“Ben gelecek iki binli yılların çan sesiyim” diyen W.F. Nietzsche Felsefe tarihinin en imajinatif, en çılgın, delililik ve dâhilik sınırlarını dolaşan bir filozoftur. Külliyat yayınlarından çıkan “Deccal, Sahte İsa”* kitabının çevirmeni Yusuf Kaplan şimdiye kadar yapılmış Nietzsche’nin çevirilerinde gerçek Nietzsche’nin yerini icat edilmiş Nietzsche portresinin egemen kılındığını söyler. Kaplan, bu gayenin sebebini çevirilerdeki ideolojik saplantılara yorumlar. “İslam’ın önünde diz çökmeliydik.” Diyen Nietzsche’yi bize maskesiz olarak sunma gayesindedir.
Kaplan, Heidegger’i dışarıda tutarak Nietzsche çapında bir düşünürün gelmediğini iddia eder. Devşirilen aklın ve Hıristiyanlığın Batıda decadenceyi/çürümeyi getirdiğini söyleyen Nietzsche’yi “soylu bir put kırıcı, hakikat arayıcısı ve bir milat” olarak yorumlar. İnsan ve insan aklını tanrılaştırmasının insanlığı nihilizmin eşiğine sürüklenmesinin nedeni olarak gören Nietzsche söylenmesi gerekeni kendine özgü bir üslupla veciz bir şekilde ifade etmiştir. O batı düşüncesini anlamamızı sağlayan çekiçle felsefe yapan bir Thor’dur** adeta.
Tracy B. Strong’un “Nietzsche’ye Dair” makalesinde yazdığı gibi Nietzsche, dünyayı yorumlamaktan çok değiştirme kaygısıyla hareket etmiştir. Nietzsche’ye göre modern dünyanın içinde bulunduğu krizin nedeni Sokratesçi açmaz ile Hıristiyanlığın açmazının sonucudur.
“Deccal” adlı kitabında diğer kitaplarına göre çok öfkeli olan filozofa göre bu kitabı “Böyle Buyurdu Zerdüşt” adlı kitabı anlayabilen seçkin topluluğa hitap eder. Dağlarda yatabilen, görünenin arkasında yatanı görebilen, politik dedikoduların mahiyetini anlayabilen ve hakikatin kendini anlayabilecek kişilere hitap eder. Nietzsche, soru sorabilen, labirentlerde dolaşabilen, sabırlı, hakikat sevdalısı olan iştiyak, kudret ve vicdana sahip kişileri muhatap alır.
Nietzsche insana /hastaya neşter vuran bir hekim gibidir. Yaşadığı ve gelecek yüzyılın insanın portresini deşifre eder. Ona göre modern insan nereye gideceğini bilmeyen, “ben her şeyim” diyen, silkeleyici bir karamsarlığa sahip, karanlığa gömülmüş, gidecek yolu olmayan karanlığa gömülmüş bir şaşkındır. Hıristiyan insanı; evcilleştirilen, sürü, marazi, hastalıklı bir insan olarak niteler. Ona göre ilerleme modern batıl bir fikirdir. Kınanan, lanetli, dışlanan Hıristiyan insan insanlığın arzuladığı değerler olan dacadenceyi, nihilist, çöküş değerlerini ortaya çıkarmıştır. Parlak bir nihilizm ve acıma dini olan Hıristiyanlık acınası gücünü kendi kırmıştır. Acıma, Hıristiyanlıkta bütün erdemlerin temeli olarak görülür.
Rahip hakikatin temsilcisi olarak görülürse hakikat tepe taklak edilir. Felsefenin kanı teolojinin kanıyla bozulmuş ve kirletilmiştir. Teolog Kant felsefe olarak bir Alman dekadansıdır. Hakikate bir ölçü olarak bağlanmaktansa yapay sorunları tartışmaktadır.
Hıristiyanlıkta ahlak ve din hakikatle temasa geçmemiştir. Tanrıyı iyi bir hale getirmek için hadım edilmiştir. İkiyüzlü, uysal olarak görülür, dostuna ve düşmanına bile öfke, sabır ve sevgi ile yetinmeyen bir Tanrı düşünülmüştür. Tanrı her şahsi erdemin mağarasına sirayet eden kozmopolitan bir varlıktır. Güç ve kudret Tanrısının yerini yalnızca iyinin ve Tanrısı yer almıştır. Güç, cesaret ve marifetten arındırılan Tanrı günahkâr ve hastalıklı kişilerin Tanrısı haline dönüştürülmüştür. Yahudi Tanrısı haline gelmiş Tanrı kuytunun, katranlığın ve hastalıklı kişilerin Tanrısı olmuştur. Hıristiyan Tanrı kavrayışı düşen, çürüyen Tanrı kavramını temsil eder. Nietzsche eleştirilerini sertleştirir ve Hıristiyanlıkta cinsel bilinçaltı bulunduğunu iddia eder. Ona göre kadınları tatmin etmek için arka planda yakışıklı bir aziz, erkekleri tatmin için ise “Meryem” öne çıkarılmıştır.
İki binyıldan beri yeni bir Tanrı icat edememiş Hıristiyanlığın monoton tanrısına mahkûm olmuştur. Sinsi, gizli kapaklı, karanlık oda Hıristiyanlık halka kapalıdır. Endülüs’e girince Kurtuba’da 270 hamamı yıkacak kadar temizlik düşmanıdır. Yeraltı dünyasına inen Hıristiyanlık bıkkın, bezgin, iç dünyasında vahşileşmiş, yırtıcılaşmış güçlü ama marazi insan tipi üzerinde yükselmiştir. Budizm medeniyet yoksunu iken istediğinde medeniyet inşa eden Hıristiyanlıktan soğukkanlı, doğru sözlü ve objektif bir dindir.
· *Nietzsche, Deccal, Sahte İsa, Yusuf Kaplan (çev.), İstanbul: Külliyat Yayınları, 2008, ss. 170.
· ** Thor: İskandinav mitolojisinde en güçlü tanrıdır. İki sihirli nesneye sahiptir. Bu nesnelerden biri Mjöllnir’dir. Mjöllnir, adının anlamı "parçalayıcı" olan kocaman bir çekiçtir.
Yorum Yap