Dolar

42,8060

Euro

50,2147

Altın

5.952,31

Bist

11.335,05

Çok amaçlı psikolojik harekât

14 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-17 07:22:55

Çok amaçlı psikolojik harekât
 İslam coğrafyasını infiale boğan "Müslümanlar'ın Masumiyeti" filmi kuşkusuz iki yönlü bir misyona angajeydi.

Filmin piyasaya sürülmesiyle İslam âlemine yönelik tahrik operasyonu, filme tepki olarak beklenen, aslında güçlü bir ihtimalle inşa edilen saldırıyla da ABD ve Hristiyan Batı'ya yönelik bir psikolojik harekât.

Sanatın kendini hür bir şekilde ifade etmesi gibi safdilliklerle asla karşılanamayacak bir kurgudur yaşanan.

Film gerekçe gösterilerek ABD Libya Büyükelçisi'nin öldürülmesi elbette ki spontane bir kriminolojik olay değildir.

Filmin galası, haziranda Hollywood'daki Vine Theater'da "Bin Ladin'in Masumiyeti" adıyla yapılmış.

Saldırı, filmin gösterime takdim edilmesinin hemen akabinde değil de neden şimdi?

Saldırının Kaddafi'nin öldürüldüğü Libya'da yapılması ve ABD Başkanlığı seçimine az bir zaman kala cereyan etmesi de önemli elbette.

Ama nihai parametreler bunlar değil.

Oyuncu kadrosu, "Çöl Savaşçıları" adlı antik Mısır temalı bir filmde oynadıklarını zannediyorlar.

Oyuncuların icra ettikleri replikler bile değiştirilmiş.

İslam'a hakaretler yağdırırken "bu filmle İslam'ın nefret içerikli bir din olduğunu göstereceğim" diyor yönetmen Sam Bacile.

İsrail-Amerikan çifte vatandaşı olan yönetmen "Sam Bacile" ismini kod olarak kullanıyor.

Asıl adının Nakoula Basseley Nakoula olduğu kuvvetle muhtemel.

Tuhaf olan, Nakoula'nın daha önce, sahte kimlikle dolandırıcılık yaptığı suçlamasıyla 21 ay hapis ve 790 bin dolar tazminat cezasına çarptırılmış olması.

Bu operasyonel yapım, Bacile'in ilk ve tek filmi mi acaba?

Yönetmenlik/yapımcılık hayatının ilk ve tek filmiyse, psikolojik operasyonda tek seferliğine kullanım kuşkusu güçleniyor.

Bacile, "Bu film için 100 İsrailli bağışçıdan 5 milyon dolar aldım ve filmi İsrail için yaptım" diyerek en kritik açıklamasını yapıyor.

İşte bu filmin yapımını kimler neden istedi sorusu burada anlam kazanıyor.

Filmin yönetmeni Bacile, küresel entrikanın sadece görünen basit bir oyuncusu.

Filme destek veren ABD'nin Florida eyaletinde Kur'an-ı Kerim yakan rahip Terry Jones da öyle.

Müslümanlar'la Hristiyanlar'ın arasına nifak sokmanın gayesi ne olabilir?

Libya İçişleri Bakan Yardımcısı Venis eş-Şerif, ABD'nin Bingazi Konsolosluğu'na düzenlenen saldırının, "Ensaru'ş Şeria" adlı grup tarafından gerçekleştirildiği açıklamasını yapıyor.

Ama Ensar'uş Şeria grubu, İslam'a hakaret içerikli filmi protesto gösterilerinde ABD Büyükelçisi'nin öldürülmesi olayıyla ilgisi olmadığı açıklamasını yapıyor.

ABD ve Libya bu grubu layıkıyla tanımıyor.

El Kaide şüphesi de var.

Lakin saldırıyı üstlenen yok.

Komplo teorisi üretmeyelim elbette ama stratejik ve adli bir akılla bakalım.

Yaklaşan ABD seçimlerinde Cumhuriyetçi Romney karşısında Obama'yı şimdiden yaralamak veya Arap Baharı'yla başlayan özgürleşme sürecini tersine çevirmek gibi amaçların sadece görünen yakın hedefler olduğunu düşünüyorum.

Ama uzun vadedeki asli hedef bence şudur:

Huntington'un medeniyetler çatışması tezini diriltmek, bunun için de ön şart olarak Batı'da İslamofobia'yı güçlendirmek.

Doğal olarak marjinal karşı tepkiler doğuracak operatif yapımlar/olaylar sistematik şekilde tetikleniyor.

Ve tahrik sonrası gelişen saldırıların topyekûn İslam'la ilişkilendirildiğini ve operatif bir algı yönetiminin sahnelendiğini görüyoruz.

Benim kanaatim; filmin yapımını yöneten ve teşvik eden gizli aktörlerle, Libya'da ABD Büyükelçisi'ni öldürten aktörlerin kuvvetle muhtemel aynı olduğudur.

Bu minvalde özellikle Neo-Con mahfillerle kol kola görev yapan Bush döneminin etkin kliklerinden küresel Armageddoncu akım öne çıkıyor.

Neo-Conlar, Huntington'un ortaya attığı "Medeniyetler Çatışması"nın başladığına inanıyorlar.

Onlara göre, 4. dünya savaşı 11 Eylül'de başladı ve Ortadoğu'da sürecektir.

Bush döneminde sıkça söylenen ve etrafında komplo teorileri oluşturulan Armageddon yani Kıyamet Savaşı'nın Ortadoğu'da patlayacağına son muharebesinin de Kudüs yakınlarındaki Megiddo Tepesi etrafında gerçekleşeceğine inanılıyordu.

Hatırlarsanız "seçilmiş" olduğunu söyleyen Bush döneminde küresel Armageddoncular ve Neo-Con'ların bu savaşı çıkarmaya çalıştığı çok yazılmıştı.

Bu sistematik süreç Leo Strauss'ın çocukları Neo-Conların da arzuladığı şekilde "Tanrı'yı kıyamete zorlamak"tır.

"Tanrı'yı kıyamete zorlamak" tabiri, Texas Hristiyan Üniversitesi'nden "Green Honors Chair Professor of Journalism" ödülü alan, aynı adlı kitabın yazarı gazeteci Grace Hallsell'e aittir.

Bu sürecin işlemesi, medeniyetler arası polarizasyonun yükselmesi elbette ki demokratların değil cumhuriyetçilerin kazanmasını gerektiriyor.

Madalyonun böyle bir yüzü de var.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara