Katar enteresan bir yer. Çok değil, kısa bir süre öncesine kadar hiç kimsenin bilmediği, umursamadığı ufacık tefecik bir ülkenin gittikçe dünya sahnesinde daha fazla rol alması, adından söz ettirmesi kayda değer bir başarı…
İnsanlar giderek daha çok merak ediyor, 'bu ülkenin olayı nedir' diye soruyor…
Önceleri nerede yaşadığımı soranlara Katar cevabını verdikten sonra mutlaka ikinci bir açıklama yapmam gerekirdi.
Bu ülkenin nerede olduğunu bilen fazla yoktu zira. Körfez'de bir ülkeydi işte.. Sahi, Körfez nerdeydi ki?
Tatar-Tataristan diyenlerle dahi karşılaştığım oldu…
Genelde insanlara bir fikir vermek için 'Dubai'ye yakın' diye ekler oldum sonraları. Dubai deyince kulağa daha bir hoş geliyordu yaşadığım yer!
Ama şimdi bakıyorum, gittikçe daha fazla insan merak ediyor burayı. Soruyor, soruşturuyor, araştırıyor. Neden bu küçücük ülkenin adını çok sık duyar olduk diye merak ediyor.
Geçenlerde bir okuyucudan aldığım bir email, uzun zamandır yazmam gereken ancak ertelediğim bir konuda yazmam için teşvik oldu: Bu Katar'ın olayı nedir?
Merak edenler, gelmeyi düşünenler, ya da hala ‘Katar nerde’ diye soranlar için… Ve en önemlisi uzun zamandır devam eden kişisel gözlemlerimi not düşmek için yazıyorum.
Genel olarak Katar'ı farklı kılan, gelişmesi ve adını duyurmasında rol oynayan bazı faktörler var. Bunlardan ilk aklıma gelenlere madde madde değineceğim…
* Para Para Para: Evet, para elbette herşeyin anahtarı. Aklınıza hayalinize gelmeyecek kadar çok paraları var. Aklınızın almayacağı kadar da harcama yapıyorlar. Bazen o kadar ki, elin yabancısı olarak sizin içiniz acıyor, 'yazık o kadar paraya’ diyorsunuz. Ama doğal gaz ve petrolden çok sağlam gelir elde ediyorlar ve bu daha uzun bir süre devam edecek gibi görünüyor. Sadece doğal gaz ve petrol değil, daha kalıcı yatırımları da hatrı sayılır büyüklükte. Dünyanın lider firmalarıyla ortaklıkları, iştirakleri var. Aslında bugüne kadar birçok insan Dubai'nin daha zengin olduğunu düşünürdü, hala da düşünen var. Belki de daha ön planda oldukları için.. En uzun bina, 7 yıldızlı otel filan. Ama aslında öyle değil. Kişi başına 90 bin dolarlık gelirle dünyanın en zengin ülkesi burası. Aradaki fark şu; Körfez'in şımarık çocuğu Dubai biraz daha ‘şov’ amaçlı bir büyüme izlerken, Katar daha ağır, temkinli ve kalıcı adımlar atıyor. Bu yüzden dünyanın ilgisini çekmesi zaman alıyor.
* Vizyon: Bu, paradan sonraki en önemli madde bence. İstediğiniz kadar çok paranız olsun, onu nerede nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız bir kağıt yığınından öteye gitmez. O ufkun, o vizyonun, o dünya görüşünün olması lazım. İşte Katarlılar'da o var! Özellikle yönetici elit için (El Tani ailesi) çok rahat söyleyebilirim ki, ülke çok emin ellerde! Dünyadaki trendleri çok iyi okuyan, onu çok yakından takip eden, müthiş bir dinamik var burada. Buraya gelmeden önce kafamda var olan ‘Arap imaji’ tamamen yerle bir oldu diyebilirim. Herkesin kafasında ister istemez vardır ya, biraz olumsuz bir imaj.. -Amerika ileri, Arap ülkeleri geri - falan. Ben burada onun hiç de öyle olmadığını gördüm! Şakır şakır ingilizce konuşan, kendine güvenen, dünyayı bilen adamlar hepsi. Sanıldığı gibi 'kıroyum ama para bende’ havaları asla yok.
* Al Jazeera: Cezire bahsettiğim bu vizyonun en önemli göstergelerinden biri aslında. Emir'in 1996'da gerçekten çok doğru ve ileri görüşlü bir kararla kurduğu kanal bugün sadece Arap dünyasında değil tüm dünyada en önemli haber kanalları arasında yer alıyor. Finansal desteği Emir sağlıyor, ama monarşik bir yapı içinde oldukça özgür yayın yaptıkları söylenebilir. Dünyanın dört bir yanından alanında iyi gazetecileri getirtiyorlar. Özellikle Arap devrimleri sırasında yaptıkları habercilikle daha da bir konuşulur oldular. Bu medya gücü haliyle Katar'ı biraz daha öne çıkarıyor.
* Emir ve Şeyha Moza: Kendilerinin Katar'ın başına gelen en iyi şeylerden biri olduğunu düşünüyorum. Katar'ı gerçekten ileri taşımak icin çaba sarfediyorlar. Halk onları hakikaten seviyor. Şeyha Moza özellikle ülkedeki genç kadınların idolü, rol modeli.. Birçok alanda söz sahibi, güçlü bir kadın. Ülkenin modernleşmesi ve gelişmesine bir 'kadın eli'nin değmesi Katar'ı gözümde ayrı bir yere koyuyor. Ona sadece Katarlı kadınlar değil ben de hayranım...
* Eğitim: Katar'ı diğer Körfez ülkelerinden ayıran belki de en önemli maddelerden biri. Eğitime inanılmaz bir yatırım yapıyorlar. Bunda Şeyha Moza’nın etkisi tartışılmaz. Kendi devlet üniversitelerinin yanı sıra, Amerika’nın en iyi üniversitelerinin, alanlarında en iyi oldukları fakültelerinin bir arada olduğu bir eğitim şehirleri (Education City) var. Şeyha Moza'nın projesi.. Oraya girdiğinizde çok rahat kendinizi Amerika'da zannedebilirsiniz. Konuşulan anadil seviyesindeki ingilizce, hocaların kalitesi, ders programlarının, öğrenci aktivitelerinin, kütüphanenin zenginliği.. Bonus olarak da Katar devletinin cömertliği sonucu ortaya çıkan süper maddi olanaklar! Ülke ciddi bir eğitim merkezi olma yolunda da ilerliyor. Sadece bölgeden değil, bütün dünyadan öğrenci çekiyorlar ve daha da nasıl çekeriz diye uğraşıyorlar.
Yönetici ailenin eğitimlerini de yabana atmamak lazım. Hepsi çok iyi eğitim almış ve alıyor. Emir'in Şeyha Moza’dan olan oğlu, burada genç kızların hayallerini süsleyen prens, Şeyh Muhammed bin Hamad El Tani örnegin, buradaki Georgetown Üniversitesinin siyaset bölümünden mezunu. Şu anda Harvard’da master yapıyor. İngilizce, İspanyolca ve Fransızca'yı ana dili gibi konuşuyor. Kafalardaki Arap şeyhleri ve veliaht oğulları imajının çok dışındalar yani…
Sadece erkeklerin değil, kadınların eğitim seviyesi de yüksek. Şeyha Moza’nın zaten temel amaçlarından biri o. Kızların daha eğitimli olmasını sağlamak.
* Siyasi Etkinlik: Katar'ı bilhassa Dubai'den ayıran en önemli faktörlerden biri benim için.. Gerçekten siyasi bir aktör olmak için çabalıyorlar, çok önemli organizasyonlar, fuarlar, konferanslar yapıyor, bunlar için çok geniş bir bütçe ayırıyorlar. Burada olduğum süre içinde o kadar ciddi artış oldu ki bu sayıda, neredeyse her ay tüm dünyadan önemli isimlerin bir araya geldiği bir organizasyon oluyor. Parayı en çok harcadıkları alanlardan biri bu belki de..
* Kültürel Aktiviteler: Siyaset ile birlikte kültür-sanat ve spor aktiviteleri de beraber yürüyor. Özellikle 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak olmaları Katar'ı bir anda dünyanın gündemine soktu. 2022 için hazırlıklara başlıyorlar yavaş yavaş, ‘çılgın proje’leri var! O zamana kadar ne kadar gelişeceklerini hayal dahi edemiyorum!
Kültürel alanda da dikkat çekici adımları var Katar'ın. Tüm dünyadan birçok farklı kültürün bir araya geldiği, belli zamanlarda aktiviteler düzenledikleri büyük bir kültür köyü (Cultural Village) kurdular.
Onun dışında kayda değer bir müzeleri var. İslami sanat müzesi. Yabancıların en çok ilgisini çeken yerlerden biri. Dışı peçeli bir kadının yüzünden ilham alınarak tasarlanan, içi dünya standartlarında gerçekten muhteşem bir müze.. Şeyha Moza’nın en büyük kızı Şeyha Mayasa El Tani sorumlu, O idare ediyor. Onun da CV'si sağlam, Amerika'daki Duke Üniversitesi'nden mezun. Geçenlerde ünlü Economist dergisinde uzun bir yazı yayınlandı hatta kendisi ve yaptığı işlerle alakalı. Müzayedelere katılıyor, dünyadaki en iyi müzelerden parçalar getirtip özel sergiler düzenliyor.. Katar'ı bir kültür sanat şehrine dönüştürmek için uğraşıyor.
Bütün bu saydığım faktörlerden bağımsız olarak, bir de Katar ile alakalı bazı komplo teorileri var ki, yazımı onlarla noktalamak istiyorum. Buna göre Katar'ın son dönemdeki hızlı yükselişi bir Amerikan projesi.. 'Ortadoğu'daki büyük proje' için Katar bir piyon, bir ajan, bir maşa.. Türkiye'de yaygın olan ve birçok defa duyduğum bir teori bu. Özellikle Türk halkı herşeyin altında Amerika'yı aramaya meraklıdır zaten. Şahsi olarak bu teoriye katılmıyorum. Benim kafam komplo teorilerine calışmıyor. Daha da önemlisi, Müslüman bir Arap ülkesinin adından söz ettirmek, önemli bir güç haline gelebilmek için Amerika'nın çıkarlarına hizmet etmek zorunda olduğuna inanmıyorum. Bu düşünceyi de son derece oryantalist buluyorum. Katar birilerinin projesi ise El Tani ailesinin projesi olabilir. Bir sonraki nesil tahtı devraldığında herhangi bir aksilik çıkmazsa, ki şu an görünen çıkmayacağı yönünde, bu ülkenin adını uzun bir süre daha epey duyacağız…
Yorum Yap