Dünyamızı birçok kere yok edebilecek sayıya ulaşan mevcut nükleer silahların sayıları tecridi olarak azaltılmalı ve bu arada nükleer kulübe yeni katılımlar, yani başka ülkelerin nükleer silahlara sahip olma yönündeki çalışmaları da engellenmelidir!..
Eyvallah!..
İnsanların, hepsi de akla yakın çeşitli sebeplerle, nükleer silahlara karşı olmaları, anlaşılabilir bir şey.
Ama nükleer silahlara sahip olan devletlerin, kendilerinde olanların azaltılmasına bile razı olmazken, başka devletlerin sahip olmasını istemiyor oluşları, tuhaf...
Nükleer silahlara sahip olmayan devletlerin, var olan nükleer silahlarda azaltma yoluna gidilmesi, hatta tamamen imha edilmelerini talep etmeleri ve bu arada yeni sahip olma derdinde olanların da bu sevdadan vazgeçmelerini istemeleri, normal bir şey.
Ülkemizin nükleerle ilgili tartışmalardaki konumu, yukarda aktarmaya çalıştığımız kategorilerden farklı bir manzara arzediyor. Bunun sebebi ise İran'la ilgili gelişmeler.
Komşumuz İran'ın nükleer sahadaki çalışmalarında aldığı mesafenin bir gün nükleer silah üretebilme aşamasına da gelebileceği yönünde bir kanaat var ve bu da, birtakım devletlerin uykularını kaçırıyor.
Uykuları kaçan devletler, özellikle de ABD ve İsrail, İran'ın nükleer çalışmalarına bir sınır getirilmesi ve bu devletin asla nükleer silaha sahip olmaması gerektiğini düşünüyor ve bunun için yoğun bir mesai harcıyorlar.
İran komşumuz ve konu, tabii olarak, bölgemiz açısından önemli bir konu.
Konu ile alakalı uluslararası görüşmeler, zirveler, kulis faaliyetleri, tehditler, teklifler, şantajlar... gırla gidiyor.
Nükleer silahların olmadığı bir dünya, kendisi bu türden silahlara sahip olmayan Türkiye açısından da arzu edilebilir bir durum.
Ancak, bölge sözkonusu olduğunda, mesela İsrail'in sahip olabilmesi ve ama İran'ın ya da başka bir ülkenin sahip olmaması gerektiği yönünde oluşturulan tuhaf bir hava sözkonusu.
İran'ın nükleer teknolojiye sahip olmaması için hareketlenenlerin, İsrail'i ağızlarına bile almıyor oluşları, belli ki Türkiye'yi rahatsız ediyor.
Ancak Türkiye'deki belli bir kesim, Türkiye'nin İran aleyhtarı lobiye katılmak yerine, bölge ve dünya gerçeklerinden hareketle oluşturduğu poitikalara sıcak bakmıyor ve bu durumu 'İran yandaşlığı' olarak değerlendirmekten de geri durmuyor...
İran'a karşı uygulanması planlanan her türlü sert tedbirde ülkemizin de yerini almasını isteyenler, 'peki ama ya İsrail'in sahip olduğu nükleer silahlar?' denildiği zaman 'dut yemiş bülbüle' dönüveriyorlar...
İran'la ilgili meselenin müzakereler yoluyla çözülmesi tekliflerini ellerinin tersiyle itmekten yana olanlar, İsrail'le ilgili durumun müzakere edilmesine bile şiddetle karşı çıkıyorlar...
Bu ülke vatandaşı olup bu ülkede yaşayan ama bu ülkenin menfaatlerinden çok kendilerini yemleyen ülkelerin menfaatleri için kılıç (ya da kalem) salladıkları anlaşılan bir kesim var ülkemizde... Ve bunlar, başka türlüsüne güçleri yetmeyeceği için olsa gerek, konulara lise sıralarında münazara yapar gibi yaklaşabiliyorlar ancak.
Doğrudan ifade etmeye cesaret edemedikleri: "Birçok batı ülkesinin ve İsrail'in nükleer silahlara sahip olmaları normal ama İran'ın böyle bir silaha sahip olması normal değil" şeklindeki temel tezlerini, anlamsız argümanlar kullanarak savunmaya çalışanlar, haklı temellerden hareketle karşı çıkanlara: "Siz kimden yanasınız?" şeklinde soru bile yöneltebiliyorlar.
Biz de onlara soruyoruz: Peki birader, ama siz kimden yanasınız?..
Milli Gazete
Yorum Yap