Özgürlük Filosu'na yönelik İsrail saldırısını araştıran bir İsrail komisyonu temel eksikliğin istihbarat ve operasyonel birimlerin istihbarat birimleriyle yeterince işbirliği içinde olmaması olduğunu söyledi. Bir müddet sonra MOSSAD'dan üst düzey bir yetkili Türkiye'de yeterince aktif olmamalarının büyük bir hata olduğunu açıkladı. Şimdi de, herhalde MOSSAD'ın edindiği istihbarata dayanarak İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, yeni MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ı "İran yanlısı" olmakla suçluyor. Çuvallama üstüne çuvallama...
Kendileri de farkındalar. Kurumu kendi fantezileriyle taşeron cinayet örgütüne döndüren Meir Dagan'ın görevine şimdilerde son verildi. Dagan döneminde İsrail Dubai'deki bir otelde Hamas askerî kanat liderlerinden el-Mabhuh'u öldürtmeyi başarmış, ama bu arada otelin güvenlik kameralarına yakalanmaktan kurtulamamıştı. Böylelikle Avrupa'da kırmızı bültenle arananlar listesine bir dizi MOSSAD ajanı girmişti.
MOSSAD'ın kendi sırları da artık eskisi gibi sır oldukları için değil, sır olmaktan çıktıklarından dolayı konuşuluyor. Daha geçen gün MOSSAD ve İsrail'in diğer haber alma örgütlerinin bir iç mahkemesinin olduğu ve bu örgütlere bağlı ajanlar için hukukun normal insanlardan farklı işlediğini gösteren bir haber yansıdı İsrail gazetelerine.
Bu hafta içinde de İsrail, ülkenin kuzeyinde yaşayan dört Dürzî vatandaşını Suriye için casusluk yapmakta olduğu gerekçesiyle tutukladı. Normalde İsrail hukukuna muti olan Dürzîler bu olay üzerine ayaklandı ve polise direndiler.
Daha gazetelere yansımış bir dizi istihbarat bağlantılı haber var. Bunlar özetle iki noktada yoğunlaşıyor: İsrail yeni bir istihbarat takıntısı sarmalına girmiş durumda ve kendisi de çuvallayıp duruyor. Ehud Barak'ı Hakan Fidan'ın İran bağlantılı olduğuna ve İsrail'in Türkiye ile paylaştığı sırlarını İran'a verebileceğine ikna eden herhalde MOSSAD'dan birileridir. Bana öyle geliyor ki MOSSAD bu bilgiyi bir internet taramasında, yine İsrail çıkarları için çalışmayı adet edinmiş bir futurist olan Michael Rubin'den almış. Rubin, geçen hafta ABD Kongresi'ndeki bir özel oturumda, yeni Türk dış politikasını tartışmış ve ABD'nin Türkiye'ye satacağı gelişmiş savaş uçaklarının sırlarının İran'a verilebileceğinden endişe duyulması gerektiğini söylemişti. Rubin hayali imkân derecesine çıkarmış; MOSSAD imkânı vücub zannetmiş; Ehud Barak da bu vücub üzere bina edilmiş olan kararında ısrar ediyor: Hakan Fidan İran yanlısıymış.
Bu istihbarat yanlışı İsrail'i çok utandıracak. İddia doğru olsa idi hiç değilse hakikatin üzerine bina edilmiş bir edepsizlik olurdu. Zira bir başka ülkenin istihbarat teşkilatının başına kimin geçeceğine o ülke kendisi karar verir. Rubin bir gazeteci ve akademisyen olarak kendi hezeyanlarına hakikate kıyafeti giydirip sokağa bırakabilir; ama bir Savunma Bakanı, hem Türkiye ile İsrail'in ilişkileri bir gün düzelecekse bunda en kritik rolü oynaması beklenen bir bakan bu sözleri kendine mal edemez. MİT müsteşarını İran yanlılığı ile itham etmek, onu oraya getireni, bugüne kadar gelmiş olduğu bütün makamları onaylayan herkesi itham etmektir. Türkiye gereken cevabı verdikten sonra bile kanaatinde ısrar eden Barak, MOSSAD'ın bir defa daha çuvallamış olabileceğini niye düşünmez ki?
İsrail'in Türkiye'yle paylaşmış olduğu sırların neler olduğu da ayrı bir konu. İsrail hangi sırrının İran'ın eline geçmesinden endişe ediyor olabilir? Türkiye ile İsrail arasında bir istihbarat paylaşımı anlaşması var; ama bu kendi iç istihbaratlarını kapsamıyor. MOSSAD'ın elinde olan ve MİT'le paylaşılmış istihbarat olsa olsa İran ile alakalı istihbarattır. İsrail bu bilginin İran'ın eline geçmesinden mi endişe ediyor?
Yorum Yap