İslamcılık biterse İslam da biter
13 Yıl Önce Güncellendi
2014-02-10 08:32:32
Daha önce yazmış olduğum 'İslamcılık' yazılarında[1] Ali Bulaç, Yusuf Kaplan, Hayrettin Karaman, Mümtazer Türköne ve Yasin Aktay'ın yazmış olduğu yazılardaki İslamcılık algısını yazmış ve İslamcılık konusunda yazılarımı devam ettireceğimi söylemiş fakat hem sürecin olgunlaşmasını beklediğimden hem de siyasal İslamcılık serüveninin gidişini ve engellenişini gözlemleyebilmek için yazmayı askıya almıştım fakat üzerinde tefekkür etmeyi bırakmamıştım. Hüküm Dergisinde yaklaşık 6 ay önce yayınlanan " Mısır-Suriye Bağlamında Küresel Proje ve İslam Medeniyeti " makalesinde medeniyet üretebilecek İslamcılık algısının ve hareketinin yok edilmeye çalışıldığını dolaysıyla bu paralelde İslamcı geleneğin hakim olduğu yapıları yıkmak ve alternatif oluşumları da yok ederek ülke yönetimlerine de bu doğrultuda biçim verilmeye çalışıldığını ve Türkiye'nin son kale olarak düşürülmeye çalışılacağını yazmıştım. Bunun seküler yapılar vasıtasıyla değil zemine göre selefi ve Protestan yapıları kullanılarak yapılacağını beyan etmiştim. Gelinen durum ise tespitlerimin hiçte yanlış olmadığını gösteriyor. Son kale/miz direniyor diyebiliriz.
Düşünen, yazan, okuyan ve sorgulayan bir insan olarak 'İslamcı', 'İslamcılık' gibi kavramları tasvip etmesem de algısından, içeriğinden ve yüklenen anlamlardan dolayı fikriyatımı 'İslamcı geleneğin tecrübesinin bir uzantısı' kendimi ise 'İslamcı' olarak tanımlamışımdır. Çünkü İslamcı isimlendirmesinin altında yatan değerler ve mütefekkirlerle -Yusuf Kaplan'ın isimlendirmesiyle- fenomonolojik/aynel yakin, epistemolojik/ilmel yakin ve ontolojik/hakkel yakin daima hep bir yakınlığım vardır. Bu yakınlığa hem Müslüman olarak hem de düşünür olarak beni beslediği için müteşekkirim.
Bu geleneğin içinde -üç kuşak olarak sınıflandıracağım- yerli mütefekkirler vardır. Birinci kuşak mütefekkirler olan Bediüzzaman, Mehmet Akif gibi alim-arif mütefekkirlerin yanı sıra ikinci kuşak mütefekkirler olan Necip Fazıl, Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç gibi şair-müeddip-arif şahsiyetler ve nihayetinde üçüncü kuşak mütefekkirler olan Rasim Özdenören, Mehmet Akif İnan, Yusuf Kaplan, Mustafa İslamoğlu, Metin Önal Mengüşoğlu, Cevat Özkaya gibi düşünür ve entelektüeller vardır. Bu üç kuşak İslamcı geleneğin ülkede tesis olmasını ve devamını sağlamıştır.
Yukarıda isimlerine değindiğim ve değinemediğim onlarca düşünür Türkiye'de yerli İslamcılık hareketinin mütefekkirleri olmuşken İslam aleminde ise Hasan el Benna, Seyyid Kutup, Mevdudi, Muhammed İkbal, Ali Şeriati, Muhammed Kutup, Zeynep Gazali, Turabi, Raşid Gannuşi ve Gulam Azam gibi alim ve mütefekkirler İslamcı geleneğin temsilcileri olmuşlardır.
Kısaca Yusuf Kaplan'ın ifadesiyle İslamcılık geleneği "Ahmet Cevdet Paşa'dan Said Halim Paşa'ya Elmalılı'dan Filibeli'ye, Akif'ten Bediüzzaman'a, Seyyid Kutup'tan Ali Şeriati'ye, İkbal'den Nakîb el-Attas'a, Seyyid Hüseyin Nasr'dan Sezai Karakoç'a kadar pek çok yazarın, sanatçının ve düşünürün bu çok yönlü varoluş yolculuğunun içinde yer aldıklarını, bu yolculuğun uzun vadeli yapı-taşlarını döşediklerini, böyle bir hareketin içinde yer almanın ve bu harekete esaslı fikrî katkılarda bulunmanın, Müslümanların ve dünyanın hakikatle buluşabilmesi için bir hayat-memat meselesi olduğunu derinlemesine kavradıklarını aslâ gözardı"[2] edilmemesi gereken bir gelenektir.
Önce Zaman gazetesin de Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Uğur Kömeçoğlu gibi yazarların İslamcılık hakkındaki pervasız yazılar ve Mısır'da İhvan hareketinin başarısızlığını ilan eden ve darbeyi meşrulaştıran -oh çeken- yazılar, arkasından gelen yolsuzluk operasyonu ve İslamcı gelenekten gelen siyasal parti üzerinde oluşturulan algı, ardından Mümtazer Türköne'nin nükseden 'İslamcılığın iflası' yazıları hem fikri olarak İslamcılık hareketini yok saymak, tasfiye etmek amacı taşımıştır. İslamcılığın fikriyatına ve topyekun siyasal iradeye yapılan saldırılar neticesinde hem fikri olarak İslamcılığın hem de siyasi olarak islamcılığın saldırıyla karşı karşıya kaldığı aşikardır. Gerek İslamcılığın hem entellektüel zeminini hem de toplumsal zeminini ortadan kaldırmaya çalışan gerekse İslamcı/milli görüş gelenekten gelen bir hareketi bitirmek amacında olan bir projeyle karşı karşıya kaldığımızı söyleyebiliriz. Diğer yazıda bu projenin zeminini, nedenlerini, sürecini ve bu projeye çöpe atacak önerileri yazmaya çalışacağım...
[1] http://www.timeturk.com/tr/makale/mehmet-a-tepe/islamciligin-hali.html
[2] http://yenisafak.com.tr/yazarlar/YusufKaplan/isl%C3%A2mciligin-selefleri-ve-halefleri/33655
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap