Giresun'da iki görüş var. Birincisi:
'CHP kazanmadı. AKP kendi kendisine kaybetti.'
Bu görüştekilere göre, AKP milletvekilleri AKP'nin belediye başkanı adayıyla birbirine düştü, belediye de gitti.
Ancak Giresun'un CHP'li Belediye Başkanı Kerim Aksu'nun başarısını 'AKP'lilerin kendi kendilerine etmesiyle' sınırlamak bana haksızlık gibi geldi. Çünkü sonuçta CHP AKP'ye 10 puan fark atmış.
Giresunlu arkadaşlarımın yorumu şöyle:
'Halk burada Kerim Aksu'ya oy verdi. Yıllardır çalışıyor. Önce örgütteydi, gençlik kollarında çalıştı. Sonra il yöneticiliği yaptı. Dere tepe demedi. Cebinden CHP için çok para harcadı ve sonuçta belediyeyi de CHP'ye geri kazandırdı.'
Giresun küçük yer, belediye de şehrin hemen meydanında. Gelmişken 'Bodimeli Süleyman' beni başkan Kerim Aksu'nun yanına götürdü. Kısa sohbetimizde, başarısının sırrını anladım:
'Gençlik!'
Henüz 1969 doğumlu olan Kerim Aksu'yla tanışınca, CHP'nin kadrolarını gençleştirdikçe başarıyı yakalayabileceğine ilişkin inancım yine kuvvetlendi. İstanbul'da Gürsel Tekin nasıl gençliğin verdiği dinamizmle CHP'yi şahlandırdıysa, Kerim Aksu da Giresun'da aynısını yapmış.
CHP'nin kesinlikle genel merkezi de gençleştirmesi gerekiyor!
Beni bilgisayarla tanıştıran adam...
Giresun'a gelmişken, 'beni bilgisayarla tanıştıran' adamı ziyaret ettim.
Çok değerli bir eğitimci olan Faik Karakılıç ağabeyim, 1980'de Türkiye'de doğru dürüst bilgisayar yokken, Giresun'a bilgisayarı getirmiş. Hatta o zamanlar fantezi olarak görülen bilgisayarla eğitimi başlatmıştı. Daha sonra Enver Yücel'in Uğur Dershanesi'nin Giresun şubesini kurdu. Hayat felsefesi, 'Önce para değil, önce eğitim' olduğu için de çok başarılı oldu.
Benim gözümde nesli tükenen 'kelaynaklar'dan olan Faik ağabey için 1968 kuşağı solcularından diyebiliriz.
Tanıdığımda ODTÜ'de fizik okurken, sosyoloji uğruna Hacettepe'ye tüymüş. Ardından da memleketi Giresun'a dönmüştü. Aramızda biraz yaş farkı vardı ama 12 Eylül'ün kaotik günlerinde oturup, saatlerce memleket meselesi konuşurduk. O gün bugündür de ilişkimiz kesilmedi. Giresun'a yolum düştü mü de yanına uğrarım.
Faik Karakılıç, beni yakalayınca yıllardır davet edip de gidemediğim köydeki evine götürdü. Düşünsenize Giresun zaten küçük bir il. Oraya bile dayanamayıp, Keşap'ın köyünde dağın başına ev yaptırdı. Daha doğrusu karı-koca kendi elleriyle ev yaptılar. Karı-koca orada yaşıyorlar. Faik ağabey de her gün dağ başından Giresun'daki işine gelip gidiyor.
Dağ başında ev diyorum ama öyle bir emek harcamış ki, kelimeler anlatmaya yetmez. Şu kadarını söyleyeyim. Tam dergilik ev. Röportaj yap, fotoğraflarını bas. Gören imrensin!
Bu yazıyı da dağın başında Faik ağabeyin evindeki kablosuz internetten yazdım. Güzel Giresun yemeklerini tattım, şimdi muhabbet faslına geçiyorum!
Karadeniz'den İstanbul'a dönüş bu kez benim için çok ama çok zor olacak!
Yorum Yap