Dolar

42,6940

Euro

50,1988

Altın

5.922,26

Bist

11.456,34

Çömelmenin semiyolojisi ve geyiği

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-04 13:29:00

Çömelmenin semiyolojisi ve geyiği
Kitle iletişim araçlarıyla simülasyon dünyasına girdiğimizi iddia eden Baudrillard siyasette anlam kaybının yaşandığını ve anlamın buharlaştığını söyler.  Ona göre simülasyon dünyasında siyasette düşüncenin kendisi yokken siyaset oyununun gizli bir umarsızlık içinde herkesin gözleri önünde sürüyor olması oldukça ilginçtir. Ve karşılıklı televizyon tartışmalarıyla Baudrillard’ın siyasetin talkshow’a döndüğünü söylemesi oldukça önemlidir.

 

İnternette dolaşan bir görüntüyle yaklaşık yarım asırlık siyasi hayata son verilen Baykal’ın yerine siyasetsiz bir neticenin sonucu olarak geçen Kılıçdaroğlu ile ülkede siyasetin dili ve göstergeleri dönüşüyor. Batıda yaşanan simülasyon bizde siyasette Kılıçdaroğlu faktörüyle daha da hızlanıyor. Reagan televizyonun bir siyasi armağanı, Obama tüm organlarıyla medyanın bir fenomeni iken Kılıçdaroğlu hem malum patronları olan televizyonun hem de çöplüğe dönen bu çöplükten çıkan bir kasetin Türk siyasetine ettiği armağandır.

 

Heidegger teknik dünyada “kişiye silah çekmekle kamerayı yöneltmenin aynı alma geldiğini” söyler. Yani anlayacağımız kamera önünde öyle hiç te rahat olmamalısınız ufak bir düşünce ıskalaması başınıza büyük belalar açabilir. Nitekim Başbakan ve orada olanlar bu mevzunun bu şekilde anlaşılacağı ve yorumlanacağını aklılarından dahi geçirmemişlerdir.

 

Siperde çömelmemesi gerektiği yani askeri ifade ile görüntü vermeme bilgisi ve davranışı her askere öğretilir. Genelkurmay başkanı ile siperde çömelerek araziyi gözetleyen Başbakan topa tutulurken ve korkaklıkla suçlanırken aslında Genelkurmay Başkanı da “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla.” İmasını anlamalıydı.

 

Çömelmeyi ilk polemik konusu yapan MHP güzergahıydı. Daha sonra “Vatan, Millet, Sakarya” edasıyla bu mevzu polemik konusu yapıldı. Çömelirsin, çömelemezsin tartışmalarıyla mesele traji-komik bir hal aldı. “Gidecem ve çömelmeyecem” söylemlerine karşılık biri de kardeşim bu ne oyun mu oynuyoruz. “Ahan da gelme buralarda çömelmek için ya da çömelmemek için ne işin var.” deme refleksini göstermedi.

            Recep Bey muhabbetinden sonra çömelme muhabbeti siyaseti Baudrillard’ın dediği gibi iyiden iyiye talk ve geyik show’a dönmektedir. Çömelmenin semiyolojisi çokta uzun yapılacak bir fenomen değil bu mevzunun semiyolojisini yapmaktan daha çok geyiği yapılabilir. Bu işin geyiği yapılır ama kadim bir mevzu olan siyasetin hali ne olur bilmiyorum. Ahmet Altan’ın şu ifadeleri siyasetin iyiden iyiye gülünçleştiğinin tespitidir.   

 

“Kılıçdaroğlu'nun "ben Gediktepe mevziine gideceğim, orada çömelmeyeceğim" diye tutturmasından, bunu ciddi bir politik hamle olarak değerlendirmesinden de anlaşılıyor siyasetçilerin "gülünçleşme" potansiyellerinin sınırsızlığı.” [1]  

 

Bakalım siyasetin el değmemiş noktalarında neler bulunup daha da komik ve tuhaf olunacak. Birilerinin birilerine siyasetin böyle yapılmayacağına dair bir şeyler fısıldaması lazım. Malum danışmanlıktan bir sürü para götüren adamlar var. Eğer onlardan çıkıyorsa bu fikirler bu kadar para vermeye gerek yok.  “Çömelecez mi çömelmeyecez mi” derken siyasetin anlamı buharlaşmaktadır. Bu tür bir siyaset anlayışı memlekete de hiçbir şey kazandırmaz. Oy kazanılıp iktidar olunacaksa da “Allah koruya” demeliyiz. 



[1] http://www.taraf.com.tr/ahmet-altan/makale-siyaset-2.htm

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara