Dolar

42,8060

Euro

50,2147

Altın

5.952,31

Bist

11.335,05

Kriz fırsatını kim verdi?

15 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-26 09:07:50

Kriz fırsatını kim verdi?
Saat 11.06'da Kıbrıs-Hatay istikametinde olan uçağımız 21.000 feet'te seyrediyor.

Hatay'dan sonra rotayı değiştirip Akdeniz'e yönelen RF-4E tipi askeri keşif uçağımız, 11.42'de Suriye sınırında 200 feet (yaklaşık 61 metre) seviyesine kadar alçalıyor.

Bu alçalmanın sebebi "radar sisteminin test edilmesi" olarak açıklandı.

200 feet'le Suriye hava sahasına giriyor ve 11.47'ye kadar 5 dk. süreyle Suriye hava sahasında seyrediyor.
Uçağımız bu ihlal sürecinde Suriye makamları tarafından ikaz edilmiyor.

Hatay'a ulaşıp tekrar Akdeniz'e yöneldiğinde Suriye karasularına 13 mil açıkta vuruluyor ve atılan füzenin etkisiyle Suriye karasularına yönelip 8 mil açıkta düşüyor.

Dışişlerinin çizdiği tablo bu.

Suriye ikaz ve inişe zorlama gibi teamüllere riayet etmedi.

Uçağımızın uluslararası sularda vurulduğu doğruysa, kuşkusuz uluslararası hukuk açıkça ihlal edildi.
BM 51. maddedeki meşru müdafaa dâhil, uluslararası hukuktan doğan haklarımız "mukabele-i bilmisil"le birlikte elbette ki saklıdır.

Suriye karasularında uçmak zorunda değil

Ama bireysel inisiyatif kullanan bir tek F-4'ün peşinden milyonlar sürüklenirken, manzaraya soğukkanlı bir nazar gerekir.

Keşif ve gözetleme uçakları istihbarat uçakları sınıfındadır.

Keşif ve gözetleme de bir istihbarat faaliyetidir.

Bu tür bir uçakla karşı ülkenin hava sahasını ihlal ettiğinizde (hele bu ülke gerilimin zirve yaptığı Suriye'yse) casusluk algısı oluşur.

Davutoğlu'nun "silahsız, solo uçuş ve test uçuşu" cevabı benim kuşkularımı izale etmiyor.

Uçağımız, en alçak irtifada Suriye hava sahasına girip 5 dk. süreyle ihlal yapmak zorunda değildi.

Bu bölge uydular ve insansız hava haraçları marifetiyle zaten tarassut altında tutulmaktadır.

Yani uçağımızın Suriye karasuları üzerinden uçması gerekmiyor.

Gerginlik zirvedeyken ihlal neden?

"Efendim bunlar hep oluyor, Yunanistan'la da oldu" gibi laflar burada geçerli değil.

Zira Türkiye, Esed yönetiminin zulüm yaptığı iç bunalımda açıkça taraf olmuş durumda.

Esed rejimini devirmeye çalışan Suriye Ulusal Konseyi, varlığını 23.8.2011'de İstanbul'daki toplantıdan duyuruyor.

Yani bu ülkeyle gerginliğinizin zirvede olduğu çok özel bir zamandasınız.

Esed rejimiyle biz, İsrail, ABD ve İran'ın içinde bulunduğu psikolojik formattayız.

Geçen sene İran, İsrail'e ait 4 ve ABD'ye ait 2 predatörü düşürdüğünü açıklamıştı.

Bu uçaklar pilotlu olsaydı, tereddütsüz yine aynısı yaşanacaktı.

İsrail de hava sahasını ihlal eden bir İran uçağını ikaz etmez, kuşkusuz derhal düşürür.

Türkiye'yle Suriye'nin içinde bulunduğu encam ve yaşadığı kriz de böyledir.

Uçağımızın vuruluşundan 3 gün önce Rusya, Çin, İran ve Suriye ortak bir askeri tatbikat yapacaklarının resmen açıklamışlardı.

Türkiye'nin içinde yer aldığı stratejik bloka karşı kararlılık duruşuydu bu.

Yine bu süreçte New York Times, CIA ve Türkiye işbirliğinde Suriyeli muhaliflerin silahlandırıldıklarını yazdı.
Malatya'da kurulan füze savunma sisteminin hedefinin İran olduğu malumdu.

Hal böyleyken, istihbarat uçağımızın koca Akdeniz'in uluslararası suları dururken, sanki siyasal barış konjonktürü varmış gibi, üstelik en alçak irtifada Suriye hava sahasını 5 dk. ihlal ederek seyretmesi nasıl okunmalı?

Üstelik uçağımız nedense tam Suriye hava sahasına girerken 200 feet'e alçalıyor.

Taciz ve tahrik olarak algılanabilecek bu rotaya neden izin verildi?

"Suriye'yle gerginlik yaşadığımız bu süreçte saha ihlali yapmayın" talimatı neden verilmedi?

Bu açıkça Suriye'ye kriz fırsatı vermek, başarılı/güçlü bir hükümetin kucağına ateş topu atmak demekti.

Suriye de hukuksuz ve sorumsuzca bu fırsatı değerlendirmiştir.

Söylediklerim, Türkiye'yi bu krizde haksız gösterme gibi bir manipülasyonla karşılanamaz.

Yunanistan'la yaşanan genel gerilimin aksine Suriye'yle yüksek ve özel bir gerilim sürecindeyken bu ihlal yapılmamalıydı.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara