Kurtulmuş’un Kurtuluşu
17 Yıl Önce Güncellendi
2010-10-10 01:02:41
Yarım asırlık siyasi tecrübe tepede olanlarda tecrübe üretmekten daha çok acemiliği ve basiretsizliği içeren sonuçlar doğurmuştur. Lider, doktrin, itaat (şeytan üçgeninin) prangasındaki yapılanma başkalarını harcama yaklaşımını doğurmuştur. Bu gelenek ilk sınavını 1977 yıllarında parti içinde olan Nurcuları tutamayarak kaybetti. Nitekim bu camiayla bir türlü başarılamadı. İkinci büyük sınav 1990 yılının başında İskender Paşa cemaati ve lideri Esad Coşanla yaşanan ayrılış sonunda oldu. Sert kavga sonucu (rivayet edilen) “Bize oy vermeyen patates dinindedir.” söylemine kadar giden ve ifrat-tefrit noktasına varan sert ayrılışlar riyaset tutkusunun en büyük göstergesiydi.
İktidar olunduktan sonra önce “post-modern darbe” denilen darbeye engel olunamayan ferasetsizlik ve sonrasında Abdullah Gül’ün adaylığına kızgınlık vardı. Sert selefi bakışın yol açmış olduğu yer yer “harici” yaklaşımla tekfir etme, aşağılama ve hakaretlere varan tavandaki ve tabandaki yaklaşımlar son derece üzücü ve kahrediciydi.
Numan Kurtulmuş’la “siyasi geleneğini ve tecrübesini toparlıyor.” diye ümit edilen yapılanma kongrede aile efradının liste dışı bırakılması sonucunda hırçınlaşmış düşünsel bir duruş göstermekten daha çok duygusal ve hamasi bir refleks sergilemiştir. Numan Kurtulmuş’un olduğu iftar sofraları basılmış kötü tarihi hatıra Kerbela durumu gibi bir manzara ortaya çıkmıştır. Sonrasında kadim ve köklü siyaset yapısında Erbakan’ın oğlu olmaktan başka belirgin özelliğe sahip olmayan oğul Fatih Erbakan’ın boyunu aşan ifadeleri ve Kurtulmuş’a kapı gösteren söylemleri parti içinde bulunan büyükler tarafından uyarılma gereği bile duyulmadı. Tabanda ise Numan Kurtulmuş’a “cami duvarına bevleden”, “çeyrek genel başkan” “Millî Görüş bir grup sivrisinekten daha kurtulmuş oldu.” gibi ağır hakaretler söylenirken, ağlayarak partiden ayrılmasına ise “Yusuf’un kardeşleri de ağlamıştı.” Diye yorum döşeyen tepeyle paralel bir taban söz konusuydu.
Ayrılmak istemediği halde zorla partiden koparılan, Kayyuma giden zatların peşinde olduğu hırs söz konusuydu. (bunun ne olduğu merak konusu). Kurtulmuş’un % 6-7’lere çıkarmış olduğu oy oranlarından vazgeçip % 1-2’lere talip olunmadaki beklenti ve istekler nelerdir. Bunların tahlili çok iyi yapılmalıdır.
Numan Kurtulmuş gibi kendi dinamiklerinden bir lider profili üretmeyi başaran bir yapının bu lidere sahip çık/a/maması ve bu lideri sindirememesi son derece hüzün verici bir durumdur. Bu marazi durum hem Türk siyaseti için hem de Milli Görüş geleneği için büyük kayıptır. Yarım asırlık bir Milli Görüş geleneğinin siyasi hayatı bu şekilde bitmemeliydi. Kongre sonunda duyguları yıpranan, hayatı zehir edilmeye çalışılan Numan Kurtulmuş’un vereceği hayırlı ve doğru karar ayrılış kararıydı. Lider, doktrin, itaat (şeytan üçgeninin) prangasından Kurtulmuş kurtulurken Hoca’nın yine kaybettiğini düşünüyorum. Nasıl olacağı üzerine çok şey yazılabilir ama bildiğim tek şey gelinen nokta asla böyle olmamalıydı.
http://www.habervakti.com/?page=news_details&id=32733
Http://Www.El-Aziz.Com/Haber/3867/Bataklık_Kurutulmalı.Html
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap