Dolar

42,6940

Euro

50,1988

Altın

5.922,26

Bist

11.456,34

Bir Öfke Adamı: Ali Murat Güven

17 Yıl Önce Güncellendi

2010-04-07 17:10:00

Bir Öfke Adamı: Ali Murat Güven

Ebuzer’e duyduğum sempatinin nedeni belki yetişme tarzımdan olabilir. Ebuzer, aslında “cici çocukların” sevmediği ve sevemeyeceği bir fenomendir. Asaleti; soya ve zenginliğe bağlayanların hiçte muteber görmediği tiplerdir Ebuzer gibi tipler. Asaleti ruhta ve asil tavırlarda görmeden yoksun tipler bu tür tiplerin kendilerini “geçimsiz adam” “eyyamcı”, “garip/tuhaf”, “çılgın” olarak niteledikleri gibi söylediklerini de deli saçması olarak görmeye meyillidirler. Aslında bu tipler onların/cici çocukların beceremedikleri ve asla beceremeyecekleri bir işi yapmaktadırlar. Yani zenginliğin ve soyluluğun peşinde koşmanın yerine adaletin ve hakikatin peşinde koşmayı yeğlemektedirler. 

Bir gün bir İslam tarihçisi arkadaşa “İslam’ın ilk yılarında “Peygamberin uyarmasına rağmen Kâbe’nin önüne gidip müşrikleri Tevhide davet eden sonra da bir kamyon dayak yiyip linçten kurtulan kimdi?” diye sorduğumda Ebuzer el Gıfari diye cevap verince “Hiç şaşırmadım. Böyle bir tavrı sergilerse ya Hz. Ömer sergiler ya da Ebuzer sergilerdi.” demiştim. Böyle bir tavır tam da Ebuzer mizacına sahip bir fenomene yakışırdı. Her zamanın Ebuzer’lere ihtiyacı olduğunu düşünen biriyimdir. Ebuzer’in misyonunu birileri gibi hiçte küçük görmemişimdir bilakis çok önemli görmüşümdür. Bu tiplere hep değer vermişimdir. Birileri söylediklerinden dolayı Nihat Genç’e sövdüğünde ben ise kulak verilmesi gerektiğini düşünmüşümdür. Soru işareti koyduğum bazı söylemleri hariç onu hassas bir vicdan olarak görmüşümdür. Nihat Genç’e sosyalist yaftası ile kulak vermeyenlerin aslında yaptıkları vicdanlarını susturmaktı. Aslında Nihat Genç’in tavrı “Evinde ekmek olmadığı halde kınından sıyrılmış  kılıcıyla başkaldırmayan adama şaşarım.” diyen Ebuzervari bir tavırdır.

Ebuzer ve benzeri tiplerin sergiledikleri tavır ve çabalar aslında Necip Fazıl’ın “durun kalabalıklar” hitabına ve çabasına ya da Nietzsche’nin Zerdüşt yoluyla insanları gafletten hakikate doğru sürüklemeye çalışmasına benzer çabalardır. Bütün bunlara bağlı olarak İslami camianın en aykırı, muhalif söylemlerine ve duruşuna sahip önemli fenomenlerinden biri Ali Murat Güvendir. Kendisini gıyaben 6-7 yıldır bizzat ise yaklaşık 3 yıldır tanımaktayım. Mütevazılıği, halk adamlığını kendinde barındıran Güven yanında olduğunuzda rahat olduğunuz, bir organizasyona davet edildiğinde kendini ağırdan göstermekten içtinap eden bir zattır.

Birkaç görüşmemizde söylemlerinin değerli olduğunu, bu söylemlere ve tavra yürekten destek verdiğimi söylemişimdir. Aslında kendisi için uzun zamandır bir yazı kaleme almak istiyordum. Bunun neticesi olarak önce işe Ebuzer’i anlatmakla başlamak istedim. Ali Murat Güven’in söylediklerinin İslam düşüncesinin, şahsiyetlerinin ve söylemlerinin kök paradigmasıyla ilişkili olduğunu düşünüyorum. Yani Ali Murat Güven içimize giren bir Truva atı değil bilakis içimizden biridir. Yazacaklarımı birlikte olduğumuz süre içerisinde söylediklerinden oluşturmayı düşünüyordum bunun sorun olup olmadığını tartışırken imdadıma bir zamanlar benimde yazı verdiğim Yolcu Dergisi için söyleşi yapan Fatih Yorulmaz’un Ali Murat Güvenle yapılan röportajı* yetişti. Bu röportajdan hareketle bir Ali Murat Güven profili ortaya koymaya çalışacağım.

“Geçimsiz adam” olarak yaftalanan Ali Murat Güven yalnızlaşan fakat buna rağmen inatla direnen, cıvataları gevşememiş, yavşamayan kendisine gıcık kapılan, nesilleri kelaynak kuşları gibi tükenmiş birkaç adamdan biridir. Kısa kollu tşörtle namaz kıldığı için birileri tarafından “takvası eksik” görülen sonraları Seda Sayan’ı program müdürü yapan, ihale takipçisi kaypak bir bilince sahip güruha ve bu birilerine karşı öfkelidir. Çoğunlukla yapay sarışınlarla uydurma imam nikahı birlikteliğiyle berber olan ilk, yorgun, resmi eşini öteleyen bir zihniyete giydirmekten hiçte sakınmayan bir söyleme sahiptir.    

Kendini liberal, muhafazakar-demokrat gibi yuvarlak kavramlarla isimlendiren tiplerin 1980’li, 90’lı yılların jargonuyla konuşan can sıkıcı bu herifi sevmemeleri gayet normaldir. Çünkü Ali Murat Güven kendi ifadesiyle Onlara;

“Bir an önce unutmak istedikleri geçmişleri”ni hatırlatan, çünkü yalnızca “politika”dan değil, “sinema ve televizyon” gibi yavşamaya pek müsait ilgi alanlarından söz ederken bile sürekli ümmet, İslâm, peygamber, inanç, cihad, ahlâk, fazilet gibi laflar sıralayan” kılçık bir adamdır.”

Güven öfke ile hakikati kendinde kesiştirmeye çalışan bir adamdır. Haklı olarak öfkelidir. İslami kesimde olduğu iddiası içinde bulunanların “Her yönüyle abartılı arazi otomobilleri, aşırı süslü püslü yazlık ve kışlık evler, keskin bir parfüm kokusuyla ambalajlanmış, cinsel seksapelisi -görece- yüksek kadınlara” merak salması ve böylesine bir zillet ve pespayelik içinde bulunması haklı olarak Güven’i öfkelendirmektedir.   

İslami kesimde bazı tiplerin bilinçaltına sondajda bulunan Güven’in bu böylesine bir zilletin içine düşmeme nedeni 20’li yaşlarda kendi isteği ve iradesiyle bu yola (İslam’a) girmiş olmasıdır. Diğerlerinin ise sonradan görmüşlüğüdür. “Geçimsiz adam” Ali Murat Güven yalnızca bilinçaltı çözümlemesinde bulunmuyor yapısalcı bir çözümleme mantığıyla var olan durumu da kendisine has bir üslupla şu şekilde şöyle özetliyor.

“Rüşvet alan da veren de mel’undur.” hadisleri asılan belediyelerden, aynı mekânlarda en haklı ve en basit bir imzanın bile rüşvetsiz atılmadığı günlere ulaştık. O tabelaları asanlar da aynı adamlar ve kadınlardı, şimdilerde o rüşvetleri alanlar da aynı adamlar ve kadınlardır.” 

 

Rüşvetle, yolsuzlukla geçimini sürdürüp kendisi gibi, karıları ve çocuklarının da vicdanlarında içselleştiren, kurdukları bu haram düzeni içselleştiren, yitirilmiş vicdanları gören ve bu durumu onlara söylemeyi vazife bilen geceleri zenginlerin kapsını asayla döven “Bu kadar para ile nasıl uyuyorsunuz? Kalkın tasadduk edin.” Diyen Ebuzer edasındadır. Bir kesime masumiyet yıllarını hatırlattığı için birilerinin sinirlerini bozan “asabi adam” deformasyona/bozuluşa, decadence/çökme, tefessühe/kokuşmaya haklı olarak öfkelidir. Gelinen süreci usturuplu bir üslupla şu şekilde ifade ediyor:

 

“1980’ler ve 90’lardaki o puanlı kravatlı, kaba çizgili takım elbiseler giyen, badem bıyıklı, yanakları “bok” denilince bile al al olan temiz yüzlü adamlardan geriye kalan tek şey, üfleye püfleye gidip yalnızca farzını kıldıkları cuma namazı… Onda da kafaları akçeli işlerle o kadar karışık ki namaza bir an bile lâyıkıyla konsantre olamıyorlar.”

 

“Takva” filmine karşı islami kesimin “İslami camiaya hakaret etmiştir.” yaklaşımına şiddetle karşı çıkan Ali Murat Güven para, kadın ve makamın İslami kesimdeki kişilere Müslümanlıklarını unutturduğunu söyleyerek aslında bu filmin islami kesimdeki yamulmaları iyi özetlediğini, Fatih’in arka sokaklarında dervişliğin kolay olduğunu, kapital dünyada ise İslami kesimin imtihanı kaybettiğini iddia ediyor.

 

Bu “asabi adam” zembereği boşalmış bir saat ve bir mitralyöz gibidir. Çok öfkelidir ve kanaatimce oldukça çok haklıdır. Meriç’in ifadesi ile “kültürleşen ama irfana ulaşamayan” bir kesimin, sinema ve sanat anlayışı ortaya koyamayacağını iddia eden Güven bir kesimi şu cümlelerle özetliyor.   

 

“Feodal mantığı terk ederek köylülükten kentliliğe, küçük burjuva kimliğine dönüşümünü tamamlayamamış, hâlâ gündüz vakti pencereden aşağıya çöp atan, halı çırpan, günlük gazete ya da aylık bir kültür-sanat dergisi satın almayan, politik aidiyet bilinciyle bir gazeteye abone olup onu alsa da içeriğini tüketmeyen, sinemaya, tiyatroya, konsere ya da herhangi bir kültürel etkinliğe asla katılmayan, kendini bu anlamda hiç ışıtmayan ve geliştirmeyen, ruhu bu tür gıdalara kesinlikle ihtiyaç duymayan, kentin ortasındaki evinde kötü bestelenmiş, kötü çalınmış ve kötü kaydedilmiş marş ritmli hamasî İslâmî şarkıları dinleyip Kudüs’ü fethetmenin hayâllerini kuran, televizyonunda sürekli “Sır Kapısı” açık olan, onu izlerken bol bol ağlayıp iki dakika sonra da komşusu hakkında gıybet eden, baklava, burma kadayıf ve şöbiyet dışında hayatında hiçbir zaman hafif bir süt tatlısı yememiş, en sevdiği yemek kuru fasulye-pilav olan, Osmanlı mutfağının çeşitleri ve güzelliklerinden tamamen habersiz, “İslâmî düğün yapacağım” diye soğuk ve sevimsiz camilerin bodrumlarını kiralayan ve burada misafirlerine plastik beyaz tabaklarda tavuklu pilav ile yine plastik beyaz bardaklarda ayran ikram eden”

 

“Tükendim, gidiyorum” diyen Ali Murat Güven’in ümitsizliğinin nedeni İslâmî medyada geçirdiği 25 yıllık tek kelimeyle açlık, sefalet, yalnızlık, sahipsizlik ve hor görülme üzerine kurulu olan yaşadığı tecrübelerdir. Ebuzer, yaşadığı dönemde ne Sasaniler tarafından ne de Bizanslılar tarafından sürülmüştü. Bizzat İslami ortamın ve hâkimiyetin olduğu ortamda sürgün yemişti. Bir anlamda Ali Murat Güven’de Karşı mahalledekilerin hışmına değil bilakis kendi kesimindeki “bizzat ağabeylerinin, ablalarının hor görmesine ve hışmına uğramaktadır.

Ali Murat Güven kulak verilmesi gereken bir sestir sövmek yerine anlamaya çalışalım. Yapmaya çalıştığı şey hizadan ve yoldan çıkmış bir kesimi hizaya ve yola çekmeye çalışmaktır. Şu an söyledikleri ve yapmaya çalıştıkları ile Ali Murat Güven’i seviyorum ve değer veriyorum. Yarın ne olur bilmiyorum. Hem kendim için hem de onun için dua edeceğim hem onun hem de benim yoldan ve hizadan çıkmamız için. Bende iri cümleler kullanmayı severim ola ki duyan bir kişi bana bu cümleleri hatırlatsın diye. Aslında Güven iri cümleler kullanarak başkalarının düştüğü kötü akıbete (onlar için iyi olabilir ya da hala onlar iyi olduğunu düşünüyor olabilirler ) düşmemek için de bir metot olarak bu üslubu kullanıyor olabilir. Zaten Ebuzer’in yaptığı bu değil miydi? Kötü ve bozuk olduğunu düşündüğü düzene dahil olmayı reddederek bu bozulmayı dillendirmemiş miydi? Acaba bu bozuk düzenin neresinde durmaktadır? Bunun cevabını ise kendisi vermelidir. Eğer bir yamukluk gösterirse uyarılacağının bilinciyle hareket etmelidir. Büyük laflar ederken düşünmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Ebuzer olmak zordur Ebuzer olmak Rebeze’yi göz önüne almaktır. Ali Murat Güven söylemleriyle Ebuzer gibidir ama Ebuzer değildir. Yanlış anlaşılmasın… Ebuzer Ebuzer’dir.       

http://www.haberkultur.net/haberoku-803-Ali_Murat_Guvenden_salvolar.html

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara