Dolar

42,6940

Euro

50,1988

Altın

5.922,26

Bist

11.456,34

?Siyaset Meydanı? ve ?32. Gün?

18 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-24 02:50:00

?Siyaset Meydanı? ve ?32. Gün?

Korktum. Ve dedim ki ?Memleketin durumu sandığım kadar kötüymüş?.
Perşembe akşamı Siyaset Meydanı'nda Leyla Umar ve Ayşe Önal'la birlikte 'üç kuşak gazeteci' olarak konuktuk. Türkan Saylan'ı yitirmemizle başlayan süreçte yaşananlar ve 'çağdaş yaşam' kavramı üzerine konuşacaktık. Kültür Üniversitesi'ndeki üç yüz kişilik salonun tamamı doluydu. Salonu görür görmez söyledim Ayşe'ye:
?Bu gece zor geçecek!?
Gözüm böyle ortamların siyasi haritasını çıkarmaya alıştı. Sol üst köşede devrimci öğrenciler, iki sıra altlarında bir grup 'Kurtlar Vadisi', orta blokta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üyeleri, sağ tarafta bir grup başörtülü öğrenci. Salon, Türkan Hanım'ı kaybettikten sonra Türkiye'de yaşanan gerilimin sıkıştırılmış hali gibi.

'Kahve muhabbeti'

Nihayet gerilim patladı ve Ayşe bir anısını anlatırken protesto alkışı başladı. Öyle sanıyorum ki, ÇYDD'den gelenler, öfkelerinin ve kırgınlıklarının daha fazla dile getirilmesini istiyordu. Ne tahlil ne de ayrıntılı birtakım fikirler duymaya tahammülleri vardı. Genç dernekçiler söz aldıklarında da hepimize 'fırça' çekmeye başladılar.
?Kahve muhabbeti dinlemeye? gelmediklerini söyleyen bile oldu. Ali Kırca her zamanki zarif üslubuyla ?Sözünü geri almanızı rica ediyorum? dedi. Fakat salondaki bazı insanların öfkesi öyle büyüktü ki zarafet tedavülden kalkmış gibiydi. Kendi adıma ürktüm. Öfkelerinden değil, konuşma biçimlerinden.

'Kerpiç ideolojisi'

Mikrofonu eline alan gençlerin, birkaç istisna dışında birçoğu tuhaf bir Türkçeyle konuşuyordu. Sadece dernekten gelenlerden söz etmiyorum. Siyasi tavırları ne olursa olsun, çoğu, darbenin yazdırdığı inkılap tarihi kitaplarından alınmış, üstelik yanlış sıralanmış cümlelerle anlatmaya çalışıyordu dertlerini. ?Darbe insanlara bunu yapıyor demek ki? diye geçti aklımdan, ?Parçaları yanlış takıldığı için çalışmayan oyuncaklara benziyor insanlar?. Merak ediyorum, böyle konuşan insanların düşünceleri bir mantık silsilesi izleyebilir mi?
Dille düşündüğümüze göre ve o dil askeri bir müdahaleyle parçalandığına, o dili kuracak ideolojiler, geriye sadece Türk-İslam sentezi adlı o mutant kalana kadar yok edildiğine göre insanlar düşünebiliyor mu hakikaten?
Siyasi bilinç (bilgi değil, bilinç!) sadece seçimlerde gidip oy vermeye yaramaz, insanın dünyayı tarif etmesine, hayatını bir metin olarak kurmasına yarar. Ve işte o elimizden alındığında kerpiç binalara benziyor insan aklı: Toplumsal gerilimler yaşandığında yığılıveriyor, ezberler kırık camlar gibi bir daha yapıştırılamayacak biçimde parçalanıyor. Üzerine öfke de eklenince...
Programın sonunda Türkan Hanım'ın yumuşaklığının ve hoşgörüsünün hepimize miras kalması gerektiğini söyledim. Bilmiyorum mesaj ulaştı mı? Bugünlerde ağır saldırılara maruz kalan ÇYDD'ye bir de ben yüklenmişim gibi anlaşılmasını istemem. Ama bu saldırılar karşısında tıpkı Türkan Hoca'nın yaptığı gibi metanetli ve dirayetli durmaya ihtiyaç var sanırım. O gece o salonda olanlardan en az benim kadar rahatsız olanlar olduğunu biliyorum. Bu sözlerimi sanırım onlar daha iyi anlayacaktır.

'Ali Bey' ve 'Mehmet Ali Bey'

Tam da bunları düşünürken '32. Gün' programında olanları gördüm.
(Rıdvan'cığım, çok geçmiş olsun kardeşim!) Program tarihinde ilk kez 23 dakika sürmüş, Vakit ve Cumhuriyet yazarları yumruklaşmaya kadar vardırmışlar işi.
Bu bir göstergedir. Siyaset Meydanı ve 32. Gün bu ülkede darbe sonrasında bir konuşma kültürü yaratmaya çalışmış iki programlardır.
Birçoğumuzun televizyon ve tartışma kültürü bu programlarla şekillendi. ?Ali Bey! Ali Bey, bana cevap hakkı doğdu? cümlesi ne kadar sık duyulmuşsa ?Mehmet Ali Bey, cevap vermek zorundayım? cümlesi de o kadar sık edilmiştir. Fakat gelinen noktada iki programda da yaşananlara bakınca şunu söylemek mümkün:
Darbe sonrasında siyasi kültürümüzde güç bela 'teğellenerek' tutturulmuş diyalog yanlısı tutum Türkan Hoca'nın kaybedilişiyle ortaya çıkan gerilimde büyük zarar görmüştür. Bu, gerçeğin ne olduğunu görmemiz açısından önemli. Ama aynı zamanda birkaç gün önce yazdığım gibi 'psikolojik bir iç savaş' yaşadığımızın da göstergesi. 'Siyaset Meydanı'nda ve '32. Gün'de bile konuşamıyorsak vah ki vah! Evet, demek durum sandığımız kadar kötü.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Haber Ara