?ah şu yalnızlık kemik gibi ne yanına dönsen batar.
Cahit Zarifoğlu
Felsefe okuduğum üniversite yıllarında Nietzsche'nin nihilizminde J. Paul Sartre'nin bulantısında Camus'un saçmalığında/absürtlüğünde, Marx'ın materyalizminde Kierkegaard'ın havf ve recasında bunaldığım yıllarda önce Necip Fazıl ve Sezai Karakoç okumalarım beni cismani olan bakış açısından ruhani olan akış açısına taşımıştır. Bu okumalar beni bir anlamda ümitsizlikten ümide taşıyordu. Naci şahsiyetinde insanlarla meşgul olmanın anlamsızlığı ve tek gayenin Allah'ı aramak olduğunu Necip Fazıl'ın ?Aynadaki Yalan? eserinden, dünyanın gelip geçiciliğini Cahit Zarifoğlu'nun ?Bir Değirmendir Bu Dünya? başlığından ve Zarif bir Müslüman hassasiyetini ise aynı kitabın içeriğinden anlamışımdır.
Necip Fazıl ve Cahit Zarifoğlu, yazın ve düşün hayatımda en çok borçlu olduğum iki önemli şahsiyettir. Kendilerine şahsiyetimi ve fikri dünyamı oluşturmadaki katkılarından minnettar olduğum ve henüz borcumu ödeyemediğim iki önemli Müslüman bilgedir. Tam 9 yıldır Necip Fazıl için bir yazı yazmayı planladığım halde henüz bu planı gerçekleştiremediğim için içimde uhdesini hissettiğim bir eksiklik yaşamaktayım. Zarifoğlu için ise ilk ve tek yazdığım bir yazıdır bu yazı.
Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi'nin 6 Haziran Cumartesi günü saat 18:00' da ?Zarifoğlu' nu Neden Çok Sevdik? programında bulundum. Bende ?Neden Sevdim?? diye düşündüğüm de cevaplarım ise içten içe şunlar olmuştur. ?Asil bir hayatın mimarı olduğu için, derinliği olan ama süsten ve gösterişten uzak anlatıma sahip olduğu için, bu toprakların ve büyük bir medeniyetin ruhunu taşıdığı için, kafamda olan ama bir türlü cesaret edemediğim bir arzu olan otostopla Avrupa'yı gezdiği için? diyebilirim.
?Konuşmalar? adlı kitaptan tanıdığım dostlarının haklarında güzel şeyler söylediği Zarifoğlu'nun kendisine ve yaşamına hayran olunmayacak gibi değildir. Bazen beyaz haberler verir bazen yalnızlığa kaçan suskun bir adam oluverir. Yalnızlığa kaçtığında kullandığı isim Cem'dir. Onun diğer adı Cem'dir yani yalnızlık. Zarifoğlu çok yönlü bir insandır. Bazen motor kuşu yazan, çocuk ruhunu anlayan, onun için şiirler ve yazılar yazan bir çocuk edebiyatçısı bazen genç yeteneklere sahip çıkan bir babacan adam bazen yazdıklarını yayınlamak hastalığını taşımayan bir düşünür bazen bir balıkçıyla dost olan bir halk adamı bazen de ?Bir kitapevi açmak Üniversite açmaktır.? Diyen bir bilgedir.
Zarifoğlu'nu bende en çok sevdiren şeylerden biri de Zarifoğlu'nun bu hikmetli sözüdür. Erzurum'da bilgi birikimimin ve okumalarımın çoğunu Kızılay iş merkezinin altında bulunan Üniversite kitap evindeki kaçak okumalarımdan edinmişimdir. Bu kitap evinin üniversite kadar bilgi edinmemde katkısının olduğunu söyleyebilirim.
Zarifoğlu insana ülkesini, dinini, değerleri ve bıraktığı kıymetli insanları sevdiren bir bilgedir. Bıraktığı en değerli kıymetlerden biri çok sevip kıymet verdiğim Abi dediğim
Cahit Zarifoğlu yedi güzel adamdan biridir. Ülkemizin mümbit topraklarından olan 17 yaşlarındayken Maraş şairlerinden biri olarak görülen bir değerdir. Rasim-Alaattin Özdenören kardeşler, Erdem Beyazıt, M. Akif İnan gibi şahsiyetlerle beraber yaşamış bir şahsiyettir. ?İyi adamlar yağız atlara binip gittiler geriye topal atlar ve kötü adamlar kaldı.? diyen Fethi Gemuhluoğlu'nun da kıymet verdiği önemli bir yetenektir. Cahit Zarifoğlu'nu yüreğine ve sadeliğine sahip Müslüman bilge ve arifler yetiştirdiğimizde rotamızı bulduk diyebilirim. Zarifoğlu insanın içindeki putları yıkan zarif, sakin ve münzevi bir yaşamdı. Zarifoğlu bu ülkede ölümünün 22. yıldönümünde hala anlaşılmış değil ve anlaşılmayı beklemektedir.
Yorum Yap