Yazının başlığı bana ait değil. Fransa'da elliden fazla aydının kaleme aldığı bildiride AK Parti Hükümeti diktatörlükle suçlanıyor. Adı 'Taraf' olan bir gazetemiz de mahut bildiriyi birinci sayfasından bu başlıkla duyurmuş. Tam Ahmet Altan mantığına uygun.
İçlerinde şahsen çok büyük değer atfettiğim sevgili Nilüfer Göle olmamış olsaydı belki bu bildiriye değinme gereği bile duymazdım.
Öncelikle ve önemlilikle belirtmek isterim ki, Göle'nin, AK Parti için 'sivil faşizm/dikta' suçlaması getiren Ergenekoncu-ulusalcı çevrelerle aynı söylem dünyasında buluşuyor olmasından üzüldüm.
Başlıktaki iki tanım üzerinde durmak gerekiyor: AKP ve dikta!
Her birinin sahasında değerli olduğuna inandığım bu bilim insanlarının, benim de milletvekili olarak mensubu bulunduğum bir partinin adını dahi doğru telaffuz etmekten niye kaçındıklarını doğrusu çok merak ediyorum. Hani Türkiye'de iç siyasetle alakalı bir duruşları olsa anlarım. Veya Türkiye'de yaşıyor olsalardı hani AK Parti yandaşlığı suçlamasına maruz kalmasınlar diye böyle dediklerini varsayabilirdim. Ama ta Fransa'dan hala AKP diye yazıyor olmaları ilginç!
Bir partinin tüzükteki adını telaffuz etmekten bilim insanlarının kaçınıyor olmaları sizce neyle izah edilebilir?
İlginçtir; çünkü bir kasım aydınlarımız herkesi kendi adıyla muhatap almak gerektiğinin altını önemle çizerken nedense AK Parti'nin adını olduğu gibi anmaktan kaçınıyorlar. Bunun üzerinde durulmaya değmez bir ayrıntı olduğunu varsayanlar yanılıyorlar. Bu bilinçli bir tercih meselesidir.
O yüzden diyorum ki, önce diktacılıkla suçladığınız partinin adını bilim insanlarına ve aydınlara yakışır bir şekilde anmaktan kaçınmayınız. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin tüzükteki kısaltılmış adı, AK Parti'dir, AKP değil!
Dikta meselesine gelince, doğrusu merak ediyorum, hangi diktadan bahsediyorsunuz?
Bildiride verdiğiniz örnekler üzerinden konuşalım isterseniz.
KCK davasından tutuklu Prof. Büşra Ersanlı gibi binlerce öğrenci ve gazeteciye 'absürt' suçlamaların yöneltildiğini ve AK Parti'nin kendi muhaliflerine karşı askeri dönemlerdeki baskı mekanizmalarını devreye soktuğunu belirtiyorsunuz.
El insaf!
Bir siyasi partinin veya çevrenin böyle tekil örnekler üzerinden genellemeye giderek dikta suçlamasında bulunması anlaşılabilir, ama saygın bilim insanlarının yargıya intikal etmiş böylesine olaylar üzerinden Hükümeti diktacılıkla suçlaması bilim ahlakıyla bağdaşır mı?
İnsaf bunun neresinde?
Büşra Ersanlı'yı AK Parti mi tutukladı? AK Parti'nin her önüne geleni tutuklayan mahkemeleri mi var? Yoksa siz Türkiye'de mahkemelerin AK Parti'nin arka bahçesi olduğunu söyleyen Ergenekoncu-ulusalcı çevreler gibi mi düşünüyorsunuz?
Eğer öyleyse Hükümetten savrulduğunuz yeni yeri sorgulamanız gerekir diye düşünüyorum.
Diyebilirsiniz ki bütün bunlara neden olan terörle mücadele yasalarını AK Parti neden değiştirmiyor?
AK Parti'nin samimi kanaati, terörle mücadele yasalarının bu şekilde hiç olmaması yönündedir. Tıpkı Özel Yetkili Mahkemeler gibi.
Ama ne yazık ki terör Türkiye'nin hala baş belası. Bugün PKK terörü dolayısıyla demokrasi tehdit altında. İnsanların seyahat özgürlüğü bile neredeyse yok. Bir yerden bir yere giden iktidar partisinin başkanları kaçırılabiliyor. PKK'nın silahlarıyla ve milis güçleriyle egemen olduğu bölgelerde vatandaşlarımızın farklı düşüncelerini dile getirme veya PKK'ya yönelik eleştirilerini seslendirme özgürlükleri hiç yok. Bırakınız bu denli siyasal özgürlükleri, bir seçmen olarak diledikleri partiye çoğu yerde oy verme hakları bile ellerinden alınmış durumda. Bu olgu, ne yazık ki terörle mücadele yasalarını zorunlu kılıyor. AK Parti terörle mücadele yasalarının da yeni anayasa yapım sürecinde eksiksiz bir demokrasi anlayışıyla yeniden düzenlenmesi gerektiğine inanıyor.
Bütün bu olgusal gerçekliklerin sizin demokrasi anlayışınızda eleştirilecek bir yanı yok mudur?
İşte apaçık söylüyorum:
Kitaplarından tanıdığım Büşra Ersanlı'nın terörist olduğuna elbette inanmıyorum. Ama iddianameye yansıyan ders notları Ersanlı'nın BDP'nin Siyaset Akademesi'nde PKK'yı bir 'özgürlük hareketi' olarak yücelttiğini, PKK'nın ölümcül eylemlerini meşrulaştırdığını, dahası ve en fenası gençleri dağa yönlendirdiğini gösteriyor.
Bana suikast yapmak hazırlığındayken yakalanan gencin üstünde o Siyaset Akademesi'nin üyelik kartı çıkmıştı. Onu görevlendirenlerin de BDP'nin çatısı altında faaliyet gösterdikleri tespit edilmişti. Mecliste düzenlediğim bir basın toplantısında suikastçının BDP'nin Siyaset Akademesi öğrencisi olup olmadığını sorduğumda ne yazık ki yasal siyaset yapan BDP'den cevap alamamıştım. Hala o cevabı bekliyorum.
Dilerim Büşra Ersanlı'nın iddianameye yansıyan sözleri doğru olmasın.
Ersanlı örneği üzerinden AK Parti iktidarını diktacılıkla suçlayanlar, şayet teröre ve şiddete övgüyü, gençleri dağa özendirmeyi, PKK'nın ölüm siyasetini meşrulaştırmayı bir demokratik hak olarak görüyorlarsa çıkıp bunu söylemelidirler ki biz de bilelim.
Paradoksa bakınız ki Ersanlı Hoca da AK Parti Hükümetini diktacılıkla suçluyordu. Ama nedense PKK'nın eli kanlı Stalinist dikta yönetimini ve gençleri ölüme yatıran siyasetini savunmaktan da geri durmuyordu.
AK Parti diktasıymış!
AK Parti'nin başlarda demokrat, şimdilerde diktacı olduğu söyleyenleri ne ikna eder bilemiyorum.
Daha dün AK Parti 3. Yargı Paketini meclisten geçirerek Özel Yetkili Mahkemeleri kaldırmadı mı? Düşünce ve ifade özgürlüğünün alanını genişletmedi mi? Kitap toplatmaları imkansız hale getirmedi mi? Henüz basılmamış kitapları suç kapsamına alıp yasaklamayı ortadan kaldırmadı mı? Tutukluluğu bir istisnaya dönüştüren yasal düzenlemeler yapmadı mı?
Önümüzdeki yasama döneminde meclisin gündemine getirilecek yeni paketlerle eksiksiz bir özgürlük anlayışının egemen kılınacağı haberini bizzat Adalet Bakanı veriyor.
Demokratik ve özgürlükçü yeni bir anayasayla beraber vatandaşların her alanda kendilerini özgürce ifade edebilecekleri bir Demokratik Cumhuriyetin inşası için AK Parti hala cansiperane mücadele verirken, şimdilerde Ergenekoncuların-ulusalcıların ağzıyla 'diktacılık' suçlamasında bulunanlar bir kısım liberal/sol aydınların bilerek veya bilmeyerek kime hizmet ettiklerini düşünmelerini salık veririm.
Yorum Yap