Dolar

42,6940

Euro

50,1988

Altın

5.922,26

Bist

11.456,34

Siyaset dilinden yoksun olmak

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-02-05 12:59:00

Siyaset dilinden yoksun olmak

 

"Eğer Biz dilersek, sana onları  elbette gösteririz, böylelikle onları  simalarından tanırsın. Andolsun, sen onları, sözlerin söyleniş  tarzından da tanırsın. Allah, amellerinizi bilir."

(Muhammed Suresi, 30) 
 

İttihat ve Terakki Partisinin kuruluşundan beri yaklaşık 130 yıllık siyasi hayatı kendine esas olan siyasilerimiz haliyle kaliteli bir siyaset dili inşa etmekte beceriksizlik sergilemişlerdir. İttihat ve Terakki partisiyle kendisini izansız ve mizansız eleştirel muhalefete, kumpasa, tahkire ve entrikalara alıştırmış siyası algılayışlar ve bu siyasi algılayışlar neticesinde siyasi pratikler söz konusu olmuştur. Gelenek kökleri sorunsal olan siyasi hayatımız İttihat V Terakki Partisinin uzantısı olan Cumhuriyet Halk Fırkası (CHP) ile siyasi tecrübemizin ilkeli ve evrensel gelişimine engel olmuştur.  Siyasi söylem ve içeriği açısından Terakki Perver Partisinin devamı gibi görülen Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve son olarak ta Adalet ve Kalkınma Partisi gibi partiler mevcut siyasi algılayışlardan farklı bir dil geliştirme teşebbüsü içinde bulunmuşlardır.

Tarihsel köken olarak kendine taban iki farklı eğilimi taban bulan CHP ve bu partiler hasbelkader bir siyaset dili geliştirebildiler. Aslında Ziya Gökalp ve Yusuf Akçura üzerinden MHP’nin mevcut siyaset anlayışına ve tecrübesine değinmeye düşünmüş fakat vazgeçmiştim. Son yaşanan Osman Durmuş vakıasından sonra MHP’nin siyaset anlayışına değinmenin bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.

Cumhuriyetçi Millet Partisinin Köylü Partisiyle birleşmesiyle CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) kurulmuştur. 1965'te yapılan parti büyük kurultayında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne Alparslan Türkeş genel başkan seçilmiştir. 1969 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adı Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilmiştir. Alparslan Türkeş’in 1977 ve 1978 yılında kurulan iki koalisyonda başbakan yardımcılığı yaptığı içinde MHP’nin bulunduğu bu koalisyonlar başarısız olmuş ve dağılmıştır. En son çok tartışılan DSP-MHP koalisyonu kurulmuş parti genel başkanı Devlet Bahçeli başbakan yardımcılığı yapmış ve çok tartışılan bir başarısız bir iktidar erken seçime gitmiştir.

MHP’nin en çok tartışılan yönü iktidar dönemleri olduğu gibi aynı  zamanda geliştirmiş olduğu siyaset dili olmalıdır. MHP’nin siyaset anlayışı ne Ziya Gökalp’ın ne de Yusuf Akçura’nın siyaset diline bağlıdır. MHP’de lider, teşkilat ve itaat bağlamında başında bulunan siyasi liderin siyaset anlayışına bağlı bir siyaset anlayışı egemendir. Yani Bahçeli’nin siyasi kişiliği ile partinin siyaseti arasında sıkı paralellik vardır. Partinin “sola kayıyor” eleştirisi altında yatan önemli neden de Bahçelinin sosyal-demokrat kişiliğidir. İslami kesimin hassasiyetlerine karşı duyarsızlığı partinin bu konulara duyarsızlığını doğurduğu gibi bazen son olayda olduğu gibi bazen bu kesimin hassasiyetlerini hafife almak gibi bir durumu ortaya çıkarmıştır. Nitekim Nusret Demiral’ın Türkçe ezan talebi de aynı miyarda olan bir bakış açısının göstergesidir.

Sert söylemler ve bazen sert fiillerin altında yatan neden bu parti de köklü bir siyasi geleneğin inşa edilmemesinden dolayıdır. Parti teşkilatlarında öğreti geliştirilememesi bu tür duyarsızlık ve kabalıklara yol açmaktadır. Siyasal yapılanmada köklü pedagojik bir öğretinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerekirse Dede Korkut, Kutadgu Bilig, Mesnevi gibi metinlerin okunması ve okutulması Nihal Atsız bakışını törpüleyecektir. Farklı okuma türleri de önerebilirim fakat onların kabul göreceğini düşünmüyorum.

Ortaya konan siyaset dili cazip olmaktan daha çok bilakis itici bir içeriğe sahiptir. Siyaset dili geliştirme konusunda ülkemizde çoğu parti beceriksizdir. Siyaset dilimizi hamasi, polemiğe dayalı, nezaketten yoksun, entelektüel ve akademik bir dilden son derece uzak aciz bir görünüm sergilemektedir. Bunun en önemli nedeni siyasetçi profillerinin var olan tecrübe ve birikimlerinin daha doğrusu kapasitelerinin yetersiz olmasıdır. Özgürlüğü engelleyici bir tutumu alaya almaktansa başörtülü olduğu için Gataya alınmayan bir başbakanı ve eşini alaya alan primitif, çocuksu, izandan ve ilkeden yoksun alaycı bir üsluba sahip zat bu yetersizliğin en büyük göstergesidir. Diğer bir izansızlık ise hezeyan içinde söylenen söylediği sözün ne anlama geldiğinin farkında olmayan feveran içinde söylenen ikinci peygamber sözüdür. Bu söylenen söz de izansızlığın apaçık örneğidir. Siyaset dilini kullanmada ve geliştirmede ne kadar beceriksiz olduğumuzun göstergesidir. Oysaki medeniyet kurmuş bir ecdadın torunları olarak  ve İslam’ın fertleri olarak orijinal esaslı bir siyaset dili geliştirebilirdik.       

Bütün yapılan her şeyin siyasete bağlı olduğu ülkemizde sağlıklı, akılla ilişkili bir siyasi dil geliştiremezsek ciddi bir kayıpla karşı karşıya kalacağımız aşikardır.      

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara