Dindarlık ve İrlandalılık II
15 Yıl Önce Güncellendi
2012-02-17 10:54:21
Necip Fazıl’dan etkilenmesi aşikar olan Başbakan’ın “dindar nesil” profili meselesinde de Üstad’tan etkilendiği aşikardır. Fakat üstadın kast ettiği daha asil ve köklü bir sağlam duran bir nesildir.
Necip Fazıl’ın kafasında tasarladığı ‘dindar gençlik’ kendi ifadesi ile şöyledir.
…Kapitaliste ise “Allah buyruğunu ve Resul emrini kalbinin ve kasanın kapısına kazımadıkça serbest nefes bile alamazsın!” ihtarını edecek… Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik…
…Annesi, babası, ninesi ve dedesi de içinde olsa, gelmiş ve geçmiş bütün eski mümin nesillerden hiçbirini beğenmeyecek, onlara “siz güneşi ceplerinizde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi!” diyecek ve gerçek Müslümanlığın “nasıl” ını ve “ne idüğü” nü her haliyle gösterecek bir gençlik…
Başbakan’ın kullandığı ama benim kullanmakta sakınca gördüğüm “muhafazakar-demokrat” ya da “dindar” kelime ve klişelerle ifade edin bir gençlikten farklı bir nesil hayalindedir Üstad. Devlet projesi olan ya da statükocu bir kafayla dizayn edilen gençlik hem gencin kendisi hem toplum hem de medeniyet ruhuna sahip devlet için tehlikeli bir söylemdir. Ama diğer yazımda ifade ettiğim gibi Başbakan insanların dinini ve Müslümanlığını yaşaması için engelleri ortadan kaldırmaya yönelik çabasının bir ifadesidir bu söylem. 14 yaşında imam-hatip lisesi birinci sınıf öğrencisiyken 8 yıllık hapse atılan ve bir dönem ‘dindar’ olduğu için sıkıntı yaşayan bir ülkenin Başbakan’ın insanların dini özgürlük vaat etmesi hem Müslüman olarak hem de insan olarak asli görevidir.
“İçimizdeki İrlandalılar” mevzusuna gelince bu söylem futbol dünyasından sosyolojiye ve entelektüel alana taşınabilecek bir söz. Mustafa Denizli’nin İrlanda maçı beraberlikleri sonucunda mili takımın elenmesinden sonra kendisini şiddetli şekilde eleştirenlere yönelik kullandığı bir ifade. Ahmet Hakan Çoşkun’un sunduğu “Tarafsız Bölge” programına Yasin Ceylan, İşler Gözaydın Savaşır, Roni Margulies, Ersin Kalaycıoğlu gibi isimlerle çıkıp Ahmet Hakan’ı mutlu edercesine Başbakan’a hitaben “sen mücahid değil müteahhit yetiştirdin.” tarzda ifadeler kullanan İhsan Eliaçık’ın sergilediği tavrın ne kadar İrlandalılık tavrı olmadığını söyleyebiliriz. Madem müteahhit değil mücahidiz Balçiçek Pamir’in sunduğu programda neyin cihadını gerçekleştiriyoruz? Ya da zevatın kendisinin Ahmet Hakan tarafından övülmesine ise sevinmesinin ne anlamı olabilir? Bu ontolojik var olabilme derdi nedir? Ahmet Hakan abimiz öyle her kişiyi kolay kolay övmez. Hürriyet yazarlığı serüveninde övdüklerine ve sövdüklerine bakarsanız bunu anlarız. İhsan Eliaçık ne m mi yapıyor ya da ne mi yapmaya çalışıyor? Bilmiyorum ama yapmaya çalıştığı Ebuzerlik ise bilsin ki Ebuzer Balçiçek Pamir’in programında da Ahmet Hakan’ın ortamında da bulunmazdı. Karşı mahalleye geçip kendi mahallesine taş da atmazdı. Çünkü Ebuzer Ebuzer’dir. Bu tür bir yöntemle işi olmazdı.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap