Bu satırların yazarı bir '12 Eylülzede'dir...
Ama 12 Eylül'ü 'komplekssiz sorgulamaya' çalışanlardandır. Her 12 Eylül'de TV'lerde tartışmalar-belgeseller yayınlanırken, evimizin önüne her polis arabası yaklaştığında 'Acaba babamı mı, beni mi almaya geldiler' korkusunu yaşadığım 'panik atak günlerime' dönerim. Siyasi mahkumların asıldığı, cezaevlerinde inanılmaz işkencelerin yaşandığı o günlerde yaşananları onaylamak tabi ki mümkün değil. Keza, 12 Eylül anayasasını da... Tüm bunlar yine sorgulandı, 12 Eylül'cüler yerden yere vuruldu. !
12 Eylül öncesine ilişkin 'günahlar' da çıkarıldı bu arada...
Özellikle TRT'de Taha Akyol'un yönettiği, Mümtazer Türköne, Prof. Mustafa Erdoğan, Etyen Mahcupyan ve Murat Belge'nin katıldığı tartışma 'günün en iyi sorgulaması' ydı. TRT, merak edip gece yarısına kadar beklediğim 'dandik 12 Eylül belgeseli' yerine o 'özeleştiri silsilesini' keşke sabaha kadar uzatsaydı...
Taha Akyol'un artık bilgeleşen sağ entelektüel kişiliğinde, 'geçmişin günahları' hem sol hem de sağ cenah tarafından çok güzel çıkarıldı. Bir solcu olarak, o yıllarda Murat Belge ve Etyen Mahçupyan'ları keşfedememiş olmanın acısını bir kez daha hissettim. 12 Eylül'ün o baskıcı dönemlerinde, 'kaçak' gezerken bile aklımın bana söylediği 'acı gerçek'le yüzleştim:
'Tamam Kenan Evren'i asalım, darbenin-cezaevlerindeki işkencelerin hesaplarını soralım da, bugün darbecilere ceza yağdırılmasını isteyenlerin, 12 Eylül işkencecilerinden ne farkı vardı ki!' Doğru, 12 Eylül'de İlhan Erdost cinayetleri yaşadık. Henüz 18'ini doldurmamış Erdal'ı idam sehpasında katlettik. Doğru, olağanüstü dönemlerde kurunun yanında hep yaşlar da yandı. Hukuk katledildi.
Ama, 12 Eylül hiç olmazsa toplumun bir bölümüne işkence çektirdi, oysa ben dahil 12 Eylül'ün içeri tıkıp, asıp kestikleri 'tüm ülkeye işkence' çektirdi. Toplumun ortak vicdanı doğru yanıtı bulduğu için, benim gibi 'her şeye rağmen hayır'cılara rağmen, özgürlükçü 1961 anayasasına verilen desteğin çok daha fazlası özgürlükleri kısıtlayan 1982 anayasasına verildi. Olağanüstü dönemi 'günahlarına rağmen' benimseyen halk, daha sonra 'askeri vasiyet' sürdürülmeye çalışıldığında 'yeter artık' demeyi de bildi.
Turgut Sunalp'ın partisini sildi attı, siyasi yasakları halkoylamasıyla kaldırdı. 12 Eylül'ün desteklenmesinin tek nedeninin, '12 Eylül'ü sadece 11 Eylül'e tercih etmesi' olduğu ortaya çıktı. TRT'nin entelektüelitesine çok değer verdiğim Avni Özgürel'in metnini yazdığı ama yönetmen-yapımcısının debi derya devlet arşivine rağmen TV'ciliği ve belgeselciliği bilmedikleri için görselliğini beceremediği 12 Eylül belgeselinde olduğu gibi, çoğu 12 Eylül'zede herhalde 'günahı üzerlerinden atmak' için şu soruyu soruyordu: '12 Eylül sabahı neden tüm olaylar birden kesildi.
Bırakın silahlı direnişi neden tek bir gösteri bile olmadı? Terör yaratan gruplar dahil neden herkes sustu?' Şuraya getirmeye çalışıyorlardı. Sam Amca ve dış güçler örgütledi, amaç darbe olmasıydı. Böylece Yunanistan'ın NATO'ya tekrar girmesi ve Kuzey Atlantik ittifakının hem Yunanistan hem de Türkiye ayakları yeniden kazanılarak, o dönemde tehdit olan Komunizme ve İran'daki İslami devrime karşı gard alınmıştı. Doğru dış güçler kaşımış olabilir.
Ama içimizde kaşınacak potansiyel olmasa 11 Eylül 1980'e kadar başımıza gelenleri yaşatmaya 'dış güçlerin allameyi cihanı gelse' gücü yetmezdi. 12 Eylül sabahı olaylar birden neden kesildi biliyor musunuz? Sözde 'iç savaşı yaratan dış güçler', ülkücü ve sol örgütlere 'işlem tamam, artık durun' dediği için değil! Ben dahil siyasi kavganın içinde olan silahlı-silahsız tüm gruplara bulaşanlar, yarattıkları cehennem ortamının kendi hayatlarını karartmaya başladığının farkındaydılar. Hepsi bir anda rahatladı, 'gözaltılardan, davalardan yırtsak da hayatın tadını yaşayabilsek, gezsek tozsak, sevişsek' diye düşünmeye başladılar. Ne ABD'si ne Rusya'sı!
12 EYLÜL'E EN BÜYÜK DESTEĞİ-bugün hâlâ ötüp durmalarına bakmayın- DARBENİN SABAHINDA SESİNİ SOLUĞUNU KESEN SOLCULAR VE ÜLKÜCÜLER VERDİ! ÇÜNKÜ İŞLEDİKLERİ AMA HALA TAM İTİRAF EDEMEDİKLERİ GÜNAHLARIN FARKINDAYDILAR!
12 Eylül öncesine ilişkin 'günahlar' da çıkarıldı bu arada...
Özellikle TRT'de Taha Akyol'un yönettiği, Mümtazer Türköne, Prof. Mustafa Erdoğan, Etyen Mahcupyan ve Murat Belge'nin katıldığı tartışma 'günün en iyi sorgulaması' ydı. TRT, merak edip gece yarısına kadar beklediğim 'dandik 12 Eylül belgeseli' yerine o 'özeleştiri silsilesini' keşke sabaha kadar uzatsaydı...
Taha Akyol'un artık bilgeleşen sağ entelektüel kişiliğinde, 'geçmişin günahları' hem sol hem de sağ cenah tarafından çok güzel çıkarıldı. Bir solcu olarak, o yıllarda Murat Belge ve Etyen Mahçupyan'ları keşfedememiş olmanın acısını bir kez daha hissettim. 12 Eylül'ün o baskıcı dönemlerinde, 'kaçak' gezerken bile aklımın bana söylediği 'acı gerçek'le yüzleştim:
'Tamam Kenan Evren'i asalım, darbenin-cezaevlerindeki işkencelerin hesaplarını soralım da, bugün darbecilere ceza yağdırılmasını isteyenlerin, 12 Eylül işkencecilerinden ne farkı vardı ki!' Doğru, 12 Eylül'de İlhan Erdost cinayetleri yaşadık. Henüz 18'ini doldurmamış Erdal'ı idam sehpasında katlettik. Doğru, olağanüstü dönemlerde kurunun yanında hep yaşlar da yandı. Hukuk katledildi.
Ama, 12 Eylül hiç olmazsa toplumun bir bölümüne işkence çektirdi, oysa ben dahil 12 Eylül'ün içeri tıkıp, asıp kestikleri 'tüm ülkeye işkence' çektirdi. Toplumun ortak vicdanı doğru yanıtı bulduğu için, benim gibi 'her şeye rağmen hayır'cılara rağmen, özgürlükçü 1961 anayasasına verilen desteğin çok daha fazlası özgürlükleri kısıtlayan 1982 anayasasına verildi. Olağanüstü dönemi 'günahlarına rağmen' benimseyen halk, daha sonra 'askeri vasiyet' sürdürülmeye çalışıldığında 'yeter artık' demeyi de bildi.
Turgut Sunalp'ın partisini sildi attı, siyasi yasakları halkoylamasıyla kaldırdı. 12 Eylül'ün desteklenmesinin tek nedeninin, '12 Eylül'ü sadece 11 Eylül'e tercih etmesi' olduğu ortaya çıktı. TRT'nin entelektüelitesine çok değer verdiğim Avni Özgürel'in metnini yazdığı ama yönetmen-yapımcısının debi derya devlet arşivine rağmen TV'ciliği ve belgeselciliği bilmedikleri için görselliğini beceremediği 12 Eylül belgeselinde olduğu gibi, çoğu 12 Eylül'zede herhalde 'günahı üzerlerinden atmak' için şu soruyu soruyordu: '12 Eylül sabahı neden tüm olaylar birden kesildi.
Bırakın silahlı direnişi neden tek bir gösteri bile olmadı? Terör yaratan gruplar dahil neden herkes sustu?' Şuraya getirmeye çalışıyorlardı. Sam Amca ve dış güçler örgütledi, amaç darbe olmasıydı. Böylece Yunanistan'ın NATO'ya tekrar girmesi ve Kuzey Atlantik ittifakının hem Yunanistan hem de Türkiye ayakları yeniden kazanılarak, o dönemde tehdit olan Komunizme ve İran'daki İslami devrime karşı gard alınmıştı. Doğru dış güçler kaşımış olabilir.
Ama içimizde kaşınacak potansiyel olmasa 11 Eylül 1980'e kadar başımıza gelenleri yaşatmaya 'dış güçlerin allameyi cihanı gelse' gücü yetmezdi. 12 Eylül sabahı olaylar birden neden kesildi biliyor musunuz? Sözde 'iç savaşı yaratan dış güçler', ülkücü ve sol örgütlere 'işlem tamam, artık durun' dediği için değil! Ben dahil siyasi kavganın içinde olan silahlı-silahsız tüm gruplara bulaşanlar, yarattıkları cehennem ortamının kendi hayatlarını karartmaya başladığının farkındaydılar. Hepsi bir anda rahatladı, 'gözaltılardan, davalardan yırtsak da hayatın tadını yaşayabilsek, gezsek tozsak, sevişsek' diye düşünmeye başladılar. Ne ABD'si ne Rusya'sı!
12 EYLÜL'E EN BÜYÜK DESTEĞİ-bugün hâlâ ötüp durmalarına bakmayın- DARBENİN SABAHINDA SESİNİ SOLUĞUNU KESEN SOLCULAR VE ÜLKÜCÜLER VERDİ! ÇÜNKÜ İŞLEDİKLERİ AMA HALA TAM İTİRAF EDEMEDİKLERİ GÜNAHLARIN FARKINDAYDILAR!
BUGÜN
Yorum Yap