Ama "Saw" filmindeki gibi cinayete imza attığı için kafadan hanesine "psikopat" yazdık.
"Seri katil" muamelesi yaptık.
Evet, cinayet korkunç. Parçalanıp çöp tenekesine atma hikâyeleri falan çok daha korkunç. Ama sonuçta dün polise teslim olurken tir tir titreyen bir çocuk vardı.
Kuşkusuz, hesabını vermeli. En ağır şekilde vermeli.
Ancak medya olarak "infazın dozunu" biraz fazla kaçırmadık mı?
"Polis değil medya baskısı yakalanmasını sağladı" diyoruz. Medya rahmetli Münevver'in hayrına mı işin peşini bırakmadı!
Hayır!
İş, gazeteci deyişiyle "seksi"ydi de ondan bırakmadı. Testere vardı, kesik baş vardı, çöp tenekesi vardı. Tükenmiş, gelen geçenin vurduğu, TMSF'nin boyunduruğundaki kudretsiz bir aile vardı da ondan peşini kolayca bırakmadı.
Zaten son ayıbı da TV'ler yaptı. Nasıl olsa "katil zanlısı toplum tarafından linç edilme" noktasında diye, RTÜK kurallarını çiğnedi. 18 yaşından küçük olmasına rağmen, görüntüsü "mozaiklenmeden sansürsüz" yayınlandı.
Çünkü herkesin linç ettiği genci RTÜK'ün korumayacağı düşünüldü. RTÜK de infaza katılır, bu işte sesini çıkaramaz denildi.
Gazetelere bir şey demeyeceğim, daha en baştan "çocuğun" adını soyadını açık haliyle yazıyorlar, baş harflerle yetinme falan yok.
Diyeceğim o ki, C.G. görsem suratına tüküreceğim bir şekilde kız arkadaşını infazladı. Şimdi ise kendisi infazlanıyor!
Erdoğan muhafazakâr seçmene format atıyor!
"Format atma" lafı, bilgisayarlar sayesinde hayatımıza girdi. Sanırım artık anlamını bilmeyen kalmamıştır.
Başbakan Erdoğan şu açılım meselesinde bir yere varamayacak düşüncesindeyim. Hatta bu işten başımıza "şer gelecek" diye korkmuyor da değilim
Ama "Her şerde bir hayır vardır" derler ya açılım işindeki "hayır"ın ne olacağını gelin analiz edelim.
Bir kere, Başbakan Erdoğan'ın da belirttiği gibi bu "Kürt açılımı" meselesini Türkiye'nin başına sol sardı. CHP'nin kardeşi SHP, bu işlere baş koydu. Bugün Hükümetin aklından geçenlerden daha fazlası sosyal demokratların Kürt raporlarında vardı.
Gel gör ki, bizde bırakın sağ seçmeni sol seçmen bile çaktırmadan muhafazakâr ve milliyetçidir. Hele de sosyal demokratlar bugünkü DTP'nin o zamanki adamlarını milletvekili olarak partilerine de alınca, bizim halk "gıcık" kaptı.
Geçmişten günümüze sosyal demokratlara olan seçmen desteğinin azalmasındaki en önemli faktör de bazılarının yakıştırmasıyla bu "Kürtçülük işi"dir.
Baykal bu işten ders çıkardığı için yoğurdu üfleyerek yiyor.
İşte solun sosyal demokratlara anlatmayı beceremediğini, şimdi Erdoğan "en muhafazakâr seçmene" sabah akşam anlatıyor.
Hayatta böyle mevzuları sevmeyen hatta yıllarca bu yüzden solculardan nefret eden muhafazakâr seçmen de, efendi efendi Erdoğan'ı dinliyor. Hiç sorun çıkarmıyormuş gibi görünüyor.
Uzun lafın kısası, Başbakan Erdoğan dün kendi il başkanlarını toplayıp yaptığı gibi, ulu orta halka açık açık anlatarak muhafazakâr kesime inanılması zor bir "format" atıyor. Tabiri caizse, muhafazakâr kesimi yeniden formatlıyor.
Bu gerçekten çok önemli ve başarırsa küçük dilimi yutacağım!
Fenerbahçe'ye şimdiden elveda!
Beşiktaş toparlar demiştim, Galatasaray mükemmel gidiyor demek de zorundayım.
Fenerbahçe ligdeki son maçlarını zorlanarak alarak tehlike sinyallerini vermişti. Twente karşısında çöktü.
Korkum o ki, Fenerbahçe giderek kötüye gidecek. Ligde Galatasaray'ı takip etmekte zorlanacak.
Sorun nedir bilmiyorum ama bu Galatasaray bu Fenerbahçe'ye ligde de fark atar. Açık ara şampiyon olur!
Yorum Yap