Yeniden 'İki kutuplu dünya'dan söz ediliyor. 'Soğuk savaş başlıyor' deniliyor. Ve Türkiye seçime yönlendiriliyor. Ya ABD'nin kuyruğunda ya da Rusya'nın yanı başında...
Tam devenin hikâyesi: ?Yokuşu mu seversin inişi mi?? diye sormuşlar ya... ?Sizin düz yoldan haberiniz yok mu?? diye karşılık vermiş.
Türkiye, hem Doğu ile hem Batı ile ve dünyanın bütün ülkeleriyle iyi ve dengeli ilişkilerini sürdürürken kendi kutubunu oluştursa daha iyi değil mi? Kiminle mi? Öncelikle Türk Cumhuriyetleriyle elbette... ECO canlandırmaya ne dersiniz? İşte size bir denge kutubu... Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan, İran, Tacikistan, Afganistan, Pakistan... ECO var. 'Sazmanı Hemkerhayi İktisadi' Farsça adı. Türkçesi
İktisadi İşbirliği Teşkilatı...
Siz var olan bu kuruluşu canlandırır; güçlendirir bir çekim alanı yaparsanız; Gürcistan da, Ermenistan da, Moğolistan da ve daha birçok 'istan' da bunun içine dahil olur. İşi iyi yönetirseniz Atlantik ötesinden de Avrasya derinliklerinden de ortaklar ve yardımcılar bulursunuz. Batı'nın kuyruğu olduğunuzdan Doğu'nun; Doğu'nun yandaşı olduğunuzdan Batı'nın hedef ülkesi olmaktan da kurtulursunuz.
İşte o zaman Azerbaycan ile Ermenistan'ı bir masada buluşturup aradaki düğümleri çözmenin hakemi siz olursunuz. Ve olmalısınız. O zaman Ermenistan'a gitseniz de, ayağınıza çağırsanız da kendi birliğiniz yararları ve ülkelerin çıkarları için yaparsınız ne yapacaksanız.
Kapıları açacaksanız Atlantiğin hatırı veya başkalarının beğenisi için değil, kendi hesaplarınız için açarsınız. ?Şu amblemini bir düzelt bakalım? dersiniz söz gelimi. Arkadan eklersiniz ?Bırak artık şu soykırım masalını?, ?Gel şu sınırları da bir konuşalım? dersiniz. ?Erivan'ın vaktiyle halkının çoğunluğu Türk olan bir şehir olduğunu biz hiç konuşmuyoruz. Siz de tarihte olup bitenleri bırakın da geleceğe bakalım? dersiniz. Önce işgal ettiğiniz Azerbaycan topraklarından çıkın sonra Dağlık Karabağ'ı konuşalım dersiniz; hem de 'açık açık' dersiniz.
Aslında şimdi de diyebilirsiniz. Eminim sayın Gül de diyecektir.
Ama mesele sonuç almaktadır. Yanıbaşınızda ECO'nun gerçekleştirilmiş gücü olursa 'Kafkas Barış Uyumu'nu kurmanız da mümkün olur. Olayların arkasında giden değil, karşılayan olursunuz.
Atatürk'ü sevmeyenler yine rahatsız olacaklar, biliyorum ama ne yapalım onlar üzülmesin diye gerçekleri yazmayalım mı?
Evet, Atatürk, döneminin şartlarının gerektirdiği ölçülerde ve biçimler de bu söylediklerimizin örneklerini gerçekleştirmişti. İran, Irak ve Afganistan'la SADABAT PAKTI. Romanya, Yunanistan, Yugoslavya ile BALKAN PAKTI. Sovyetler ile 'Dostluk ve Saldırmazlık', Batı ile dengeli dostluklar... Kime karşı mı? Dünyanın başını belaya sokacağı görülen Nazizm-faşizm ittifakına ve her türlü belaya karşı...
Atatürk hiçbir dış gezi yapmadı... Herkes ona geldi.
Ama o Atatürk idi ve artık yok, diyor musunuz?
Meselemiz Atatürk'ü doğmalaştırmak değil, örnek almak...
Örnek de almayalım mı?
Radikal
Yorum Yap