DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Mevlânâ'dan hikâyeler

2008-09-23 03:07:00

Aşağıdaki hikâyeleri Mevlânâ hazretlerinden derledik. Umulur ki orucun manevi kapılarına uygun düşer, ibret alınır.

Aslan döğmesi

Bir Kazvinli, tellâğın yanına gidip 'Bana bir döğme yap; fakat canımı acıtma' dedi. Tellâk 'Söyle yiğidim; ne resmi döğeyim?' diye sorunca, 'Bir kükremiş aslan resmi döğ' dedi. Sonra da devam etti; 'Talihim aslandır, onun için aslan resmi olsun. Gayret et, döğmeyi adamakıllı yap!' Tellâk, 'Vücûdunun neresine döğeyim?' dedi. Kazvinli, 'İki omzumun arasına' dedi. Tellâk iğneyi saplamaya başlayınca yiğidin sırtı acıdı ve, 'Aman usta, beni öldürdün gitti. Ne yapıyorsun?' diye bağırdı. Usta, 'Aslan yap dedin ya' dedi. Kazvinli sordu: 'Neresinden başladın?' Usta, 'Kuyruğundan' dedi. Kazvinli dedi ki: 'Aman iki gözüm, bırak kuyruğunu. Aslanın kuyruğu ile kuyruk sokumum sızladı, nefesim kesildi, boğazım tıkandı. Aslan, varsın kuyruksuz olsun. İğne yarasından yüreğime fenalık geldi, bayılacağım.' Usta, Kazvinliyi kayırmadan, merhametsizce aslanın bir başka tarafını döğmeye başladı. Yiğit yine bağırdı: 'Burası neresi?' Usta, 'Kulağı' dedi. Kazvinli, 'Bırak kulaksız olsun. Orasını da yapma' dedi. Usta bu sefer başka bir yerine başlayınca Kazvinli yine feryat etti: 'Bu üçüncü iğne de neresini döğüyor?' Usta, 'Azizim, karnını' dedi. Kazvinli, 'Fena acıyor, iğneyi bu kadar çok batırma; bırak karınsız olsun' deyince Tellâk şaşırdı, hayli müddet parmağı ağzında kaldı. İğneyi yere atıp, 'Âlemde kimse böyle bir hâle düştü mü ki? Kuyruksuz, başsız, karınsız aslanı kim gördü? Tanrı bile böyle bir aslanı yaratmamıştır.' dedi. (I/ 240-241)

Cenaze önünde feryad

Çocuğun biri, babasının tabutu önünde ağlamakta, sallana sallana ellerini başına vurmaktaydı. 'Baba, seni nereye götürüyorlar? Nihayet seni toprağın altına yatıracaklar. Öyle dar, öyle elemli bir eve götürüyorlar ki, orada ne halı var, ne hasır; ne geceleyin bir ışık var, ne gündüzün bir dilim ekmek... Ne yemek kokusu var, ne yiyecekten eser... Ne mâmur bir kapı var, ne damında bir yol... Ne sığınacak bir komşu!... Halkın öptüğü ellerin, hürmet ettiği bedenin o elemli yurda nasıl gidecek? Amansız bir ev, dar bir yer... Orada ne bet kalır, ne beniz' demekte, bu suretle o evin vasıflarını sayıp gözlerinden kanlı yaşlar saçmaktaydı. Cuha, babasına dedi ki: 'Babacığım, vallahi bu adamı bizim eve götürüyorlar.' Babası Cuha'ya, 'Ahmak olma!' dedi. Cuha, 'Baba şu nişaneleri bir dinle! Birer birer saydıklarının hepsi şeksiz şüphesiz bizim evi anlatıyor. Ne hasır var, ne ışık. Ne yemek, ne yemek kokusu. Hatta ne kapısı mamur, ne içi, ne damı!..' (II / 239-240)

Kul ile Allah arasında

Bir yoksul, Herat'ta, Horasan amidinin (maliye bakanı) süslenmiş, bezenmiş kullarını gördü. Arap atlarına binmişler, altın sırmalı elbiseler, altınlı külahlar giymişler, daha başka çeşit süslenmişler, bezenmişlerdi. 'Bunlar hangi beyler, nerenin pâdişahları?' diye sordu. Dediler ki: 'Bunlar bey değil, köle. Horasan amidinin köleleri. Yoksul başını göğe kaldırdı da, 'Ey Tanrı dedi, kula bakmayı amidden öğren!'

Özenilen amidi bir gün padişah tutuklamış ve kullarından, onun definesinin yerini söylemelerini istemişti. Bir ay boyunca bütün kölelerine işkence etmiş fakat bir tanesi bile efendilerinin definesinin yerini söylememişlerdi. 'Bu sırada, (amidin kullarına imrenen) yoksul uyurken hâtiften bir ses geldi: Ey ulu er, gel sen de kul olmayı bunlardan öğren!' (V/259-260)

Hayır dua

Ekmeğe muhtaç erkek bir yoksul, bir zenbilli dilenci, bir gün Geylan'lı zengin birisinden ekmek alınca, dedi ki: Ya Rabbi sen bu kulunu hoşlukla, selametle evine barkına kavuştur. Geylan'lı kızıp 'A çirkin herif' dedi, 'eğer ev bark, benim gördüğüm ev barksa, oraya Tanrı, seni kavuştursun!..' (VI / 101)

BERCESTE

Can çekişmekten ise canımı versem bari

Can fedâ eyleme bir iş mi sevince yâri

Şinasi

ZAMAN

 

Görüş Bildir Bizimle Paylaş