Fikir üreten yazıları ve konuları severim. Evinde televizyon olmayan biri olarak mümkün olduğunca güncelden kendimi korumaya çalışırım. Çünkü güncel; akıntının içine çekerek düşünür öldüren bir girdaptır. Bu aralar yoğun çalışmalar ve okumalardan dolayı yazı yazmıyordum. Fakat Uludere’de yaşanan talihsiz hadise ve sonrasında yaşanan olaylar ve söylemlerin üzerine bir şeyler yazmayı istiyordum. Kalemimi sakladım güncelin içine dalmayayım diye. Fakat S. Demirtaş’ın Genel Kurmay Başkanı üzerine söylediği son sözler yazmamı mecbur kıldı. Uzun zamandır yazmayı düşündüğüm yazının başlığı “BDP Ne İşe Yarar.” olacaktı.
"Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha Genelkurmay başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda." sözleri siyasetten, ahlaktan, devlet adamlığından uzak olduğu gibi ne parti genel başkanına ne de milletvekilliğine yakışmadığı gibi vatandaşlığa da yakışmayacak ifadeler… Beyaz gömlekli, dolgun yanaklı hafif balkon tarzı göbeğiyle beyaz Türk-Kürt karışımı melez bir tip. Fizyolojisinden ve hayat tarzından müreffeh bir hayat yaşadığı aşikar. Bu ülkenin en prestijli hukuk fakültesinden mezun. Bu ülkenin milletvekili.. Yani bu ülkede yaşayan çok az kişiye nasip olan haklara sahip…
Bu ülkede siyasal anlamda askerden en çok canı yanmış Erbakan Hoca bile siyasi edebi ve nezaketi elinden bırakmamış ve bu tür ucuz ifadeler kullanmamış. Böyle siyaset olmadığı gibi böylle mücadelede olmaz. Daha önce yazmış olduğum iki yazıda[1] Kürtlerin bu ülkede İslam’la ilişkilerine değinmiş ve ülke Müslümanlarının mücadelesini örnek vermiştim. Marksist-Leninist kültürden gelen ve bu paradigma çerçevesiyle dünyayı algılayan Öcalan ve yoldaşlarının bu tür metot ve dinamiğe sahip olmadığı için benzeri bir merkeze yürüyüş hareketi gerçekleştirmesi söz konusu değildir. Ayrılıkçı, hizbi ve düşmanlığı tetiklemeyi metot ve ahlak zanneden bir yaklaşıma sahipler ve bu yaklaşım marazidir.
BDP bu ülkede toplumsal anlamda devletin bir işine yaramadığı gibi kürtlerinde bir işine yaramıyor. Bu ülkenin yaramaz çocuğu olan BDP kürtlerin kentleşmesini ve sermayeyi ve iktidarı paylaşmasını engelleyen takozdur. Arap Baharı denen devrimleri bile anlamayan buradan isyan doğurmaya çalışan eyyamcı bir tavır koymuştur. Mübarek’in, Kaddafi’nin, Bin Ali’nin diktatör yönetimiyle ülkedeki siyasal yönetimi eş değer olarak gören ve farkı ayırt edemeyen ya da bunu bölge halkına yutturmaya çalışan marazi bir tutuma sahipler. Bölgede yaşanacak olumlu olayları sabote eden olumsuz olayları ise ajite eden bir karakter ve tavır içerisindeler. 35 kişinin ölümünü ve ölenlerin yakınlarının acısını ajite etmekten geri kalmadılar. Önce bakanlara gelmeyin çağrısında bulunuldu sonra kaymakama saldır/t/ıldı.
Yıllardır HEP, HADEP, DEHAP çizgisinden gelen bu partinin yıllardan beri bölgeye yönelik toplumsal, kültürel, ekonomik ne gibi katkıları oldu veya proje ve önerileri oldu merak ediyorum. Bölgede bu tür sorunlar olduğunu görmezden gelip Öcalan’ın salıverilmesini en büyük mücadele olarak görme saplantısına yakalanmış ve savaş hukuku olmayan eşkıya bir örgütlenme ile ilişkisini bile koparamamış bir yapı söz konusu…
Ayrıca 35 kişinin öldürülmesi hadisesi yorum ve izah sorunu yaşadığım ender olaylardan biri. Olaydan 3-5 gün önce BDP’nin erimeye başladığını düşünmeye başlamıştım ki Mahir Ünal’ın dediği gibi hem PKK hem de BDP için ‘hayat öpücüğü’ oldu. Bunu yıllarca sömürebilirler. Demirtaş’ın son açıklaması Sözcü’ye manşet olabilecek bir söylem. Askerle hükümet arasında derin kriz çıkarma fırsatçılığı ve uyanıklığından ibaret…BDP ne işe yarar mı? Bilmiyorum…
[1] http://www.timeturk.com/tr/makale/mehmet-a-tepe/basbakani-dusurmek-ve-eyyubi-nin-torunu-olmak.html
http://www.timeturk.com/tr/makale/mehmet-a-tepe/kurtlerin-sekulerlesme-ile-imtihani.html
Yorum Yap