Bu sözlerle bana AKP'li olduğunu anlatmış oldu.
İtiraz ettim:
'Sen sade bir vatandaşsın ve hep zenci kalacaksın. Ama AKP'li kadroların artık zenci olduklarını söylemem çok zor. Her dönem gibi AKP de kendi zenginlerini yarattı.'
Baktım, AKP'lilerin iktidarda zenginleştiklerine inanmıyor. Hala en tepedeki AKP'liyle AKP'ye oy verenle kendisi gibileri aynı statüde görüyor. İçimden, 'İşte AKP'nin vatandaşa kaybettirmemesi gereken duygu bu!' diye geçirdim.
Tesadüf bu ya, taksiciyle sohbetin hemen ardından, elime aldığımı gazetede Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu şöyle diyordu:
'Artık zenci olan biziz!'
Kanadoğlu'ndaki duygunun AKP'den hoşlanmayan çevrelerde uzunca süredir yükseldiğini gözlemliyordum. Bence AKP'nin 'yeni zenci duygusunu'
çok iyi algılaması gerekiyor.
Çünkü AKP'yi yükselten, kendilerinin zenci yerine konulduğunu düşünen geniş halk yığınlarıydı. Şimdi 'zencilik duygusu', türbanlı-dindar insanlardan, 'laikçi kesime' kaydı.
Unutmamak gerekir ki, 'zencilik duygusu' insanoğlunu güdülüyor. Durumundan kurtulmak için çok daha fazla çaba sarf ediyor.
Önümüzdeki genel seçimlerde, sandıkta yeni zencilerle eski zencilerin kapışmasını göreceğiz!
Geride bıraktığımız yerel seçimler sadece ilk raunttu.
Samsun'da Yusuf Ziya efsanesi!
Hafta sonu Samsun'daydım.
Samsun benim için 'baba ocağı' gibidir. Çocukluğumda tam 7 yıl yaşadığım bu kentle aramda sıkı duygusal bağlar var.
Her neyse, 22 yıl aradan sonra Samsun'a ilk gidişimdi. Okul arkadaşlarımı buldum. Çocukluğumdan aklımda kalan hoşuma giden yerleri şöyle hızla gezdirdiler.
Samsun'un muhteşem bir Yelken Kulübü var. Keza yeni açılan Atlı Spor Kulübü de öyle. Sahil şeridinde öyle güzel yollar yapılmış ki, bayıldım.
Eski okul arkadaşım Serhat Belli, bahsetmişti de inanmamıştım. Gözlerimle gördüm. Samsun'un Yusuf Ziya Yılmaz adlı çok başarılı bir belediye başkanı var. Hoşuma giden neyi sorsam, 'Yusuf Ziya'nın eseri' diyorlar.
Benim arkadaşlarım genelde CHP'lidir. AKP'yi genelde pek sevmiyorlar. Ama baktım, neredeyse hepsi oylarını Yusuf Ziya Yılmaz'a vermişler. Hepsinin de bahanesi aynı:
'Biz oyumuzu AKP'ye değil, Yusuf Ziya'ya verdik.'
Anladığım kadarıyla Yusuf Ziya Yılmaz'ı öyle AKP'li falan değil de, partiler üstü görüyorlar.
AKP'yi Samsun'daki seçiminden ötürü takdir ettim. Herhalde, 'doğru aday seçmek' bu olsa gerek!
Roj TV'yi kapatamazlar!
Türkiye, Rasmussen'in NATO Genel Sekreterliği'ni kabul etti. Buna karşılık Rasmussen, ülkesi Danimarka'dan yayınlanan ROJ TV'nin yayınını kestirtecekmiş.
Şuraya yazıyorum: ROJ TV falan kapanmaz. Rasmussen, TV kanalı kapattırmayı zaten kendisi de istemez. Diyelim ki istedi, kapatmaya gücü yetmez.
Bizimkisi züğürt tesellisi! Hani istemeye istemeye razı olduk ya, hiç olmazsa erkeklik bizde kalsın numarası!
Yorum Yap