıya yardımcı olmayı aklından bile geçiremez...?
İran'a bir saldırı olursa Türkiye buna engel olmak için elinden ne gelirse yapmalıdır.
Ama!.. Asla!.. Asla!.. Asla!.. 'Sayyadı bî-insafa hizmetten zevk alan köpek'liğe soyunmamalıdır. Soyunmaz da... Bu soyunmak akıldan, insaftan, bilimden soyunmak demektir.
Bu 'ama'nın başka 'ama'lara verecek fırsatı yoktur.
Ama İran'daki rejim... Ama onlar... Ama niye İstanbul...
Dünyanın işleri bu noktaya geldikten sonra bu 'ama'ların iyi niyetle ilgisi kalmamıştır.
Sadece hatırlatmak isterim: ?Atatürk, Türkiye'ye laik Cumhuriyeti getiren adamdı. İran'da ise Şah'lık ve din devleti iddiası vardı. Atatürk Türkiyesi'nin en yakın ve dost müttefiki işte o İran'dı.?
Çünkü ülkelerin iç sistemleri başkadır. Dünya dengelerinin gerekleri başka...
Milliyetçi Türkiye'nin diğer bir yakın dost ve müttefikinin de Bolşevik Sovyetler Birliği olduğu gerçeğini de unutmayalım.
İran'da -gerçekten- nükleer silah üretilmekte olsa bile bunu Türkiye'ye karşı kullanır iddiasının ise hiçbir mantıklı yönü yoktur. İran, çalışmalarının barışçı amaçlı olduğunu söylüyor, aksini söyleyenlerin hiçbir kanıtı da yoktur.
Nükleer silah kimlerin elinde olursa daha tehlikelidir? Bu sorunun karşılığı ise yakın tarihten bellidir.
Keşke nükleer dahil bütün silahlar yeryüzünden silinse ne iyi olurdu. İran'la Türkiye arasında hiçbir çekişme sebebi yokken mevhum tehlikeleri ileri sürerek, ülkemizin ve insanlarımızın başını belaya sokmaya da kimsenin hakkı yoktur.
Dostluk aklın, inancın, vicdanın, bilimin gereğidir.
Hoş amedi...
Hoş geldiniz. Hoşlukla kalınız. Hoş işler yapınız, hoşnutlukla ayrılınız diyorum sayın İran Cumhurbaşkanı...
Ve Hoda Hafız. Allah saklasın sizi, ülkenizi, ülkemizi ve halklarımız arasındaki dostluğu ve kardeşliği... Ve insanlığı...
Radikal
Yorum Yap