Çankaya Köşkü Kütüphanecisi ve Özel Kalem Müdür Yardımcısı olarak da görev yapan Nuri Ulusu'nun Hatıraları yayınlandı ve iki ay içinde 7. Baskıya ulaştı. Doğan Kitap yayını.
Muğla Türk Ocakları'nın düzenlediği 'Bilinmeyen Atatürk' konulu konuşmamda bu kitaptan da örnekler verdim.
?Atatürk'ün nesini bilmiyormuşuz ki?? diyorsanız, buyurun, bir de en yakınındaki kişilerden birinden okuyalım.
Atatürk'ü dinsiz olarak gösterenlere yada dinsizliğe Atatürk'den destek arayanlara cevaptır:
?Hafız Yaşar vardı. Atatürk onu çok sever ve beğenirdi. Bazı zamanlar 'Hafız'ı çağırın' derdi. Hemen emri yerine getirirdik. Ya içki içmeden sofrada veya salonda Hafız Yaşar'ın makamı ile okuduğu Kuran-ı Kerim surelerini huşu ile dinlediğini ve gözlerinden yaş aktığını ve bu gözyaşlarını, ceketinin sol üst tarafındaki mendil cebinde, her zaman muntazaman bulundurduğu beyaz keten mendil ile sildiğine yakinen şahit olmuşumdur.?
Atatürk, Türkçe Kuran çalışmalarını, ben henüz köşke intisap etmeden 1926 yılında başlatmış, bu işin başın da Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ı getirmiş, ama yapılacak tefsirlerle bizzat kendi de ilgilenirmiş.
Eserin bitiminde kendi katkısıyla, Kuran gerçeğini ve Kuran'la ilgili özellikleri açıklayan güzel bir önsöz hazırlandı ve basıma girdi. Böylece 1926 yılında başlayan bu çalışma 1935'de basıma girdi ve hatırladığım kadarıyla dokuz cilt olarak 9-10 bin adet bastırılıp, yazarlara, din adamlarına, ve kamuya bil-a bedel dağıtıldı.
Bu çalışmalara bende çoğu zaman katılmıştım. Atatürk bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve de 'Hey büyük Allahım... Kuran'a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor? Bunları tüm dünyaya okutmalıyız' diye de söylenirdi. Sonra o an yanındaki bizlere, 'Okurken ruhum coşuyor, size de oluyor mu?' diye de sorardı, ama o anlarda gözleri hafifçe dalar ve kızarırdı.
Neticede Kuran, Türkçe yazılarak okunmaya, bu çalışmalar sonucu başlatılmıştır. Dini tarihimizi ve bilhassa Peygamberimizi, savaşlarını, tarih kitaplarından çokça okur ve hayranlığını sıkça dile getirirdi, hele hele Bedir Savaşı'nı hep hayranlıkla anlatırdı. 'En büyük bir zaferdir' derdi.
Dinimizi iyi öğrenmek gerekir, bunun için de en iyi yer ilk ve orta öğretim okullarıdır. Hatta din hususunda yüksek mesleki ihtisas sahibi gençler yetiştirmek için yüksek okullarını da yapmalıyız.
Atatürk zaman, zaman çevresindeki insanlara Kuran'ın Türkçe anlamlarını açıklamayı severdi. Bazı zamanda onlara sorar, bilemezlerse de kızardı.
Atatürk, aynı şekilde 1936 yılında bir Bursa seyahatinde, ikametine ayrılan sarayın güvenliğinden sorumlu, Hayrullah Bey isimli bir subaydan da, İhlas ve Fatiha surelerini okumasını istemiş ve yanlış okuyup, hele hele manalarını da pek bilmediği için, bayağıda kızmıştı.
Atatürk 30 Ramazan geceleri, başta Hafız Sadettin Kaynak Hoca olmak üzere o devrin hafızlarından
olan H. Yaşar, H. Zeki, H. Küçük Yaşar, H. Burhan, H. Hayrullah beyleri davet ederdi ki, bu hafızlardan
H. Yaşar aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Alaturka Müzik Şefiydi.?
Kitapta ilginç birçok bilgi var... Okunmalı...
Atatürk'ün yanı başında
18 Yıl Önce Güncellendi
2009-05-06 01:45:00
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap