“Bu ülkede filozof yetişir mi?” sorusu sorduğum fakat karşılığını bir türlü alamadığım en önemli sorulardan biridir. J. S. Mill’in 4 yaşında Grekçe okuması, T. Hobbes’in 13–14 yaşlarında Grekçe-Latince, İspanyolca diller öğrenmesi, Edebiyat tarihi okuması, 14 yaşlarında Tukidides’in Pelopponnes Savaşlarının Tarihi", 19 yaşında Euklides’in Elemanlar kitabını çevirmesi, Descartes’in çocuk yaşlarda Platon ve Aristoteles felsefesi okuması hayranlık verici filozof yetiştirme geleneğinin en büyük göstergesidir.
Filozof ya da düşünürleri yetiştirecek olan eğitim sistemidir. Ama şu anki mevcut eğitim sistemi ile hormonlu patates ya da domates yetiştirir gibi insan yetiştirmektedir. Çocukların beynine sürekli bilgi enjekte eden, araştırma merakını ve kabiliyetini artırmak için internet kafelerden ödev araştıran öğrencilere ve bu işleve onları yönelten öğretmenlere sahip olan ufuksuz bir eğitim sistemi ortadadır. Her linki tıklayıp pornografiyle netten tanışan, ıvır zıvır bilginin alasını öğrenen ucube bir nesil yetişmektedir. Felaket olan bu ülkenin hiçbir zaman köklü bir eğitim politikası olmamasıdır.
Can alıcı köklü soru şu olmalıdır: “Bir ülkenin filozofa (ulema, arife, bilgine vb.) ihtiyacı var mıdır?” Bu sorunun bilinçaltı cevabı ise böyle bir şeye gerek olmadığı yönündedir. SBS ya da ÖSS sınavında yüksek puan alan öğrenci tipini ideal insan tipi olarak gören anlayışın varacağı nokta buradan daha ilerisi olamaz. Köklü bir düşünce/hikmet geleneğine sahip olan geçmişinde Farabi, İbn Sina, Gazali, Akşemseddin ve Ali Kuşçu, Takiyüddin gibi değerli bilgelere sahip olan bizler mirasyediler olarak yeni düşünür tipi yetiştirmekten hususi olarak kaçınmaktayız.
Bir milletin en büyük hatası çocuklarını küçük görmektir. Bu bizim eğitim sistemimizin yaptığı bilinçli bir hatadır. İlk 5 yılda verilen eğitimin durumu içler acısıdır. Bu ülkenin müthiş çocukları olduğunu bizzat biliyorum. 10 yaşında Platon’un Devlet, Sokrates’in Savunması kitaplarını, F. Bacon’un Yeni Atlantis’ini 11 yaşında Mircea Eliade’nin Dinler Tarihine Giriş, Dinsel İnançlar ve Düşünceler Tarihi kitaplarını çatır çatır okuyan Hay bin Yakzan ile Robinson Cruezo’nun mukayeseli çalışmasını yapan çocuklara bizzat şahitliğim var. Ama hala biz sömürgecilerin yaptığı gibi hala bu çocuklara çarpım tablosu öğretme ilkelliğini sergilemekteyiz. Bu çocukların zekâlarının kararacağının korkusuyla yaşamanın ve ümitsizliğini taşıyan bir bilinci taşımanın acısıyla yaşamaktayım.
Gerçekten bu ülkenin filozoflara ihtiyacı var. Geleneklerine saygı duyan, değerlere sahip olan ülkenin tarihi mirasının farkında olan Descartes gibi bir filozofa ihtiyacı var. Kıymetimin olması için kıymet yetiştirmeye muhtacız. Yeni Farabi, İbn Sina, Gazali, Akşemseddin ve Ali Kuşçu, Takiyüddin gibi bilginler yetiştirmek zorundayız. Nitekim Üstad Cemil Meriç bu bağlamda şunu söylemektedir. “Kıymet bilmeyen milletlerin içinde kıymet yetişmez, Kıymet yetiştiremeyen milletlerin de kıymeti olmaz.”
ÖSS’de 500 tam puan alıp bürokraside teknokrat olan bir pratik adamdan daha çok teori adamlarına ihtiyacı var. Çocuklara tavsiyem ise şudur: Mark Twain’in dediği gibi hiçbir zaman okullarının eğitimlerini engellemesine müsaade etmemeleridir.
Yorum Yap