Cemaatleri Unutmak-1
16 Yıl Önce Güncellendi
2011-02-25 14:45:16
Öncesinde Sosyalist olan ve sonradan Müslümanlaşan ve İslami fikirlerin önemini fark eden Messiri komünist dönemlerini Allah ve Resulü'nün sünneti üzerine bir Marksist idim." cümlesiyle tanımlıyor.
İslam coğrafyasında son dönemde hem entelektüel dünyada hem de akademik dünyada etkin olan batıda eğitim almış Messiri gibi profiller (M. Bin Nebi, Fehmi Huveydi R. Gannuşi, Münir Şefik, Raci Faruki, ) son yıllarda düşünce dünyanın gerekse genç kuşağın zihin dünyasında oldukça etkilidir. Bu profillerin olumlu katkısı olduğu gibi olumsuz etkileri de söz konusudur. Arif, Alim bir profilden Aydın, Münevver ve Entelektüel profile dönüş ve rağbet hem tefekkür içeri olan hem de ibadet ve emel içeriğine sahip İslam'ın anlaşılması, anlamlandırılması ve anlatılmasında oldukça çok sorun teşkil edeceğini düşünüyorum.
Daha önceki Messirinin biyografisi ve İslamcı söylem üzerine değindiğim yazılarımda esirsinin fikir dünyasının anlaşılmasını ve farklı bir söylem koyma teşebbüsünü izah etmeye çalıştım. Bu yazıda Messiri'nin 20 maddelik İslamcı söylemin eleştiri ve tahlilini yapmaya çalışacağım. Geçmiş yıllarda S. Kutup, Hasan el Benna, Ali Şeriati, Abdullah Azzam, Mevdudi gibi düşünürlerin eserlerinin hızla çevirilip tüketildiği bir ülkede yaşayan insanlar olarak mısır'ın, İran'ın, Afganistan'ın ve Pakistan gibi ülkelerin sorunalarıyla kendi sorunlarımızın aynı olduğu zannı ve yanlış bilincine sahip olarak ürettiğimiz aydın tipleri ve metinlerin ne kadar kalıcı olamadıkları ortadadır. Messiri'nin ortaya koyduğu yaklaşımların İslam coğrafyasının yerel ve küresel sorunları içermesi nedeniyle öncekilere göre daha çok kuşatıcı ve muhatabımız olduğumuzu söyleyebiliriz. Mc Donaldlaşma, Coco-cola kültürünü, jean pantolon ya da batılı model ve figürler üretmenin ve bunların etkisi altında kalmanın bizim de sorunumuz olduğunu söyleyebiliriz.
Messiri'nin söylemiş olduğu nostaljik, mazeret bildirici, apolojik/savunmacı tavır içerisinde olan İslam coğrafyasının batı gerçekliğini yüceltmeden realite olarak kabul etmeli İslamcı söylem batı modernliğini eleştirip onunla yüzleşmeli ve meydan okuyucu çözümler ve programlar ortaya koymalıdır. Yalnızca Müslümanlara hitap etmeye değil modern dünyanın çıkmazında olan tüm insanlara hitap etmeye çalışan özgün cevaplar üretmeye çalışmalı ahlaki, siyasi, ekonomik ve estetiksel bilgi görüşünden hareket etmelidir. İslam coğrafyası öyle bir tecrübe ortaya koymalıdır ki ortaya koyacağı tecrübe tüm insanları bulunduğu buhrandan kurtarmalıdır.
Messiri modern paradigmanın yani bir dönem etkin olan modernist İslami hareketin ve düşüncesinin etkisinde kaldığı noktalarda vardır. Yeni İslamcı söylemin "Toplumsal meseleleri anlamada batı modernlik tecrübesinden faydalanmayı da lüzumsuz görmez." Cümlesi tıpkı bir zamanlar M. Akif Ersoy'un Doğrudan doğruya "Kur'an'dan alıp ilhamı/ Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm'ı." hezeyanına benzemektedir. Oysa yapılması gereken asrın idrakini İslamileştirmektir. Hz. Peygamber'in yaptığı asil hareket İslam'ı asrin idrakine söyletmekten öte asrın idrakini İslamlaştırma hareketidir. Messiri'nin yeni İslamcı söylemin uluslararası ilişkiler, medya, boş zamanı değerlendirme gibi farklı ve yeni boyutları keşfetmiş olması gerektiği tespiti oldukça önemlidir.
Çünkü doğa boşluk kabul etmez. Türkiye'de ki cemaat yapılanmalarının gençlerin Müslümanlaştırılması hareketinde ciddi sorunlarının olduğunu düşünmekteyim. Gençlerin kendilerini vahiy bilinciyle Müslüman bir kişi olarak inşa etmelerinin söz konusu olmaktan daha çok cemaatlerle ilişkileri organik olmaktan daha çok pragmatik ve enstürümantalist bir ilişki kurmaktadırlar. Yani kısaca ekseri olarak içinde bulundukları çıkara dayalı bir ilişki kuruyorlar. Bu hem cemaat hem İslam için sıkıntılı bir yaklaşımdır. Bu durum aslında daha birey için bireyin kişilik gelişimi için daha tehlikelidir. Cemaatlerin farklı ilgileri, hobileri ve kişilikleri olan bireylere hitap etme ve onları anlamaları şu an içinde bulundukları konum ile mümkün değil gibi görünüyor.
Zenginleşme ile cemaat sayısı arasında bir korelasyon varsa asıl sıkıntıyı görmeliyiz. Bu anlamda Messiri'nin uluslararası ilişkiler, medya, boş zamanı değerlendirme gibi farklı ve yeni boyutları keşfetmiş olması gerekliliğine değinmesini oldukça çok anlamlı görüyorum.
*Baudrillard unutulmasında yarar olan Foucault'un geciktiğini ve söylemlerinin de tarih dışı olduğunu, her şeyin bittikten sonra söylenen simülatif özelliklere sahip bir nutuk olduğu iddiasında bulunur. Bu başlıkta Baudrillard'ın "Foucault'u Unutmak" eserinin başlığından mülhem bir başlıktır. Nitekim İslam cemaat dinidir. Asıl değinmek istediğim cemaatlerin söylevlerinin eskidiğini ve sorunları ve sıkıntıları oluşturması sorunudur. M. İslamoğlu'nun dediği gibi cemaat olmazsak cemadat oradan da nebatat olma tehlikesi taşıyabiliriz.
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap