İktidar, kişilik ve Erdoğan

Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:

 "Şunu iyi dinleyip kulak verin: Benden sonra başkanlar gelecektir Kim onların yanlarına girip de, yalanlarını doğrulayıp, zulümlerine yardımcı olursa, o benden değildir, ben de ondan değilim Bu kimseler, cennetteki havuzumun başında yanıma gelemezler   Kim de onların yanına girip, zulümlerine yardımcı olmaz, yalanlarını da doğrulamazsa, o bendendir, ben de ondanım Ayrıca, bu kimseler, havuzumun başında yanıma da gelecektir "

Platon “Devlet” adlı kitabın birinci bölümünde Sokrates’in “Bir adam eğer yönetime talip olmuyorsa o adama verilecek en büyük ceza ve kötülük başına kötü bir yöneticinin gelmesidir.” sözüne atıfta bulunarak hayal ettiği devletin başına gelecek kişinin kendi menfaatlerinin peşinden koşan değil bilakis halkın başına kötü bir yöneticinin gelmesinden daha çok korktuğu için yönetime talip olması gerektiğini söylemektedir. Tabii ki Platon’un idealinde olan devlet adamı tipidir. Fakat böyle olması tarihte bu teşebbüsü kendi kişiliğinde barındırmayan kişiliklerin ve yöneticilerin olmadığını göstermez. Böyle adamlar ortaya çıktığında dürüst ve adil yönetimler gerçekleşir.      

Yöneticilik ve iktidar dünyevi ve uhrevi olarak imtihanların en zorlusudur. Yönetime talip olmak ateşten gömleği sırtına geçirmektir.  Hele ki peygamberi bir kültür ve geleneğin içinden yetişen biri için basit bir cesaret işi değildir.  Hele ki "Fırat kıyısında bir deve helak olsa, Allah bunu Ömer'den sorar diye korkarım" diyen bir mirasın ve medeniyetin varisi ise kolay değildir. Tabii ki bu duyarlılığı ancak bu duyarlılığın içinde inşa olunan siyasal düzenlerde ve toplumlarda gerçekleştirilebilinir. Dürüst ve adil insanlar sağlıklı yapılanmanın neticesinde ortaya çıkarlar. Tabiî ki bu tür yapılanmanın olmaması yönetici konumunda olanların dürüst olmama hakkına sahip olduğunu ve olacağını göstermez.

Bütün bunlara bağlı kalarak mevcut Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan’ın Platon’un söylemiş olduğu nedenlerden ötürü yönetime talip olduğunu, heva ve heveslerinden dolayı yönetime talip olmadığı düşüncesini zihnimde taşımak istiyorum. Hz. Ömer’in taşımış olduğu rikkat ve hassasiyeti taşıdığı hissini ve umudunu taşımak istiyorum. Ama ne yazık ki bazen hayal kırıklığına uğradığım söylem ve eylemlerle karşılaştığımda hassasiyeti olan bütün Müslümanların ve onun adına üzüntü duymaktayım. Ramazan aylarında garibanın sofrasına oturan Başbakan’ı gördüğümde içimi bir sıcaklık ve ümit kaplarken, bazen bir çiftçiyi fırçaladığında bazen bir işçiyi azarladığında içim buz kesiyor bütün umutlarım kararıyor. Garibanın sofrasında bizden biri olan Başbakan yılbaşı tatilini Belek'teki Rixos Premium Otel'inde yapmasının ve otelin çıkışının etkisi olsa gerek bazen “Beyaz Türk” oluverdiğinde bütün organik ilişki bağlarımız birden kopuveriyor. Tekel işçilerinin bazı partililerce desteklenmesi Başbakanın işçilere kızmasına ve onlara öfke duymasını gerektirmiyor ve onlar bunu hak etmiyor.  Yaşananlar onların sorunlarına ve problemlerine eğilmesini gerektiriyor.