Ahmet Kaya'yı ilkokul 4. sınıf öğrencisi iken ?Yorgun Demokrat? adlı kasetindeki çizilmiş sakallı resmiyle tanımıştım. Bu resim hafızamda müstesna ve sempatik bir yere sahiptir. Yokluk ve yoksu/n/lluk yıllarımda Ahmet Kaya dinlemek yokluk ve yoksulluğun içinde de var olabileceğimin bilincini ve gücünü kazandırıyordu bana. Anadolu kültürünün kendine özgü dindarlığını yaşadığım ortamda Müslüman bir görünüme yakın olduğu içinde sempatik bulmuş olabilirim. Taşıdığı ideolojiden zamanla farklı bir zihin yapısı edinmeme rağmen ?bizden yani gariban biri olarak yaşayan? Ahmet Kaya'ya sempatim hiçbir zaman kaybolmadı. Özellikle üniversite gençlik yıllarımda dinledim ve hala o çocukluk heyecanıyla dinler gibi dinlerim ve severim Ahmet Kayayı.
Ahmet Kaya içinde bulunduğu ortamın yani tabiriyle piyasasının! adamı değildi. Bu decadence/kokuşmuş olan piyasanın üzerinde bir şahsiyete ve birikime sahipti. Kişiliği ve birikimi ile piyasanın! üzerinde olduğunun en büyük göstergesi ise 11 Şubat 1999 yılında ödülünü almak için gittiği Maslak Princess Otel'de düzenlenen Magazin gazetecileri derneğinin düzenlemiş olduğu ödül törenine ödülünü almak için sahneye çıkıp yaptığı konuşma sonunda başına gelenlerdir. ?Bir gün Kürtçe bir şarkı yazıp Kürtçe klip çekeceğim? sözleri sonrası kokanacıkların playboyların sataşmalarına, çatallı, kaşıklı saldırısına uğramıştır. Birkaç kokana ve jigolo kılıklı şahsiyet tarafından hazırlanmış komplo ve provakatif tavırlarıyla harcanmıştır Ahmet Kaya? Playboy Erdal Acarların, manken Şenay Düdeklerin, asker kaçağı Serdar Ortaçların söylemsel ve eylemsel lincine maruz kalmıştır. Ezilenin ve sömürülenin sesi olan Ahmet Kaya'nın ipi 5 yıldızlı bir otelde çekilmiştir. Bu da olayın trajik ve ibretlik göstergesidir. Aslında Ahmet Kaya'nın pimi başörtüsü ile ilgili destek içeren açıklamaları olmuştur. Kanaatimce Ahmet Kaya'da 28 Şubat Sürecinden nasibini alanlardandır.
Ayseli Göksoy'la tartıştığı bir Televizyon programında ?Müslüman bir ailenin çocuğuyum... Hiç kimse de annemin başörtüsüne el uzatamaz!.. Anneleri ile başörtülü öğrenciler, saçlarından tutularak coplanıyorlar, siz ise sadece seyrediyorsunuz. Televizyonlardaki bu görüntüler sizi rahatsız etmiyor mu??[1] söylemleri ezilen bir sınıfın mağduriyetini dile getiren samimi bir devrimcinin sözleriydi. Vermiş olduğu bir konserde ?Başörtülülerin Blue Jeanları ve mini etekleriyle üniversiteye girenler kadar üniversite okuma hakları vardır? özgürlükçü sözleri olan, bir dönem özgürlük havariliği yapan dostları tarafından bile tepkiyle karşılanan yalnız kalan biriydi. ?Merhabayı bile esirgeyen? dostları tarafından terk edilen, dostlarının vefasızlığına duçar olmuş onlara yönelik ince bir sitem ve serzeniş olan ?siz yanmayın? sözlerini yazmış olan düşüncesini söze yazan bir ozandı.
28 Şubat süreciyle adam harcamayı ve hedef göstermeyi kendine ahlak edinen ?Topyekun Savaşçı? Doğan medya grubu Ahmet Kaya'yı da harcamayı kafasına koymuştu. Nitekim daha sonra Ahmet Kaya'nın Kürdistan haritası altındaki resmini ?vay şerefsiz? manşetiyle vermiştir. Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya bu ?haritalı fotoğraf?ın fotomontaj olduğu iddiasıyla dava açmış ve sonuçta Ahmet Kaya beraat etmiştir. Ahmet Kaya 28 Şubat sürecinden nasibini almış mağdurlardandır. Siyasi, askeri,ekonomik ve sosyo-kültürel unsurlar üzerinde hegemonya oluşturan medya yaptığı haltları düzeltme gereğini de asla duymamıştır. Bu süreçte -yıllardır kanallarına para verip çıkardığı- Ahmet Kaya'nın eski şarkılarının sözlerinin yorumlarını yapıp söylediği iddia edilen demeçlere yer veriyordu.[2]
Ahmet Kaya 5 yıldızlı bir otelde şovun alasını yapan Show TV'nin canlı yayında harcanmış bir garibandı. Sakalı, şapkası ve Ulan Rıza mırıldanmalarıyla tam bir fenomendi Ahmet Kaya? Sürekli ?Biz bu topraklarda bin yıllardır kardeşçe yaşadık. Bir Kürt olarak saygı görmek ve kimliğimin tanınmasını istiyorum? gibi doğal istekleri olan, ?Çanakkale Şehitleri? ne atıfta bulunan şiir okuyan[3], linç kampanyasından sonra ?Bu ülkenin bölünmesini isteyen şerefsizdir? ? Ben pkk'lı değilim hiçbir zamanda olmadım. Devlet apoya ne kadar saygı duyuyorsa bende o kadar saygı duyuyorum? diyen ve anlaşılmak isteyen bazen yanlış anlaşılan bazen kendini yanlış anlatan bir ülke gerçeğiydi. Sistemin ve anlayışların gadrine ve gazabına uğramış bir garibandı.
Gariban bir çocukluk hayatı yaşayan Ahmet Kaya gurbette metruk bir halde küçük, sade bir evde ölümü kucaklamıştır. Ahmet Kaya'nın sıkı bir dindar olması ahlak, kişilik ve şahsiyet sahibi gençlerin yetişmesi için bir vesile olabilirdi. Onun dindar biri olması için çok dua etmiştim gençlik yıllarımda. Ama Ahmet Kaya'ya bunun için müsaade etmediler. Bu ülkede yaşaması için müsaade etseler di bu çokta uzak ihtimal değildi. Nitekim Ahmet Kaya; İstanbul Eski Mali Şube Müdürü Salih Güngör'e ?Bir gün Sultanahmet camiinde ezan okuyabilir miyim?? diye hayalini aktaran, görmüş olduğu bir rüyasında yaşlı, sakallı bir dedenin kendisini namaz kılmadığı için bir hafta boyunca kendisini namaz konusunda uyardığını, Salih Güngör'e kendisiyle Sultanahmet camiinde yarın Cuma namazı kılmak istediğini söyleyen dine de aç olan, hayatında garibanlığından dolayı -başkasının yerine- ömründe sadece bir kere hapis yatan içimizden biriydi. [4]
Bir hırsız kabilesinden olan Ebuzer el Gifariyi tarihin en önemli şahsiyeti yapan yüce bir dinin mümessilleri olarak Ahmet Kaya'ya sahip çıkmalıydık dindar biri olmasına vesile olmak için. Ahmet Kaya'nın harcanmasında bizimde vebalimizin olduğunu unutmayalım. Ahmet Kaya'yı gerek sanat dünyasının çirkefliğinden gerekse PKK sempatizanlarının onu düşürücü ahmakça ilgisinden kurtarabilirdik. Ahmet Kaya sanat! dünyasının karnavalında yani Meletos ve Anytos'ların bulunduğu hesabı kitabı önceden kurulmuş olan lanettayn bir mahkemenin kurbanıdır. Ahmet Kaya dinlemek, ondan bahsetmek, Ahmet Kaya üzerine yazmak bir vatan hainliği değildir. O linçten önce ?Ölürsem hayatımda dilediğim bir şey var. Bir tek şey var. O da asla bu ülkeyi sevmiyordu demesinler? diyen sanat dünyasının bütün çirkinliğine, kalitesizliğine rağmen düşündüğünü ifade eden kalite olan bir sanat dünyasının içindeki bir Sokratesti. Hatası sanat dünyasının çirkefliğinden ve kameralardan uzak yaşa-ya-mamasıydı.
[1] Karakaya,Hasan Ahmet Kaya ve Başörtüsü!, Vakit Gazetesi, 06 Ocak 2008
[2] http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/02/14/hurriyet.asp
[3] http://www.dmeq.com/video/muzik/K81/53572/ahmet-kaya-nin-kendi-sesinden-cananakkale-siiri.html
[4] bknz. http://www.timeturk.com/video.php?id=220
Yorum Yap