Kürt meselesinde Türk Devleti'nde de sorun yok.
Dünyanın hangi devleti olsa, böylesine terörist bir saldırıya karşı aynısını yapar.
Ne mi yapar!
Köyleri de boşaltır!
Arada kontrol dışı yargısız infazlar da olur!
İnsan hakları ihlalleri fazlasıyla olur!
Terörizmin olduğu yerde, terörle mücadele edenler bile zamanla teröristler gibi insanlıktan çıkabilirler...
İki arada bir derede kalmış görüntüsü vermeye çalışan DTP'de de sorun yok.
PKK'dan korkuyorlar. Apo'ya övgü yağdırmak zorundalar.
Kendi tabanları yok, Kandil ya da İmralı'dan işaret geldiği gün profesyonel politikacılıkları biter.
PKK'ya karşı çıksalar, bölgede evlerine gidemezler. Anında 'öbür tarafa' gönderilirler. Çoluk çocuklarının da hayatı tehlikeye girer.
Bu yüzden aklı başında DTP'lilerin 'yusuf, yusuf hallerini' anlayışla karşılıyorum.
Baştan da dediğim gibi, Kürt meselesinde kimsede sorun yok.
Bir kesim haricinde!
A-y-d-ı-n-l-a-r !
Türkiye'nin aydınları şunu bilmeliler ki, yıllardır 'güçlü olan tarafı' hep birlikte eleştirdik.
Devleti, terörle mücadelede oluşan 'faşistik yapı'yı, demokratik açılımların yapılmamasını hep eleştirdik...
Devlete vura vura bir hal olduk, oldunuz!
Tabii ki, teröre karşısınız. Ama DTP'ye öyle bir destek veriyorsunuz ki, PKK terörle sonuç aldığını düşünüyor.
Oysa, yukarıda yazdığım satırlarla DTP'lilere 'iki arada bir derede' diye 'acımak' yerine 'elinizi taşın altına koymuyorsunuz' diye 'yüklenmenin' zamanı geldi.
Hasan Cemal gibi bir isim bile Kandil'e çıkınca, DTP'li de kıblesini o yöne çeviriyor.
Aydınlar mevcut çözümü tıkayan terör ortamında, 'devlet çözüme yanaşsın' dedikçe DTP pusulasını iyice şaşırıyor.
DTP'yi eleştirmek de Türkiye'nin en milliyetçi ve kafatasçı unsurlarına kalıyor. Askere kalıyor...
DTP'ye kaliteli aydın eleştirisi olmayınca, kutuplaşma arttıkça artıyor.
Aydınlar DTP'yi eleştirmeyi milliyetçilere bıraktıkça 'günah' işliyorlar.
Türkiye'de artık Kürt meselesinde çözümü tıkayan aydınların bizatihi kendisidir!
Hem de en az PKK kadar!
Ohh be! Aragones'ten kurtulduk!
Hayatımda ilk kez Beşiktaş'ın Fenerbahçe'yi yenmesine üzülmedim.
Hakları mıydı?
Hayır...
Fenerbahçe daha iyi oynadı. Ta ki kaleci Volkan, 'boy kısalığının da etkisiyle' arka arkaya 3 tane gol yiyinceye kadar.
Üçüncü golü yiyen Fenerbahçe'nin artık toparlanması imkansızdı. Bir anda 'sürplase' oldu. Kaleci Volkan dışında hiçbir Fenerli futbolcuya diyecek lafım yok.
Kaleci Volkan bence Fenerbahçe'deki 'yedek kalecilik' serüvenini bu maçtaki talihsiz hatalarıyla noktalarken, Fenerbahçe'ye de büyük iyilik yaptı.
Eğer Fenerbahçe kupayı alsa, önümüzdeki yıl Aragones'le devam edecekti.
Şimdiyse, bakmayın 'kararı lig bitince vereceğiz' demelerine. Aragones'in işi bitti. Seneye Aragones yok.
Daha sezon başlamadan, Aragones daha ilk maçına bile çıkmadan, transferini duyar duymaz, bu köşede şöyle yazmıştım:
'Eyvah, yaşlı Aragones'le bu iş olmaz, futbol adrenalin işidir, bu adamda adrenalin yok. İspanya'yı Avrupa şampiyonu yaptı ama İspanya öyle bir takım ki, ben başında olsam bile şampiyonluğa oynar.'
Gelinen noktada haklı çıktım. Ama Fenerbahçe yönetimi 'sırf yüklü tazminat yüzünden' kupayı alsa hâlâ Aragones'le devam edecek, önümüzdeki sezonu da taraftara zehir edecekti.
Yırttık ki, ne yırttık!
Yorum Yap