Masumiyet
14 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-17 05:50:17
Biliyorsunuz meseleyi, çok meşhur oldu hatta. Provokatörün teki, kim bilir hangi karanlık elin tutamağı olarak yapmış bir müptezellik. 'Müslümanların Masumiyeti' adı altında kinini, nefretini avam bile sayılamayacak bir formatta dünyanın üzerine boca etmiş. İzledikten sonra, "Çok şükür Ya Rabbi!" dedim, "Şükür ki, Sen ve Sevgili'nin düşmanları bu kadar aptal ve seviyesiz!"
Sanılanın aksine, öyle çok büyük infiale neden olmadı bende bu saçma video. Çoğu kişi 'film' filan diyor ama bu sanata ihanet etmemek lazım. Ben öyle dangalak bir filmden korkmam, hatta kızmam bile, acırım. Ciddiye almam bu tür kazuletleri. Ben esas sinsi filmcilerden tırsarım dostlar. Hayatlarını Allah düşmanlığına vakfetmiş karanlık mahfiller ürkütür, gizli peygamber düşmanları endişelendirir beni... Aptal bir Mısırlı Kıpti'yi bulup maşa olarak kullanan karanlık el beni derin derin düşünceye sevk eder.
Temsil noktasındaki mesuliyetin ağırlığı nefesimi kesiyor bazı zamanlar. "Acaba layıkıyla temsil edebiliyor muyuz?" sorusunu sormadan, en küçük bir muhasebe, en minik bir özeleştiri yapmadan, esip gürlemek, parlayıp ateşi harlamak bana ikiyüzlü geliyor. Söylemde radikal, ibadette liberal olmanın ikiyüzlülüğüyle utanıyorum kendimden. Ve üzülerek görüyorum ki, her kim attıysa bu taşı 12'den vurdu maalesef. Kim kurguladıysa bu alçakça oyunu, istediğini elde etti. Ki, bilemiyorum daha başka kaç tarla var hasat elde edecekleri!
Kuklaların, piyonların, aptal gambitlerin hali korkutmuyor beni. Ellerini ovuşturan perde arkasındaki 'hafî' senaristler ve bu tezgâhın gönüllü uygulayıcıları tedirgin ediyor açıkçası. Öyle bir gönüllülük esasına dayalı ki, severek ve bir ibadet aşkıyla yapılanlar ödümü ağzıma getiriyor. Öfkenin itikadın, nefretin imanın, şiddetin ibadetin yerini alması beni dehşete düşürüyor. "Bu böyle olmamalı!" dememe bile imkân vermeyip celalleniyor, kabaranlar; "Hımm sen de mi onlardansın? Sen de gizli Amerikancısın, İsrail lobisinin uşağısın vs..." şeklinde tıslayıp, şirk ve hainlikle suçlayanların çokluğu şaşırtıyor. Oysa pratiğe bakıldığında gönüllülük esasına dayalı olmayan bir uşaklık durumunun varlığını görememelerinden daha korkutucu bir tablo olabilir mi? Üzüyor bu tablo beni...
Kampanya yapıp, "Bu rezil filmi kaldırın ortalıktan, görmeyelim hiçbir yerde!" dediğimiz kadar, "Acaba biz nasıl filmler yapıp koyalım bu ortamlara?" diye düşünmemek, bir şey yapmamak yaralıyor beni. Filmi yapanlara acıyor, filmi önemsemiyorum. Onların basmamızı istediği tuzağa basıp, bunu "İslam realitesi" olarak görenler tedirgin ediyor beni. En az onun kadar, İslam mevzu bahis olduğunda mangalda kül bırakmayıp, her türlü öfke işinde birinci mevkide yer ayırıp iş, Allah rızası için, sevgi için, bir şey yapmaya geldi mi, ortalıkta görünmeyenlere üzülüyorum.
Ben esasen, Peygamber'i kötü tanıtanlardan çok, layıkıyla tanıtmayanlara, "'Müslüman'ım' diye cennet garanti" zihniyetiyle enseyi karartanlara bakıp ağlıyorum. Ve şu soruyu soruyorum kendime şimdilerde: Yoksa bu film gerçekten haklı mı? Kendimizi masum zannediyoruz; masum bir dinin, mahzun peygamberinin ümmetiyiz ama giderek zalimleştiğimizin farkında mı değiliz acaba? Masum olmanın, gerekliliği olarak kuşandığımız nefret, acaba başka şeylerden muaf mı tutacak bizi? Bizi, diyorum; biz, ahirzaman Müslümanlarını...
Ve hangisi daha kötü bilemiyorum; beş kuruşluk bir ahlak ve zekâ düzeyiyle aklı sıra İslam'a hakaret eden bir video çekmek mi, yoksa İslam'ı temsil adına ortaya atılıp sağa sola ağız dolusu küfür, şiddet ve nefretten başka hiçbir şey üretmemek mi? Zan üzerinden kan akıtanlar, kin üzerinden şiddet damıtanlar ödümü kopartıyor. Bir şey yapmadan sadece "tepki mümini" olmak canımı acıtıyor. Ve acıklı olan, bundan dolayı hesap vermeyeceğim garanti gibi, zihin ve ruh konforumu da bozmuyorum. Kendimi kandırıp durduğum aynaya bakıp sormuyorum; Allah ve Resul senden hesap soracak, haberin var mı?
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap