Fıkrayı bilirsiniz; iki kör dolma yerken biri diğerini ha bire "çifter çifter" yemekle suçlar. Arkadaşı, "Kardeşim sen de kör değil misin, nereden biliyorsun çift çift yuttuğumu?" diye sorunca şu cevabı alır: "Çünkü ben öyle yapıyorum!"
Andıç ve Ergenekon medyası bir süredir, artık başka bir şey elinden gelmediği için, tutturmuştu yandaşlık masalı ki sormayın. Kendilerini iyi hissediyorlardı ve ha bire kendileri dışında düşünen herkesi suçluyorlardı: "Yandaş medya". Kaset olayı akabindeki gelişmelere bakınca "yandaş ve yağlamacılık" tarihine geçecek örnekler sergilediklerini görünce aklına dolmayı çift yutan görme engelli vatandaş geliyor. Onlar dışındaki herkes yandaş, çünkü onlar yandaşın ağa babası!
O nasıl bir Kemal Kılıçdaroğlu yağlaması, bağlaması, yüceltmesidir ya Rabb'im! Atatürk'e benzeteni mi istersiniz, Gandhi diye göklere çıkaranı mı, hemen ankete sarılıp, "CHP oyları katladı" diye manşet atanı mı?.. Haber bültenlerinde bir yıkama yağlama yarışı ki sormayın... Sıraya girmişler... Aynı anda 4 kanalda birden canlı yayında yağ basıyorlardı. Allah var, haklarını teslim etmek lazım. Holding medyası bu konuda rakipsiz. 19 Mayıs ile birleştirerek Kılıçdaroğlu'nun resmini manşete basıp, sürmanşetten "Türkiye bir mucize bekliyor' demek ülke yağ/bal tarihine geçti bile!
Hele köşe yazıları... O nasıl kutsamadır, abartmadır, umut pompalamadır kardeşim? Rüzgâra verip uçuranlar, göklere çıkarıp taban yalayanlar gırla...
Yanlış anlaşılmasın, komik ama anlıyoruz elbette. Mazur da görüyoruz... 'Kişi kendi gibi bilir âlemi' düsturunu biliyoruz zira. Ve elbette umutlu olmaları güzel. En azından çakal çukal takımı, çete, Ergenekon tayfasından umut beklemekten iyidir hani. Lakin sanırım en çok da Deniz Baykal hayret etmiştir yandaşlığın bu kadarına...
Söz Sayın Baykal'dan açılmışken, avukatı ve özel araştırma şirketinin yaptığı tarihin en matrak basın toplantısı ve rapor açıklamasından bahsetmek isterim muhterem dostlar.
Ben gerçekten kavrayamadım; hem malum kaseti kimse izlemesin diye tüm sitelere yasak koyacak, baskınlar düzenleteceksiniz, sonra da bizzat avukatınız kasetin en ince ayrıntısına kadar basın toplantısıyla tüm medyaya ifşa edecek.
Üstelik dijital teknoloji adına tam bir fecaat örneği sergileyerek. Kıldan tüyden argümanlar ile 'montaj' diyeceksiniz 'modifikasyon' diyeceksiniz vesaire.
Oysa milletin büyük bölümü böyle bir kaseti izlememiş ve Sayın Baykal'ın ortaya çıkıp, 'Ben böyle bir rezaletin içinde asla olmadım, o ben değilim' demesine hemen inanacaktı. Tuhaf olan iki şeyden biri ise olayda bahsi geçen hanımefendinin kocasının yaptığı basın açıklaması. İnsanın aklı almıyor sevgili okur. Bu kadar çirkin ve çirkef bir kumpas yapılmış, beyefendi ihalelerden, belediyelerden filan bahsediyor. 'Bu rezil iftirayı ailemize atanların yakasına yapışacağım, bu aşağılık komplo ile kirletilmek istenen aile şerefim için mücadele edeceğim' filan demiyor. Varsa yoksa belediye ihaleleri filan...
Bir diğeri ise malum kasetin 'kurgu' olduğunu ileri süren araştırma şirketi. Duyduğuma göre bu şirket bazı mahkemelerde bilirkişiymiş. Eğer bu şekilde bilirkişilik yapıyorlarsa yanarım o davaların sanıklarına, mahkûmlarına!
Ergenekon'un kara propaganda sitelerinde çoluk çocuğun bile gülerek yorum yaptığı birtakım çocukça kıvırmaları 'resmi rapor' diye açıklamak büyük cesaret işi açıkçası...
En az 28 Şubat süreci kadar ilginç bir dönem başladı sevgili dostlarım. Bizden ayrılmayın...
Zaman
Yorum Yap