Çarpı atma geleneği ve TRT'ye yapılanlar

Nasıl bir devlet yapısı varsa kendi kurgularında hemen çöküveriyor sanırım. Aslında bahse konu zihniyete yabancı değil bu ülke. Nice zamandan beri birtakım yerlerde bir şekilde bulunmuş birtakım zevat hep benzer mantıkla direniyor değişime ve gelişime. Konumuz yargıdaki geçmiş zaman mimozaları ve kadrolaşmaları olmadığı için bu bahsi derinlemesine ele almıyorum.

Hatırlayınız THY için yazılanı, çizileni, söyleneni...

Havada uçmayı sadece bir kısım elitin ayrıcalığı olarak algılayan zihniyet de vaktiyle, 'THY batar, hatta bak bak batıyor' gibi yaklaşımlarda bulunmuştu. Şimdi çoğu kuyruğu kıstırıp, sessizce dünyanın sayılı havayolu arasına giren Türk Hava Yolları'nı izliyor, belki en fazla erketeye yatıp, bir hata, kaza filan olmasını bekliyor bu güruh. THY'nin çatısı filan çökmedi, aksine çıtası yükseldi anlayacağınız.

En çok da TRT'yi eleştirenlere gülesi geliyor insanın.

Hele de CHP ve onun medyadaki tetikçilerine. Artık devlet arpalığı kalmadı onlar için. Artık sadece CHP'ye 'belgesel' adı altında ömür billah yayınlamayacak gizemli şeyler hazırlayabiliyorlar trilyonluk bedellerle. (Sahi şu trilyonluk belgesel konusunda ağzını açacak bir tane babayiğit CHP'li çıkmaz mı kardeşim?) TRT bu kesim için arpalık olmaktan çıktı.

Lütfen tekrar hatırlayınız TRT'nin yakın geçmişteki halini. Kurumu bu hale getirenlerin vaveyla etmesi normal. Birtakım psikolojik savaş tetikçilerini kullanmaları da. Onların arzuladığı protokol haberciliği, izlenmeyen programcılık vesaire. Özel kanallarla rekabet edebilecek, onları birçok alanda geçebilecek bir devlet televizyonu fikri uykularını kaçırıyor sanırım.

Öyle ya...

Ana haber bülteni deyince devletluların günlük geyikleri ekrana gelecek saatlerce. Spor deyince de birkaç patinaj yayını, bir de İngiltere Süt Kupası oldu mu tamamdır. Nedir şimdi TRT Ziraat Kupası yayınlıyor, canlı yayın ihalesine giriyor filan! Hele müzik eğlence programları...

Kargadan başka kuş, kendilerinden başka bu işi yapacak eleman tanımayan kapasitesizler güruhu diline bir dolamış ki 'Kadrolaşma'yı sormayın. Akılları sıra 'Yandaş' filan diyerek aşağılayıp, damgalayınca istedikleri olacak. Başka memlekette okul dergisinde 'tarihte bugün' bile hazırlayamayacak kadar çapsız ve yetersiz olanların 'tarihçi' namıyla ortalıkta salınmasına alışmışlar elbette! Eh bir de meselenin 'Ergenekon cemaati' ile ilintisi var tabii! Başarılı kurumlara ne kadar vurursan Ergenekoncu ağabeylerinin o kadar gözüne girersin bittabi!

Üstüne üstlük bir de yıllardan beri oluşturulan reyting-tiraj kumpası da çatırdıyor. Belli grubun borazanına dönüştürülen tiraj-reyting denetleme şirketlerinin foyası meydana çıkıyor. Bu kadar bağırıp çağırmaları boşuna değil elbette.

Gidin Anadolu'nun herhangi bir kentine, girin herhangi bir eve bakın bakalım hangi kanal izleniyor. Onlara sorarsanız elbette 'TRT'nin çatısı çöküyor' diyecekler. Bugüne kadar her iktidar döneminde şişirile şişirile neredeyse 10 bine dayanan personel onları rahatsız etmedi ve etmez. Bu işi bilen 30-40 kişi gözlerine batar, canlarını yakar. Çünkü kendilerinin bir işe yaramadığı ortaya çıkıyor.

İşin utanmazca 'damgalama' boyutu da ayrı tabii... 'Efendim şu kadar personel Yeni Şafak'tan, Kanal 7'den, Samanyolu'ndan, Kanal 24'ten, Zaman'dan alınmış...' Eeee... Bu insanların liyakati mi yok? Sizin kadar da mı bu işi bilmiyorlar? Üzerine çarpı atma terbiyesizliği de neyin nesidir. Şimdi birileri sizi de Perinçek'in uşağı, çomarın finosu filan diye damgalarsa haksız mı olurlar?

Bu zihniyetin rahatsız olmasını anlıyor ve hoş görüyoruz elbette. Elbette 'Eyvah çatırdıyor, yıkılıyor' diye bağırıp çağıracaklar. Dün de yaptılar bunu, bugün de, yarın da yapacaklar. THY'nin yüzlerine attığı şamarın izi soğumadan yeni şamar TRT'den geliyor çünkü. Şaplak manyağı olan güruh ne kadar rahatsız olsa da TRT çağdaş yayıncılık dünyasında hızla yükseliyor.