Çağımızın anlaşılması açısından en önemli eserlerden biri olarak nitelenen 'Kapitalizm, Sosyalizm ve Demokrasi' adlı kitabında Joseph Schumpeter 'kapitalizmin başarısı'nı araştırır.
Schumpeter, bu başarıyı ekonomik değişim sürecine bağlamaktadır. Bu süreci de 'yaratıcı yıkım gelişimi' olarak nitelemektedir.
Şöyle demektedir:
'Kapitalizm, kendine has özelliği yüzünden ekonomik bir değişim metodu veya tipidir. Ve durgun bir durum göstermez, hiçbir zaman da gösteremez.'
'Yeni milli pazarların veya dış piyasaların açılması; el sanatları atölyelerinden, yoğun ve büyük işletmelere geçiş, kapitalist sistemin durmadan, yorulmadan içinden bir ihtilal, yenilenme havasını tutmakta; bütün bu elemanlar, gene devamlı olarak eski faktörleri yok etmekte, yeniklerini yaratmaktadır. Bu 'yaratıcı yıkım gelişimi' kapitalizmin esas temelidir.'
* * *
Schumpeter, Marx'ın Komünist Manifesto'da ortaya attığı 'yaratıcı yıkım gelişimi' kavramını yeniden ele almakta ve onu sistemleştirmektedir.
Marx'ın kavramını zenginleştirerek yeni buluşların kapitalist gelişme sürecini nasıl değiştirdiğini, berrak bir şekilde açıklamaktadır.
'Başka bir deyişle, genel olarak ele alınan sorun, kapitalizmin mevcut yapının elemanlarını nasıl idare ettiğidir, hálbuki asıl önemli olan sorun kapitalizmin yapıyı nasıl kurup nasıl bozduğudur.
Bu gerçeği göz önünde bulundurmayan araştırıcı anlamsız bir çalışmada bulunuyor demektir; gerçeği kabul eden ise, kapitalist sisteme giren uygulamalarla, bunların sosyal etkileri hakkındaki düşüncelerini oldukça değiştirmektedir.
Rekabetin işleyişine ait geleneksel düşünceler de bu şekilde, aynı darbe ile bir kenara bırakılmış olmaktadırlar.
İktisatçılar nihayet, kendilerine fiyat rekabetinden başka hiçbir şey göstermeyen engellerden kurtulmaya başlamışlar, kalite ve fazla satış çabaları, teorinin kutsal yapısına kabul edilince, değişken fiyat hákim durumunu kaybettirmiştir.
Bununla beraber doktrincinin dikkati; hareket ettirilmeyen organizasyon tiplerinin ve üretim metotlarının meydana getirdiği bir sistemde sıkışmış kalmış bir rekabet tipine takılmış durumdadır.
Oysaki kapitalist gerçekte rekabetin tipi değil; bir ürünün ortaya çıkışı, bir tekniğin, kaynağın, yeni bir organizasyon şeklinde olması, yani masraf ve kalite bakımlarından kesin bir üstünlüğe dayanan ve sadece kar hadleri ile marjinal üretime değil, firmaların varlıklarına, temellerine hücum eden bir noktanın doğuşu önemlidir.'
* * *
Schumpeter, daha sonra, girişimciler sayesinde 'büyük firmaların', gelişmenin en güçlü motoru haline geldiğini belirtip, uzun vadede toplam üretimi arttırıcı güç olarak tanımlamaktadır.
Ona göre, bu nitelikleri ile kapitalizm, insanlığın hiç tanımadığı bir biçimde ekonomik kalkınmanın en önemli ve güçlü aleti olarak kabul edilmelidir.
* * *
Yukarıdaki bölümü 'Kapitalizm bu köye uğramadı' adlı kitabımdan aldım.
Çünkü dünyayı kasıp kavuran finansal kriz bana Joseph Schumpeter'i anımsattı...
Krizi nasıl okumalı?
Sanırım yeni teknolojik buluşların 'mabedi' olan Silicon Valley, Wall Street'i yıkarak yeniden yapılandıracak...
ABD finansal yapısı, yeniçağa uyum sağlayamadı...
Olağanüstü fonları çok daha büyük bir zenginlik oluşturacak yeni icatlara yönlendirmek yerine gayrimenkul kolaycılığına saptı...
Şimdi sistem kendine uyum sağlayamayan finans piyasasını yıkıyor...
Sonra da yeniden inşa edecek...
Schumpeter'in deyimiyle tam bir 'yaratıcı yıkım.'
Zamanın ruhunu...
Tarihin temposunu yakalayamayınca hayat seni tasfiye ediyor...
Zaten kriz demek de bu...
STAR
Yorum Yap