Sağ olsun, Mülkiye öğrencileri beni geçtiğimiz günlerde 'yılın yazarı'seçtiler. Genç Mülkiyeli Kulübü'nün okulda yaptığı ankette ismimiz çıkmış. ?Eyvallah? deyip aldık ödülü. Törende, parti liderleri gittikleri şehrin takımının atkısını nasıl takıyorsa biz de Mülkiye atkısını taktık, ödülümüzü aldık. Sıra konuşmaya geldi.
İhtiyarlatan konuşma
Nihayetinde benden genç insanlar. Biz de orada 'birisi' olarak bulunuyoruz nereden baksan, bir şeyler söyleyeyim dedim. Şöyle bir laf ettim:
?Bu okullardan mezun olan insanlar hayatta birçok şeyi yapabilirler.
Eğer ne yapacağınızı, nasıl bir hayat yaşayacağınızı bilmiyorsanız karar verirken şöyle düşünün. Hayatta ne yapacağınıza yapabildiklerinize göre değil, yapamadıklarınıza göre karar verin.
Çalışma yerlerindeki ikiyüzlülüklere katlanamıyorsanız, yalan söyleyemiyorsanız, başkalarının derdini dert etmeden duramıyorsanız, kafanıza estiğinde çekip gitmemeyi beceremiyorsanız mesela, karar verirken bu beceriksizliklerinizi hesaba katın.?
Ben kafa çekerken
Böyle şeyler söyleyince de insan kendi nasıl ihtiyarlamış hissediyor.
Ya da böyle konuşmaya başlayınca ihtiyarlıyorsunuz. Sonra -yapmaz olaydım- kulüpten genç, güzel bir hanımefendiye -Ah! Yapmaz olaydım- üniversiteye giriş yılımı söyledim. Demez mi ?Ben o zaman iki yaşındaydım? diye. Bakınız 'İlkokuldaydım' demiyor, ortaokul zaten hiç mümkün değil. Ama insan iki yaşında da olur mu! Demek iki yıl sonra ben üniversite barlarında kafa çekerken doğmamış insanlar üniversiteye girecek. Yavaş yavaş öğreniyorum tabii 'Adama bak! Ceyar gibi namussuz!? filan gibi espriler yapmamayı, siyah-beyaz televizyondan bahsetmemeyi, karşımda anlamaz bakışları göre göre.
Müjde Ar
Ben üniversitedeyken konuşmayı öğrenen, Cumhuriyet Ankara'ya girdiğimde anaokulunda oyuncak çamurla oynayan ve ilk aşk acısı çekip kalbimi sökerken okumayı söken bu genç hanımla yürürken aklıma Müjde Ar geldi. O sevgili kadın bir gün şunu anlatmıştı annesi Aysel Gürel'le ilgili:
?Bazen aynanın karşısına geçer ve şöyle derdi: 'Aaa! Bana bu ihtiyar makyajını kim yaptı acaba?'?
Muhtemelen ben de öyle diyeceğim. Muhtemelen sen de. Çünkü hepimiz yapamadıklarımızla yaşlanacağız, beceremediklerimizle. O beceremediğimiz, becerenlere bazen kızıp bazen imrendiğimiz şeylerin hiçbirini öğrenemediğimiz için hiç anlamayacağız ihtiyarladığımızı, hep şaşıracağız.
Erdem arzuyu galebe çalınca...
Ama hiç değilse yaşlanmanın ne zaman başladığını ıskalamamalı herhalde. Yanımda genç, güzel hanımefendi varken düşündüm bunu. Daha ne çok yapacağını, ne çok yıkacağını, sonra yeniden yapacağını düşünürken... O zaman işte anladım, yaşlanmak yıkıp geçmediğin, yıkıp geçemediğin, biriktirdiklerine merhamet duyduğun zaman başlıyor.
Birikmeye başladığında, yaptığını bozmaya gücün olmadığını düşündüğün anda başlıyor. Erdemin arzuyu galebe çaldığı gün başlıyor ihtiyarlık.
Sessizleştiğinde...
Alışmak lazım. Şimdiden alışmak lazım.
Mülkiyelilere teşekkürler...
Yapamadıklarım
18 Yıl Önce Güncellendi
2009-05-10 11:58:00
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap