Dolar

42,7008

Euro

50,2233

Altın

5.963,65

Bist

11.449,81

'Birkaç değişik arya, gerisi de fasarya'

15 Yıl Önce Güncellendi

2012-06-10 07:35:48

'Birkaç değişik arya, gerisi de fasarya'
Şu sıralarda mutluluğun en su katılmamış olanını yaşayanlar, öğrenciler; okullar tatil oldu çünkü...

* * *
Bir ilkokulda bayan öğretmen, sabahleyin ilk derse girince, bir de ne görsün; tahtaya tebeşirle koskocaman müstehcen bir resim çizilmiş, altında da bir yazı:

-İşte hepimizin çıktığı yer.

* * *
Bayan öğretmenin kan beynine sıçramış:

-Hangi terbiyesiz sersem çizdi bu aşağılık resmi, diye bağırmaya başlamış.
Birkaç öğrenci:
-Misgün çizdi, Misgün çizdi diye seslenmişler

* * *
Bayan öğretmen, biraz da gülümseyerek önüne bakan Misgün’e dönmüş:
-Dersten sonra hemen yanıma gel de, göstereyim sana kara tahtaya öyle resimler çizmenin ne demek olduğunu, demiş.

* * *
Ertesi gün kara tahtada tebeşirle şöyle yazıyormuş:
-Gerçekleri gösterip söylemenin cezası çok büyük oluyor; meğer babam haklıymış.

* * *
İlkokula giden Çaktaş eve geldiğinde, babası:
-Hadi bakalım, demiş; çarpı cetvelini tekrarla, iyice öğrendin mi?

* * *
Çaktaş da, bütün sınıfın hep bir ağızdan özel bir şarkı söyler gibi tekrarladığı çarpı cetvelini, söylemeye başlamış babasına:
-La, la, la... La!, La, la, la... La! La, la, la... La!
* * *
Çaktaş’ın babası:
-Ne demek la, la, la...La! Sen buna mı çarpı cetveli diyorsun, demiş?
* * *
Çaktaş da:
-Sadece şarkısı kaldı aklımda, demiş; onu tekrarlıyorum, sözlerini unuttum çünkü.
* * *
Okulların tatil oluşu hatırına bir öğrenci fıkrası daha:
İlkokul müdürünün telefonu çalmış:
-Siz müdür bey misiniz?
-Evet benim, buyurun.
-Cankuş’un çok ateşi çıktı, yatıyor. Bugün okula gelemeyecek, onu bildirmek istemiştim.
-Ya öyle mi; peki siz kimsiniz, telefon eden kim?
-Babam...
* * *
Henüz daha 7 yaşına gelmeden başı örtülmüş küçük bir kıza, annesi:
-Bak, diyormuş; şayet uslu durursan cennete gidersin, yok uslu durmazsan da cehenneme...
* * *
Kız da masum masum sormuş annesine:
-Peki, ne yaparsam sinemaya giderim?
* * *
Aynı hastanede aynı hemşireye âşık 2 genç doktordan biri, ötekine:
-Sen çiçekleri seviyor musun, diye sormuş.
Öteki de:
-Çok, demiş.
-Öyleyse yarın yığınla çiçek alacaksın hiç merak etme.
Ve bir bisturi saplamış ikincisinin kalbine...
* * *
Bektaşi Babasına sormuşlar:
-Sence İstanbul’a da, Suriye’nin diktatörü Beşar Esad’ın suyunun ısındığını haber vermeye gelen ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un en takdir ettiği adam kim acaba?
* * *
Baba erenler:
-Herhalde ABD’nin eski başkanlarından kocası Bill Clinton olmalı, demiş.
-Neden?
-Oval Ofis’te, sekreterini “kürtaj olmak” zorunda bırakmamak için, “oral seks”i yeğlediği için olmalı...
* * *
Beberuhi’ye de:
-Sence “Kürt sorunu” çözülüyor mu, çözülmüyor mu, diye soruyorlardı.
* * *
Beberuhi de:
-Laf mı bu da yani, diyordu; “Kürt sorunu” benim iç donumun uçkuru değil ki, yanıtını bileyim.
* * *
Neyse ki siyasal yorumcular, lastikli külot giydikleri için, çok daha kolay yanıtlıyorlar bu tür soruları.
* * *
Darbelerle ilgili sorgulamalarda; eski siyasetçilerin dilleri çok daha kolay çözülüyor, “Kürt, yahut Ermeni sorununa” kıyasla...
Bu da, gelişmekte olduğu iddia edilen demokrasimiz için, olumlu bir kanıt.
* * *
Bir de “dizlerinin bağı” çözülenler oldu; perşembe geceyarısı, 5.1 şiddetinde bir Marmara depremi olunca...
* * *
En iyi de emekli diplomatlar biliyor; hangi çözülmelerin olumlu, hangilerinin olumsuz olduğunu...
Kutlamak gerek kendilerini...
* * *
Refik Tiniş’ten de bir fıkra:
-Macar şairi Sandor Petöfi, bir nehrin karşısına geçmek zorundaydı, ama hiç parası yoktu.
* * *
Nehrin bir kıyısından öteki kıyısına, gidip gelen sandalcılardan birine:
-Arkadaş, dedi; beni de lütfen geçir karşıya. Sana verecek param yok ama, istersen çok güzel bir öğüt verebilirim.
* * *
Sandalcı da, Petöfi’nin ricasını kabul etti ve kendisini bedava geçirdi karşı kıyıya.
Sonra da:
-Hadi bana öğüdünü ver sen de, dedi.
* * *
Sandor Petöfi de:
-Bana yaptığını başkalarını sakın yapma, yoksa aç kalırsın, dedi.
* * *
Bin yıl önce yaşamış Çinli şair TSA O Sung’dan, Can Yücel çevirisi bir şiirle bitirelim yazıyı:

Çukur ovanın tepelerini düzlerini
Yangın yerine çevirdiniz.
Şimdi ne yer ne içer ora halkı,
Aklınıza gelmedi mi hiç?
Bir daha işitmeyeyim ağzınızdan
Bu nişan terfi lafını;
On binlerce yiğide mal olur beyler
Şanlı bir generalin şanı.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

BOZOK ve KAYI-30 ile nokta atışı!

Haber Ara