Suudi Bahar'ını beklerken...
15 Yıl Önce Güncellendi
2011-09-20 12:55:50
Arap devrimleri bütün bölgeyi etkisi altına alırken, Suudi Arabistan bu dalgadan çok etkilenmedi. Kral milyar dolarlık yardım paketleri ile olası bir halk ayaklanmasını önledi belki, ancak bu madalyonun yalnızca ‘görünen yüzü’. Suudi Arabistan kendi devrimini ‘sessiz ve derinden’ yaşıyor…
Suudiler 22 Eylül’de ikinci kez yerel seçimler için sandık başına gidiyor. Kadınların bu seçimlerde oy kullanıp kullanmayacağı ise halen bir muamma. Aslında bu muamma yeni değil, uzun yıllardır sürüyor…
Ülkede ilk kez 2005 yılında yapılan yerel seçimlerde kadınlar oy kullanamadı, ancak ‘bir sonraki seçimler için söz’ aldı. Dört yılın ardından 2009’da ikincisi yapılması gereken seçimler ‘seçmen kitlesini genişletme ve kadınların da oy kullanmasını sağlayabilme’ gerekçesiyle Eylül 2011’e ertelendi. Ancak kadınlara verilen sözün bu seçimlerde tutulup tutulmayacağı halen belirsiz...
Bu yılın mart ayında Seçim Komisyonu Başkanı 'kadınların oy kullanmasına henüz hazır değiliz' dedi. Gerekçe olarak ise 'her kadının kimlik kartının olmamasını ve kadın ve erkekler için ayrı seçim merkezleri düzenlemenin zorluğunu’ gösterdi. Ancak Suudi kadınlar tüm bu bahanelere uzun zamandır hazır. Zira Onlar ne başkanın ‘hazır değiliz’ söylemi ile, ne de öne sürdüğü gerekçeler ile ilk kez karşılaşıyor…
2005’teki ilk seçimler öncesinde ilan edilen tüzük, kadınların oy kullanması ya da aday olması ile ilgili herhangi bir yasak getirmiyordu aslında, ancak anayasada geçen 'muvatın' (vatandaş) kelimesinin sadece erkekleri kapsadığı, bu nedenle tüzüğün kadınlara seçim sürecine dahil olma hakkı vermesinin anayasaya aykırı olacağı söyleniyordu. Kadınlar anayasada yer alan bu tabirle her iki cinsin kastedildiğini ve hem seçme hem seçilme haklarının olduğunu kanıtlamak için ciddi bir savaş verdi.
Adaylığa olmasa da, oy kullanmaya ‘bir adım’ yaklaşan Suudi kadınlara 2011 seçimlerine giderken Şura Konseyi’nden de destek geldi. Siyasi parti ve parlamentonun bulunmadığı ülkede Kral’a danışmanlık yapmak üzere kurulan ve üyeleri Kral tarafından atanan Şura Konseyi, kadınların ‘şeriat hükümlerine uygun olarak oy kullanabilmesi için gerekli olan düzenlemelerin yapılmasını’ tavsiye etti. İlk etapta bazı üyelerin ‘veto’su ile karşılaşan tavsiye niteliğindeki bu karar, çoğunluğun onaylaması sonucunda kısa bir süre önce resmen Kral’ın nihai onayına sunuldu.
Ancak Suudi kadınlar 7 sene sonra gelinen bu noktadan çok da memnun değil, çünkü taleplerine tam anlamıyla cevap verilmediğini düşünüyorlar. Aslında Onların asıl talebi yalnızca oy kullanmak değil, aynı zamanda seçimlerde aday olmak. Suudi kadınlar geçen bunca zamanın ardından artık haklarını ‘yarım yamalak değil, bir bütün olarak’ elde etmek istiyor!
Zaten sosyal medya üzerinden başlatılan birçok kampnya bu doğrultuda faaliyet gösteriyor. Ülkem anlamındaki ‘Baladi’ adlı kampanya bunlardan en önemlisi. 2011’in ilk aylarında facebook’ta oluşturulan kampanyanın temel amacı kadınları seçimlerin her aşamasına dahil etmek…
Kadınların yaklaşan seçimlere katılıp katılmayacağına dair devam eden tartışma Suudi medyasında geniş yankı bulurken, bir süre önce ekranlara da taşındı. El Arabiya televizyonunda canlı yayınlanan bir tartışma programında Baladi kampanyasının önde gelen üyelerinden Fevziye El Hani ile Hatun El Fassi; Şura Konseyi üyesi Abdulrahman Hamud El İnad ve Seçim Komisyonu Başkanı Cudey bin Nahar El Kahtani ile karşı karşıya geldi. Program tarafların taleplerini ve argümanlarını net bir şekilde ortaya koyması bakımından önemliydi.
Kahtani kadınların oy kullanması ile ilgili temelde bir itiraz olmadığını, ancak zaman kısıtı ve teknik eksikliklerin katılımı zorlaştırdığını ileri sürerken, seçimlerde görev alabilecek donanımda kadın personel sayısının azlığı nedeniyle ‘haremlik selamlık’ kurallarına uyulamayacağına dair endişesini dile getirdi.
Baladi Kampanyasının başkanı Fevziye El Hani ise Seçim Komisyonu’nun öne sürdüğü ‘altyapımız yetersiz’ gerekçesini kabul etmiyor. Ona göre kadınların oy kullanması için yeni binalara gereksinim yok, mevcut binalar bu ihtiyacı karşılamak için yeterli. Şura Konseyi’nin, ‘seçme ve seçilme hakkı tartışmasını referanduma götürelim’ önerisine de şiddetle karşı çıkan El Hani, ‘tartışmaya dahi tabi tutulamayacak bu temel hakkın referanduma götürülmesinin kabul edilemez olduğunu’ savunuyor.
‘Gerekli düzenlemelerin yapılması’ için tavsiyede bulunan Şura Konseyi üyelerinden El İnad bu konuda ‘ılımlı’, gerçekten istenildiği takdirde kadınları bu seçimlere dahil edecek düzenlemelerin yapılabileceğini düşünüyor. İnad’a göre bu düzenlemeler seçimlerin birkaç ay ertelenmesine neden olabilir, ancak zaten iki senedir erteleniyor. Fakat ‘seçme hakkının yanı sıra seçilme hakkının’ da verilmesi için ‘daha uzun bir zamana’ ihtiyaç var.
Hatun El Fassi ise ‘tam katılım’ dışında bir alternatifi kabul etmediklerinin altını çizerek bu konuda taviz vermeyeceklerini belirtiyor. El Fassi’ye göre Şura’nın tavsiye kararı kadınların taleplerini ‘yalnızca oy verme’ düzeyine indirgiyor. Oysa O ve beraberinde birçok aktivist, seçim tüzüğünün kendilerine ‘aday olma’ hakkı da verdiğini anlatmak için uzun zaman uğraştı.
Konuyla ilgili özel olarak görüştüğüm Hatun El Fassi kadınların oy kullanması ile ilgili öne sürülen bahanelerin kendi içinde ‘tutarsız’ olduğunu ifade ediyor.
Seçim Komisyonu Başkanı teknik altyapının yetersiz olduğunu öne sürerek ‘uluslararası standartlarda bir seçim yapmalarının bu şartlarda mümkün olmadığını’ söylüyor, ancak El Fassi’ye göre bakanlık kadınları sistemin dışına iterek uluslararası standartları zaten çiğniyor.
King Suud Üniversitesi’nde öğretim üyesi ve aynı zamanda köşe yazarı olan Hatun El Fassi kadınlar oy kullanmadığı takdirde bu seçimlerin ‘illegal’ olacağını da ekliyor sözlerine: ‘Toplumun yüzde 50’sinin temsil edilmediği bir seçim ‘meşru’ sayılamaz.’ diyerek…
Seçimlere iki hafta gibi az bir süre kaldı, ancak kadınları memnun edecek yönde bir gelişme hala yok. Kampanyaya katılan kadınlar seçimleri erteletmek için verdikleri mücadelenin yanı sıra, kendi belediye meclislerini kurmak ve hemcinslerini hakları konusunda bilgilendirmek için çalışmalara başladı. Seçimlerin ‘tamamen’ dışında tutuldukları takdirde ise ‘çok daha geniş katılımlı bir boykota hazırlanıyorlar.
Sevindirici olan birşey var ki, o da Suudi toplumunun bu konuda büyük ölçüde kadınların yanında olması. Kadınların seçimlerde oy kullanmasına ve aday olmasına yönelik toplumsal muhalefet, ‘araba kullanmalarına’ olduğu kadar güçlü değil. Bunda en önemli etken kuşkusuz kadınların seçme ve seçilme hakkına ‘İslami temelde herhangi bir itiraz’olmaması...
Arap Baharı Suudi Arabistan’ı etkilemedi belki, ancak Hatun El Fassi’nin de dediği gibi, devrimler kadınlara büyük bir ‘cesaret’ verdi.‘Devrim’ kelimesini kullanmaktan dahi korkan bir neslin yerini, ‘değişime inanan ve ondan korkmayan genç cesur kadınlar aldı.
Talepleri yine ‘bir başka bahara’ kalacak da olsa, şu bir gerçek ki kimse kadınlardan bu baharı sonsuza dek çalamayacak…
(Bu makale 18.9.2011'de Radikal'de yayınlanmıştır.)
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap