BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Başbakan Erdoğan’ı “şirk”le suçladı.
İslami literatürde “şirk”, Allah’a ortak koşmak demek.
Demirtaş’a göre, güya Başbakan, farklılıkları teke indirgemek istediği için “şirk” suçunu işliyor.
Bir Kur’an ayetine dayanarak söylüyor.
Birincisi, Demirtaş söz konusu ayeti belli ki yüzeysel biliyor. Büyük bir ihtimalle Öcalan’ın talimatıyla ve övgüsüyle DTK üzerinden İslami grup ve cemaatlerle ilgilenmek üzere görevlendirilen kişi tarafından siyasi manipülatif amaçlı bilgilendirildiği için öyle konuşuyor.
Öyle olmasaydı söz konusu ayette kastedilenin “inkarcılık” olduğunu bilirdi.
Başka bir deyişle, farklılıkları inkar etmenin Allah’ın ayetlerinden birini inkar etmek anlamına geldiğini bilirdi.
Hem buradaki suçun bir “şirk” içermediğini de rahatlıkla anlardı.
Başbakan, Kur’an’da belirtildiği üzre, birbirlerini tanısınlar ve birbirleriyle dayanışsınlar diye farklı topluluklar halinde yaratılan insanoğlu gerçekliğini inkar mı ediyor?
Bunun böyle olduğunu söylemek hiç de inandırıcı değil.
Çünkü bu ülkede Başbakan’ın herkesi farklılıkları inkar temelinde tekleştiren resmi ideolojiye karşı en yürekli çıkışı yapan birisi olduğunu herkes bilir.
Başbakanın “tek millet” anlayışı, etnikçi-ırkçı bir anlayış üzerine oturmuyor.
Söyledikleri de, yaptıkları da ortada.
Başbakanın söylediği hep şu olmuştur: Farklılıkları inkar eden anlayış ne kadar bütünlüğümüzü bozarsa, farklılıkları eksene alan anlayış da o kadar birliğimizi bozar.
Buradan vardığı sonuç ise şu: Hem farklıyız, hem biriz. Birlik adına farklılıkları inkar etmek de yanlış, farklılığın siyaseti üzerinden birlik anlayışını tahrip etmek de yanlış.
Başbakanın “tek millet” anlayışı, işte bu farklılıkların toplamından ibarettir.
İkincisi, Demirtaş, Kur’an-ı Kerim’deki “millet” tarifini belli ki hiç bilmiyor.
Demirtaş madem Kur’an ayetlerini referans alıp Başbakan’ı köşeye sıkıştırma siyaseti izlemeye başladı, o zaman Kur’an-ı Kerimi bir bütün olarak okusun ve oradaki “millet” tanımına da eni konu bir bakıversin. O zaman görür ki, farklı kavimlere/ırklara mensup bile olsalar bütün Müslümanlar bir tek millet olarak tanımlanıyor Yüce Yaratıcımız tarafından.
Demirtaş’ın siyasi çarpıtma ve manipülasyon amaçlı olarak kullandığı Kur’an referanslı “şirk” suçlamasının iler tutar tarafı yok.
Hadi bir an için bu bakış açısının doğru olduğunu varsayalım. “Tek devlet, tek vatan, tek resmi dil, tek millet” demek “şirk” anlamına geliyorsa, korkarım ki Demirtaş söylediklerini çabucak geri almak zorunda kalır.
Çünkü Demirtaş’ın “irademdir, önderimdir!” dediği Öcalan da aynısını söylüyor.
Hatta daha ilerisini söyleyerek en büyük müşrik kategorisine giriyor.
EN BÜYÜK MÜŞRİK ÖCALAN OLMASIN?
Öcalan’ın yakalandıktan hemen sonra “Demokratik Cumhuriyet” bağlamında söylediklerini tekrar hatırlatmak farz oldu. Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” projesi şu ilkeler üzerine oturuyordu: Tek devlet, tek ortak vatan, tek resmi dil, tek bayrak, tek ulus.
Evet, yanlış duymadınız, tek ulus.
Öcalan bunu “Türkiye ulusu” biçiminde tanımlıyordu. “Hepimiz farklılıklarımızla beraber Türkiye ulusuyuz” diyordu. Sanki “Türkiye”nin başında “Türk” yokmuş gibi!
Öcalan’ın sorunun çözümü için talep ettiği şey ise, etnik kimliğin kabulü, demokratik ve kültürel hakların teslimiydi.
Bu bağlamda inkar sona ererse isyanın da sona ereceğini söylüyordu.
“Ne inkar ne isyan/Demokratik Cumhuriyet!” sloganı ona aitti.
Öcalan özerklik, federasyon ve otonomi gibi talepleri ise ilkel ve geri talepler olarak eleştirip duruyordu.
Sonra AK Parti iktidarına karşı 2004’te silahlar konuşturulmaya başlanınca, “Demokratik Cumhuriyet” projesinin yeterli olmayacağı anlaşılıp “Demokratik Özerklik” veya “Özerk Kürdistan!” projesi devreye sokuldu
Demirtaş’ın mantığı doğruysa, Öcalan “Demokratik Cumhuriyet”i savunduğu zamanlar en büyük müşrikmiş meğer! Merak ediyorum, Demirtaş o tarihte “Demokratik Cumhuriyet”i savunuyor muydu savunmuyor muydu?
Savunuyor idiyse bilmem ki ne demeli!
Yorum Yap