PKK Türk gençlerinin de, Kürt gençlerinin de katilidir...

Baba genç sayılabilecek yaşında çökmüş görünüyor. Derin bir hüzün çökmüş gözbebeklerine. Uzayan sakalları hüznün derin izleriyle bakanların yüreklerini dağlıyor.

Annenin feryatları yürek paralayıcı... Kürtçe yaktığı ağıtlar arş-ı alayı titretiyor. Gencecik evladının tabunu kimselere bırakmak istemiyor, onu toprağa gömmek isteyenlere direniyor.

Kardeşleri ve akrabaları hep bir ağızdan bu ölümü kabullenememenin hüznünü yansıtıyorlar. Atılan çığlıklara yürek dağ olsa dayanmaz.

Murat Toprak, henüz 25 yaşında. Bekar. İki yıllık bir polis memuru.

Bingöl'de alçak ve kalleş bir PKK saldırısı sonucu yaşamını yitirmiş gencecik bir fidan.

Adıyaman'ın Kahta ilçesine bağlı bir köyde dünyaya gözlerini açan Murat göreve yaptığı Bingöl'de PKK'nın namertçe kurduğu bir pusu sonucunda yaşama gözlerini kapatıyor ve işte burada tam da doğduğu bu topraklarda Hakkın rahmetine uğurlanıyor.

Güneşin altında mahşeri bir kalabalık...

Adıyaman'a yakışır bir asaletle gencecik şehidimizi toprağın bağrına teslim ediyoruz dualarla.

Adıyaman'da 15 gün içinde 2 şehit derken, aldığımız uğursuz bir haberle yüreğimiz bir kez daha paramparça oluyor.

Bingöl'de izinden dönen silahsız askerlerimizi taşıyan otobüse yapılan menfur PKK saldırısında şehit olan askerlerimizden iki tanesinin Adıyamanlı olduğu haberi ulaşıyor bize. 2 olan şehidimizin sayısı 4'e çıkıyor böylelikle.

İlkin bir askerimiz, ardından bir polisimiz ve şimdi de iki askerimiz daha.

Bu satırları yazdığım Kahta'da acıyla düşünüyorum: Hepsi yoksul aile çocukları olan bu gencecik evlatlarımızı öldürmekle PKK hangi Kürtlük davasına katkı sunmuş oluyor?

PKK'nın savaş tanrıları ölüm kusmaya devam ededursun, medyadaki bazı kalemşorlar ısrarla Kürt sorunu çözülmediği için PKK'nın silahlı mücadeleyi sürdürdüğünü tekrarlamaktan geri durmasın, sonuç ortada: Anneler ağlıyor, gencecik fidanlar toprağa düşüyor!...

Bu satırları yazdığım anda kimbilir evlatlarını kaybeden anneler ve babalar hangi acıyla kavrulup duruyorlardır!

Ateş düştüğü yeri yakıyor.

Annelerin yürekleri kanıyor kanadıkça.

Kürt Murat Toprak'ları öldüren PKK'yı hala birileri utanmadan-arlanmadan Kürt halkının silahlı örgütü olarak takdis etmeye devam edebiliyor ne yazık ki! PKK'nın terörünü ve ölüm kusan silah siyasetini, Hükümetin süregiden güvenlik politikalarına bağlayarak aklamaya çalışabiliyor ne yazık ki!

Onlar kuruldukları gazete ve televizyon köşelerinde böyle yazıp konuşurken Adıyaman'ın köylerinde anneler sinelerini dövüyor Kürtçe ve Türkçe ağıtlarla, göz yaşlarını kuruturcasına salıveriyorlar.

CHP mal bulmuş mağribi gibi AK Parti'nin üstüne üşüşüveriyor. CHP sözcüleri terörden nasıl nemalanabileceklerinin hesabıyla yatıp kalkıyorlar. 'Oslo müzakereleri'ni diline sakız eden CHP sözcüsü, PKK-AK Parti anlaşması türünden hezeyanlarla aziz milletimizin acılarını istismara yönelebilecek kadar siyasetin düzeyini aşağıya çekmekten kaçınmıyor.

Yalan yanlış beyanlarla, acıyı sömüren yaklaşımlarla, terörün sırtından geçinmeyi siyaset zanneden simsarcı anlayışlarla gerçekte PKK'nın değirmenine su taşıyorlar.

PKK'nın ölüm üzerinden gerçekleştirmek istedikleri propagandaya alet oluyorlar, PKK'nın savaş tanrılarının terör yoluyla devşirmek istedikleri siyasal sonuçlar için uygun zeminler oluşturacak kadar gaflet içinde bulunuyorlar. Çok yazık!

Yurt dışında Sosyalist Enternasyonal toplantısının PKK'yı Kürt halkının meşru temsilcisi ve dahi özgürlük savaşımcısı bir örgüt mertebesine oturtan sonuç bildirisinin altına imza atan CHP, yurt içinde PKK terörü üzerinden siyaseten nemalanma yoluna gitmekten kaçınmayacak kadar hem kendisiyle çelişen, hem de siyasetin düzeyini alçaltan bir yönteme başvuruyor.

Adıyaman yeni şehitlerini bekliyor, başka illerimiz gibi.

Anneler kan ağlarken CHP oy devşirmek için terörden nemalanma yoluna gidiyor.

İnsan az biraz utanır geçmişinden ve yapıp ettiklerinden.

Sanki bu sorunu yaratan CHP'nin kendisi değilmiş gibi!

Bu ülkedeki tüm sorunların kaynağında CHP'-nin Baasçı zihniyeti yatıyor.

CHP'nin inkarcı, asimilasyoncu ve baskıcı politikaları olmamış olsaydı ne Kürt meselemiz olurdu, ne de bu meseleden nemalanan PKK/terör meselemiz olurdu.

AK Parti'nin bugün attığı demokratik adımlar 30 yıl önce atılmış olsaydı bugün dağ sorunumuz olmazdı.

AK Parti'nin PKK'nın beslendiği ve nemalandığı zemini ortadan kaldırmak için attığı demokratik adımları 'bölücülük' olarak nitelemekten kaçınmayan bir CHP zihniyeti bugün kalkıyor aziz milletimizin acısını siyaseten sömürmeye kalkışıyor.

Lanet olsun diyorum PKK'nın ölüm kusan silahlarına ve bu silahları kutsayan zihniyet sahiplerine! Yazıklar olsun PKK teröründen nemalanmak için kışkırtıcılık ve tezviratı meslek edinen siyaset bezirganlarına!

PKK akıttığı kanda bir gün boğulacaktır elbette. Başka ülkelerin Türkiye'ye karşı sürdürdükleri namert savaşta tetikçilik rolünü üstlenen PKK sadece Türk gençlerinin değil Kürt gençlerinin de katilidir.

PKK, Kürtlük davasının da bizatihi katilidir.