Dolar

42,6940

Euro

50,2029

Altın

5.909,30

Bist

11.456,34

Aliya, İslam ve Siyaset

19 Yıl Önce Güncellendi

2008-10-14 01:32:00

Aliya, İslam ve Siyaset

 

TARİHİNİN ÖZNESİ VE TANIĞI: BİLGE-KRAL ALİYA - II

 

?Kendilerine deliliğin bulaştığı insanlar mutludurlar, bende onlardan biri olduğumu düşünüyorum.?cümlesiyle kendisini tanımlayan Aliya ?Ben bir Müslüman'ım ve öyle kalacağım, Kendisimi dünyadaki İslam davasının bir neferi olarak telakki ediyorum ve sonsuza kadar öyle hissedeceğim. Çünkü İslam benim için güzel ve asil olan her şeyin adı. Dünyadaki Müslüman halklar için dahası iyi bir gelecek vaadinin ya da umudunun, onlar için onurlu ve özgür bir hayatın kısacası benim inancıma göre uğrunda yaşamaya değer her şeyin adıdır.?16 ?Kendisine deliliğin bulaştığını ve İslam'ın neferi? olduğunu söyleyen? Aliya SDA'nın birinci kongresinde ? Ne hayatı başkalarının sevdiğinden daha fazla seviyoruz nede ölümden, başkalarından daha fazla korkuyoruz ve yaralarımız bizim canımızı da aynı derecede yakıyor. Bu savaşta tarafsızlığımızı ilan ettik çünkü bu, bizim içinde ellerimizi kirletemeyeceğimiz ve buna da ihtiyacımızın da olmadığı kirli bir kardeş kavgasıdır. ? Her şeye kadir olan Allah'a yemin ederim ki köle olmayacağız. ? diyerek bir anlamda özgürlük ve bağımsızlık yemini etmiştir.17 İslam'ı anlamada mümeyyiz bir akla sahip olan Aliya İzzetbegoviç ?Hocalık ve şeyhlik gibi toplumsal sınıfın oluşturulmasının İslam'ın hem iç hem de dış gelişimini engellediğine inanıyor.?18 Aliya'ya göre İslam Doğu ile Batı arasında bir yerdedir. Hoşgörüsünün kaynakları İslam'ın dinamiklerinden gelmektedir. ?Benim hoşgörüm Avrupa değil İslam kökenlidir. Eğer hoşgörülüysem öncelikle ve en çok Müslüman olduğumdan ancak ondan sonra Avrupalı olduğumdandır.19

 

Ona göre ancak İslam insanlık için değerler oluşturabilir. ?Tanrısız bir evrende insanın yaptığı şey tamamen akıl dışıdır. Eğer bir Tanrı yoksa insanlıkta yoktur. Ve insanlık olmaksızın hümanizm, insan onuru ve insan hakları boş laflardır. Ahlak dinin ?bir diğer fiziksel koşulundan ibarettir. Tanrı ve insan olmaksızın, hatta Tanıya ve insana rağmen ?yeryüzü cenneti yaratma? yönündeki dev girişimi top yekûn bir başarısızlıkla son bulmuştur.?20                                 

 

?Dışarıdan saldırıya uğramış ve içeriden bölünmüş küçük bir ülkenin sorumluluğunun bir kısmını sekiz yıl boyunca üstlenerek gençliğimdeki inançları sınamayı sürdürdüm.?21 diyen ve mütevekkil bir şahsiyet olan Aliya asıl imtihanının hapis yılları değil, iktidar yılları olarak görüyor. İslam'ın kendileri için bir yol haritası olduğunu şu şekilde ifade ediyor: ?Bosna'da İslam vardır, var denilen fundemantalizm yoktur. Din bizim özgürlük savaşımızın insani boyutunu genişletti, bizim iyiyle kötü arasındaki farkları daha iyi görmemizi sağladı. Ne olursa olsun yapılmasına izin verilenle yasakların arasındaki sınırı asla çiğnemedik. Başımıza gelenler bizi sonsuz bir intikam hırsıyla doldursa da, çok şükür ki bu hırsın üstesinden geldik. Bizi fundemantalist görüyorlar nedeni olup biteni seyretmeye bahane olması için.?22

           

İnancıyla, kültür ve birikimiyle ve halkına yakınlığı ve görüşlerine itibar etmesiyle politik zekasını birleştiren Aliya Hırvatlı yaşlı bir Müslüman'ın ? Çetniklere karşı askeri hazırlık yapmadıysanız sizi Drinada bir kez daha boğazlayacaklarını söylememe izin verin, onları burada nasıl adlandırırsak adlandıralım halkımızı kesecekler.?23 sözleriyle Ordunun kurulma ihtiyacını şart gören Aliya orduyu da kurma zorluğunun üstesinden başarıyla geçmiştir. Savaşın her zaman felaketler getirdiğini bilen Aliya barış yanlısıdır. Fakat savaş gerçekliğinden kurtulamamıştır. O Savaş öncesinde her şeyin toz ve utanç bulutu içinde yitip gideceğini ve geriye  ?kana bulaşmış? ve yenilmiş üç halktan başka bir şey kalmayacağını söyleyerek savaşın sonucunu önceden kestirmiştir.24 O bilgi ve tecrübesi ile şiddete dayanan devlet yaşayamayacağını öngörüyordu. Nitekim  ?Ne olursa olsun yaşama kabiliyeti olan bir devlet sivil halkın öldürülmesi ve sürülmesi üzerine, ibadethanelerin, kütüphanelerin ve hasta hanelerin yıkılması üzerine inşa edilebilir mi?? diyerek Büyük Sırbistan Projesinin imkânsızlığını ortaya koymuştur.25 Aliya Bosna savaşını ?Bu bir ordunun sivillere karşı savaşı olmuştur. Soykırımın ve kültürel mimari yapıları eşi benzeri görülmemiş, yıkımın eşlik ettiği bir savaştır bu savaş.? cümleleriyle betimlemiştir. Meselelere oldukça soğukkanlı yaklaşan Bilge- Kral bu soğukkanlılığını görünümünde ve kararlı yüzünde tecessüm ettirmiştir. Savaş içinde de ve sonrasında da temkini elden kaybetmemiştir. ?Zafer bir yüktür. Ve size gerçeği söyleyeyim. Kaybetmekten artık korkmuyorum. Kaybetmek arkamızda kalmış bir şeydir, ama zafer kendi problemlerimizi getirir. Şimdiden getirmeye başladığına dikkat edin.? tavsiyesinde bulunmuş ve Peygamber Efendimizin bir savaş sonrasında ?Küçük cihaddan büyük cihada gidiyoruz? hadisine vurguda bulunarak asıl mücadelenin savaş sonrasında olacağını dile getirmiştir.26

 

Kitabın başından itibaren şu soru hep aklımdaydı ?Küçük, yalnız, zayıf bir halkın ve coğrafyanın lideri olan lider halkını memnun etmeyi nasıl başarmıştır?? Kanaatimce gerçekten bu çok zor olan bir durumdur. Nitekim kitabın ileriki sayfalarında bu zor durumu şöyle anlatıyor. ?Uzun hapis hayatında çok çeşitli işler yaptım. Mahkûm olarak taş kırdım, ölü taşıdım, ağaç kestim. Daha sonra özgür biriyken inşaat alanında çalıştım, avukatlık yaptım, makaleler yazdım. Yine de en zor işim müzakerecilikti. Müzakere etmek bir karar vermektir. Ve karar vermekte şanssız bir insan için zor bir iştir.?27

Aliya siyasetten çokta hoşlanan biri olmadığı gibi Başkan olarak ölmekten korkan, ?Yeniden doğmak zorunda kalsaydım kendi hayatımı seçerdim.? diyen asil bir lider.28  Resmi siyasi yemek toplantılardan da hiç hoşlanmıyor. Aliya yaygın ve bilinen siyasetçi tiplerden oldukça farklı bir bilge ve düşünürdür. ?Genelde siyasetten hoşlanan üstün zekâ yoktur. Üstün zekâlar bilimde ve sanattadırlar. Siyasetçiler ortalama kişilerdir. Üstünlükleri sadece hırs ve ünlerindedir.? 

 

Bilge kral Siyasi hasmı Milosoviç'i ise şu şekilde tasvir ediyor:  ?Kendisiyle politikası iki farklı şey, sarhoşvari, cesur, ikiyüzlü olmayan şizofrenikvari, kötülük üreten bir kişilik.? Milesoviç'in Aliya tanımlaması ise ?İzzet Begoviç terketmeyerek Saraybosnayı kazandı. İnatçı bir adam öyle değil mi? 29  Duygusal ve mütevazı bir kişilik olan Bosna lideri kendisine sorulan ?En zor şahsi anınız neydi?? sorusuna cevabı ?Srebrenica katliamı ve Mostar köprüsünün yıkılması? oluyor.

 

Devlet başkanlığından istifade ediyor şüphesini taşıyanlara ise ? Cebimde tek kuruş yok, devlete ait iki odalı bir apartman katında yaşıyorum. Hizmetçim de lüksümde yok. Asli şeyler dışında hiçbir şeyim yok. Çocuklarımın da mülkiyeti yok.?30 diyerek cevap veriyor. Yine ayağa kalkanlara ? Öncelikle oturmanızı rica edeceğim. Eski hapishane arkadaşlarım beni bir Aliya İzzetbegoviç kültü oluşturmakla eleştiriyor ki bu benim hatam değil. Bu nedenle sizden benim için ayağa kalkmamanızı rica edeceğim.?31 diyerek Peygambervari mütevazı duruşla karşılık veriyor ve mütevazılığı her zaman ön planda tutuyor. Yine ?Ulusun Babası? hitabına tepki gösteriyor.  Başarısını Bosna-Hersek'in bağımsızlığı başarısızlığını ise sürecin yavaş olması olarak görüyor.

 

Karşımızda mütevazılığa sahip olan aynı zamanda dik duruşa sahip olan bir bilge-kral var. Kendisine verilen hapis cezası karşısında af talebi dilekçesini doldurduğunda affedileceği söyleniyor. Aliya'dan istenilen fikirlerinin yanlışlığı siyasetle ilgilenmeyeceğine dair bu dilekçeyi imzalamak. Ama Sokratesvari tavırla Aliya bu teklifi reddediyor. 

      

?Cehennemi yaşamış ve her şeye rağmen aklımızı muhafaza edebilmiş insanlarız. Bu da bizim zaferimizdir.? diyerek hem kendisinin hem de halkının trajik bir savaştan nasıl sağlıklı olarak çıktıklarını özet bir cümle ile anlatıyor. Aliya bütün nitelikleriyle tam bir kurucu devlet adamıdır. Savaş yıllarında saldırı altında yoktan bir ordu kuran, 1500 üniversite öğrencisi mezun veren yine 250 konser verilen, 1000 tiyatro oynatılan bir devletin lideridir. Kendi ifadesiyle ?Şiddeti dinmeyen ölüm, ölü alınamayan yaşamla iç içe olan? bu ortamda devletinin varlığını yaşatan ve hissettiren, halkının değerlerine sahip çıkan maneviyatçı, mukaddesatçı milli bir liderdir. 

 

?Pamuk Dede? adı verilen konuşmasında savaş ertesinde yapılan yılbaşı kutlamalarını ve medya tavrını ve Pamuk Dede (Noel Baba) kültürünü empoze etmesini sert bir dille eleştirmiştir. ?Müslümanlar başkalarının simgelerine saygı gösterirler ama bunları kendi simgeleri olarak kabul etmezler. Ne onlarla özdeştirler ne de bu simgelerle özdeşleşmeleri istenebilir??32 Yine subaylarına uyarıcı seslenişinde ?Kendisinden neşet ettiğiniz millete benzeyin. O cesur, zeki ve gururlu millet, utanmanıza gerek yok. Onlardan dürüstçe savaşmalarını ister ve onlar neye istiyorlarsa inanmaları konusunda serbest bırakırız. Ama onlar Tanrıya lanet etmeyeceklerdir.? diyerek bu hassasiyetini tekrarlamıştır.33

Aliya tarihinin öznesi ve tanığı olan edindiği bilgiyi devlet adamlığında kullanan Platon'un müjdelediği tam bir bilge kraldır. Kur'an ayetlerine, Muhammed Esed, K.Poper, Wizsacker, Tolstoy, Dostoyevski, Bergson ve Kant gibi birçok filozof ve düşünüre vurguda bulunuyor.

           

Sonuç olarak Bilge-Kral Aliya'dan genel olarak insanlığın özel olarak bizim öğreneceğimiz çok şey var. Aliya'yı iyi okumak ve iyi anlamak gerek.

         




16 İzzetbegoviç,Aliya, Tarihe Tanıklığım Klasik Yay.Tercüme:Alev Erkilet, Ahmet Demirhan, Hanife Öz s. 50 2003 İstanbul


17 A.g.e 120-121


18 A.g.e 17-19


19 A.g.e 191


20 A.g.e 86


21 A.g.e 420


22 A.g.e 508


23 A.g.e 90


24 A.g.e 122


25 A.g.e 204


26 A.g.e 306


27 A.g.e 316


28 A.g.e 368


29 A.g.e 350


30 A.g.e 450


31 A.g.e 460


32 A.g.e 366-367


33 A.g.e 199

 

 

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara