Hakikaten de insan havaya giriyor. 'Neden olmasın?' demeye başlıyorsun. Alman Milli Takımı'nı niye yenemeyelim? Nasılsa Almanların ne yapacağı belli. Onlar, sistem adamı. Biz öyle miyiz ya! Bizim ne yapacağımız belli değil. Aniden her şey olabilir. Öyle ki kimse 'Oyunumuzu saha yansıtalım', 'Biz kendi oyunumuzu oynayalım' falan gibi klişeleri bile söylemedi bu sefer. Bu sefer tamamen abrakadabralı durumlar var. Yani vardı... Ta ki...
El Cezire-İngilizce durmadan Türkiye Milli Takımı'ndan söz ediyor. Önceki günkü maçı yorumlayan spor haberleri sunucusu şöyle diyor:
?Almanlar, Türkiye'ye kendi ilacını tattırdı. Son dakika golüyle Türkiye turnuvadan elendi. Türkler bu turnuvanın galibi olmayabilir ama hiç kuşkusuz en renkli takımıydı.?
Neşeli, rahat bir hava
Bu rengârenk durum o kadar afişe oldu ki önceki gün İsviçre'den maçı sunanlar, dün maçı uluslararası kanallarda yorumlayanlar ne zaman Türkiye Milli Takımı'ndan söz etseler tatlı tatlı gülmeye başlıyorlar. Önceki günkü maçın havası da öyleydi. Oyuncular gülüyordu, seyirciler gülüyordu. Öyle neşeli, rahat bir hava. Olması gerektiği gibi.
Bahse girerim, dünya ulusları Almanya'yı değil Türkiye'yi daha çok izledi bu oyunda. Nihayetinde o sıkıcı sözü bütün dünya bilir:
?Futbol 90 dakika süren ve sonunda Almanların kazandığı bir oyundur?.
Almanların durmadan kazanan sıkıcı takımlarına karşılık Türkiye'nin, hakikaten sağı solu belli olmayan oyunu ve oyuncuları.
Ama bütün bunların ötesinde maçın en renkli görüntüsünü bence Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan ve eşi verdi. Başörtülü kadınlar da sevinçten zıplayıp kocalarıyla sarmaş dolaş olabiliyorlarmış, Türkiye bunu gördü. Bence daha çok yapılmalı ve daha çok gösterilmeli.
Bu arada Cumhurbaşkanı Gül'ün her golden sonra Doğan'a dönmesi ve karşısında Çamlıca tepesinde kavuşan sevgililer gibi sarmaş dolaş olmuş Doğan çiftini görmesi de şahane bir hadiseydi.
Başka bir Türkiye görüntüsü
Maçın öncesinde, milliyetçi bir sima olan Rüştü'nün ırkçılığa karşı mesaj okuması olsun, Gül'ün Merkel'le AB'ye girmiş gibi yan yana oturması olsun, Doğan çiftinin yanak yanağa sevinç görüntüleri olsun, sahadaki oyuncuların sanki Fransızmış, ne bileyim Brezilyalıymışçasına rahat rahat oynamaları olsun... Başka bir Türkiye görüntüsü vardı İsviçre'de.
Dertsiz tasasız bir Türkiye görüntüsü. Darbeciler ve dinciler diye ikiye ayrılmamış gibi sanki. Sanki ekonomik ve siyasi krizleri yaşamıyormuş gibi. Başımız her bakımdan çok fena belada değilmiş gibi.
Sadece bir oyun değil
Maçı izlerken bunu düşündüm. Futbol, 90 dakika süren ve sonunda mutlaka Almanların kazandığı bir oyun değildir sadece.
Futbol, 90 dakika süren ve Türkiye'nin kendini başka ve daha aydınlık bir aynada görmesine neden olan bir oyundur.
En iyi ihtimalle penaltılara kalır ve oyun bittiğinde Türkiye gerçekliğine geri döner. Işıklar söner ve gösteri biter.
Not: Ne yalan söyleyeyim, bunları yazıyorum ama Paris'te Sorbonne Meydanı'nda maçı izlerken yerimden kalkıp dev ekrana uğur olsun diye dokunduğumu da itiraf etmeliyim. Bir işe de yaramadı, o ayrı.
MİLLİYET
Yorum Yap