Dolar

42,6940

Euro

50,2029

Altın

5.909,30

Bist

11.456,34

Recep Fütursuzluğu

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-31 16:01:00

Recep Fütursuzluğu

Yaklaşık beş günde bir yazı verdiğim Timetürk’e tam on beş gündür yazı veremiyorum. Bunun sebebi sekiz gün süren Halep, Şam, Beyrut ve Amman ziyaret gezisiydi. Halep, Şam, Beyrut ve Amman hattında yaptığım gezi ve incelemelerimi daha sonra yazacağım. Ama bu yazı dizisinden önce başka bir konuya değinme lüzumunu duydum. 

Sekiz gün boyunca ülkede olup bitenler hakkında hiçbir bilgim yoktu. Bu durumun iyi olduğu kadar oldukça çok kötü bir şey olduğunu söyleyebilirim. Çünkü bu ülkede yaşıyorsanız, siz ve evlatlarınız bu ülkede yaşıyor ve yaşayacaksa bu ülkede olup bitenler sizin için oldukça önemli ve hayatidir. Sekiz günlük sürede her şey olumlu ya da olumsuz değişimler olurken Kılıçdaroğlunun söylemlerinde hiçbir değişimin olmadığı daha da kötüye gittiğini gördüm. Ülkede ne olup bittiğini anlamak için internette haber sitelerini gezinirken Kılıçdaroğlunun söyleminin “Recep Bey’den” “Recep”e dönüştüğünü görüyordum.[i] Bu durumun rezil bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kadim filozof Aristoteles insanın siyasi bir varlık olduğunu söyleyerek siyasetin insan olmanın bir gereği olduğunu vurgular. İnsanın özünde siyasetin olduğunu söyleyen Aristoteles bunun yeterli olmadığını insanın adalet, bilgelik ve itidal sahibi olmasının da gerektiğini söyler. “Recep Bey’den” “Recep”e dönüşen söylem siyasetçinin kullanacağı bir dilden daha çok Emin Çölaşan tarafından kullanılan bir dil olma olasılığı daha çok. Belki de ilk kullanan Çölaşandır.

Ülkede % 47 gibi yüksek bir oyla seçilmiş ülke Başbakanına “Recep Bey” ya da “Recep” diye hitap etmek hem ülke başbakanına hem de onu seçip kendisine başbakan yapan ülke vatandaşına ve seçmenine karşı yağılan bir terbiyesizliktir. Siyasetin dili olduğu gibi terbiyesi de olduğu muhakkaktır. Türk siyaset tarihinin bu nezaketine karşı en hassas olan söylemlerinden biridir. Ama ne yazık ki bu söylem türü bizim seçkin entelejensiyamız tarafından tartışılmıyor.   

Daha önceki yazımda[ii] ifade ettiğim gibi gözlüğünüzün olması ve kulaklarınızın Gandhi’ye benzemesi sizi Gandhi yapmıyor. Samimiyet ruhtan gelen bir şeydir. Yapılan ikili görüşme sonunda on dakikalık bir konuşmada yirmi altı defa “Sayın Başbakan” ifadesini kullandıktan sonra meydanlara inip “Recep Bey” ya da “Recep” diye hitap etmek siyasi samimiyetsizliğin bir göstergesidir.

“Recep” ifadesi tarihi ve felsefesi olan siyasetin bir dili olmaktan daha çok argonun bolca konuşulduğu sokağın dilidir. Bu dille yani külüstür bir arabayla uzun bir siyasi yolculuğa çıkmak ve o arabaya binmek makul görünmeyen bir şey gibi duruyor. Burada amacım siyaset yapmak olmadığı gibi ne üzüm yemek ne de bağcıyı dövmek gibi bir gayem var. Sadece kullanılan siyasi dilin seviyesi/zliğine/ne değinmek vatandaşa ya da T.C. Başbakanını seçen seçmene ya da vatandaş saygı duyulmasını istemektir. Vatandaşın sen benim seçtiğim Başbakana “Recep” diyemezsin deme hakkı olduğunu düşünüyorum. Zannedersem bu araba böyle gitmez.      



[i] http://www.trhaber.biz/siyaset/kilicdaroglu-koltuktan-kalk-hizmeti-gor.html

 


[ii] http://www.timeturk.com/yazardetay.asp?Newsid=22868

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara