Biliyorum bazı okurlarımız fena halde rahatsız oluyorlar futbolun bu kadar çok konuşulmasından ve ciddiye alınmasından... Ne var ki, futbol -maalesef- girdiği toplumu iflah etmediği gibi, girdiği bünyenin de dengesiyle oynuyor, akıl ve mantığı kapı önüne paketliyor.Bu konuda yazdığım bir önceki yazının akabinde gelen mail sayısı, rutin bir yazıya gelen sayının katbekat fazlası oldu.
Hep böyle oluyor ne yazık ki...
En ciddi meselelerde, en hayati konularda bile yazdığımız yazılara gelen tepkiler bu kadar ağır ve öfke dolu olmuyor inanın.
Oysa şöyle yazmıştık bir önceki yazımızda: "Şahsen Türk futbolunda temiz noktanın -neredeyse- kalmadığına inananlardanım. İşin tuhaf tarafı, bunu başta bu işi profesyonel olarak yapanlar; yöneticiler, hakemler, oyuncular, gazeteciler ve hatta siyasiler çok iyi bildiği halde, herkesin hiçbir şey yokmuş gibi davranmasıdır."
Şimdi bu cümlenin herhangi bir takımın ya da kulüp başkanının aleyhinde olduğunu söyleyebilir misiniz?
Söyleyen oldu maalesef...
Yazdığımız o yazıdan beri, ekranlarda ve sayfalarda çok sayıda alakalı-alakasız insan görüş bildirdi, yorum yaptı.
Beni en çok şaşırtan ise, bizzat futbolla yakından ilgilendiği, dolayısıyla bu tür işlerin yıllardan beri yapıldığını bal gibi bildiği halde, 'böyle bir şey mümkün değil olmazmış gibi' davrananlardı.
Söz gelimi sevgili Uğur Dündar... Kendisinin de yöneticilik yaptığını ve özellikle büyük kulüplerin bu işlere bulaştığına asla inanmadığını söyledi medyaya.
Eğer Uğur Dündar buna samimi olarak inanıyorsa ya çok saf ya da yılların deneyimli gazetecisinin dürüstlükten başka kriterleri var. Bunu herhangi bir şeyi ima etme adına söylemiyorum asla. Ancak, bilmem hangi Afrika ülkesinden gelene muz kasasının içindeki haşerat takibini bile yapan araştırmacı gazeteciliğin, mesele şike ve teşvik olunca 'görmedim/bilmiyorum' demesinin şahsen izahını bulamıyorum.
Ya da bu tür işler o kadar olağanlaştırılmış ki, bizzat yapanlar bile yanlış bir şey yaptıklarına inanmıyorlar. Bir okurumun dediği gibi, 'ne yani herkes yapıyor, biz yapınca mı kıyamet koparılıyor' durumu...
Açıkçası bu saate kadar başka hangi kulüpler, hangi başkanlar, hangi yetkililer, hangi futbolcular ve futbol adamları gözaltında ve suçlanıyor tam olarak bilmiyorum. Ama bildiğim çok iyi bir şey var:
Futbol camiasında herkes herkesi tanıyor ve bu işlerin döndüğünü herkes kendini bildiği kadar çok iyi biliyor.
Hatta bazen şike ile teşvik arasında çatışmalar, gerilimler yaşandığını bile duyuyorduk zamanında. Bir Anadolu kulübüne aynı anda hem şike, hem de teşvik primi teklifi geldiğini ve bazı kurnaz yöneticilerin borsa gibi fiyat yükseltme oyunları yaptığını da çok iyi bilir futbol kamuoyu.
Aziz Yıldırım tutuklanmış olabilir. Bu suçlu olduğu anlamına gelmez elbette. Hatta suçu sabit görülse bile tek suçlunun o olmadığını herkes biliyor. Tıpkı tutuklanan teknik direktörler ve futbolcular gibi. Eminim onlar da şaşkındır.
Ona atfedilen bir ifade yer aldı basında. Demiş ki: 'Konuşursam herkes yanar.'
Eğer bu doğruysa mutlaka konuşmalı Aziz Yıldırım. Kim yanacaksa yansın, kim perişan olacaksa olsun, mutlaka konuşmalı.
Büyük ihtimalle de öyle olacak kanaatimizce. Bu davada suçlu bulunanlar, 'biz niye günah keçisi oluyoruz' diyerek konuşacak ve yüksek ihtimalle çok daha büyük gelişmeler yaşanacak futbolda. Şu anda yaşananların birkaç misli büyük ve derin ilişkiler -ihtimal ki- gün yüzüne çıkacak ve futbolun da sifonu çekilmiş olacak.
Futbolun neredeyse hayatın en üst katmanı olarak algılandığı bir toplumda, kirli bir üst kimliğin altında ezilmemeli Türk insanı. Gerekirse bu sene ligler olmasın ama, bu iş yarım kalmasın, kalan pislik halının altına süpürülmesin.
Bir de fanatik arkadaşlar, 'şu düşmanı, bu düşmanı' diye mail atmasın. Lütfen...
Yorum Yap